Başlığımdaki sözler, babası tarafından cinsel
istismara uğramış küçük bir kız çocuğunun konuşmasından. Günlerdir hiç
durmadan bu söz gelip beni buluyor: “Babamın sütü çok acı!” Ardından, Ensar Vakfı’ndaki çocuk istismarı Meclis’in gündemine geldiğinde, araştırma komisyonu kurulmasına ret oyu veren AKP milletvekillerinin
fotoğrafına bakıyorum. Nasıl bir iştahla iki ellerini birden havaya
kaldırmışlar. İnsanı şoka uğratan bir fotoğraf.
Devletin çocuk
istismarcılarını koruduğunu gösteren bundan daha etkileyici bir fotoğraf
olamaz! Evet, devlet çocuk istismarcılarını hayırlı bir evlat gibi
bağrına sokmaktadır. Dini vakıflarda, devletin koruması altında olması
gereken yurtlarda, çocuk esirgeme kurumlarında, cezaevlerinde çocuk
istismarı pıtrak gibi ortaya dökülünce ardından ortaya çıkan
istismarlarda hâkimler tecavüzcülere sürekli indirim uyguladıklarında
ben kendime sormadan edemiyorum: “Acaba bu ülkede çocuk pornosu, çocuk istismarı erkekler arasında sessizce kabul edilen, onaylanan bir sır mı?”
Karaman’dan
başlayayım. 45 erkek çocuğa açıkça tecavüz eden bir dini bütün hoca(!)
var. Bu olay çocukların ifadelerine göre iki yıldır devam ediyormuş. İki
yıl çocuklar sırayla tecavüze uğruyor, hayvan pornosu seyretmeye
zorlanıyor ama okulda hiç kimselerin haberi olmuyor! El kadar Karaman’da
hiç kimsenin haberi olmuyor! Hiç kimse çocuğa neden doğru dürüst
oturamadığını sormuyor. (Tecavüze uğrayan çocuklar bir süre rahat
oturamazlar.) Bu çocuklar arasında hiç mi korkup, acıya dayanamayıp
başka bir hocanın kapısına giden olmamış? Adam başka bir yere tayin
edilmiş ama tecavüz ettiği çocukları gittiği yere getirip evinde misafir
etmiş. Bu ne biçim iş!
Kimse kimseyi kandırmasın, bu herkes
tarafından bilinen bir sır! Kabullenilmiş, kabullenilmiş olduğu, 45
çocuğun istismara uğradığı Karaman’da kimselerin sokaklara
dökülmemesinden belli. Ayrıca para karşılığı 35 aile şikâyetinden
dönmüş. Şimdi bana hiç kimse, Türk aile yapısının sağlamlığından,
değerlerine sımsıkı bağlı olduğundan söz etmesin! Daha vahimi var,
geçenlerde tarikat evlerinde bir süre kalan, dayanamayıp kaçan bir genç
adamdan dinledim. Şöyle dedi: “Siz bu çocuk istismarına farklı bakıyorsunuz, oraya gönderilen çocukların aileleri farklı bakıyor.” “Nasıl” diye sordum. “Oralardaki hocalar adeta kutsal birer varlık olarak kabul edilir. Onlar asla kötü bir şey yapmazlar, şeytana uymazlar, diye düşünülür. Bu nedenle eğer bir dini bütün hoca çocuğa dokunmuşsa, bu çocuğa feyz vermek içindir. Yani çocuk adeta hoca tarafından kutsanmıştır.” Ben hiç bu açıdan düşünmemiştim. Bir de böyle düşünelim, belki çocukları için sokağa çıkmayan ahaliyi anlamaya başlarız.
Demek
ki, hem devlet hem ahali tarafından özellikle de yoksul, koruma
altındaki çocuklara tecavüz kabul edilir bir davranış biçimi, hatta bunu
bulup ortaya çıkaranlar tehdit ediliyor, cezalandırılıyor. Örneğin
Pozantı Cezaevi’ndeki tecavüz olaylarını ortaya çıkaran, kanıtlayan DHA
muhabiri Zeynep Kuriş “devletin mahremiyetini ihlal”den
tutuklandı. Tecavüze uğrayan çocuklardan dördü müebbetle yargılanmaya
başladı. Tecavüzcüler tahliye edildi, yönetici ve gardiyanlar terfi
aldı. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yok!
Ancak ülkemizin
milletvekilleri, hâkimleri, savcıları hatta bakanları tecavüz sever
olabilir ama neyse ki, bu ülkede tecavüzü en ağır insanlık suçları
arasında gören bir kesim var. Şimdi bu kesim bütün olumsuz durumlara
karşı o çocuklar ve diğerleri için savaşmak zorunda! Ve savaşacağız.
İndirim yapan hâkimleri deşifre edeceğiz, tecavüzcüleri ortaya çıkaran
gazetecilerin yanında olacağız! Çevremizdeki her dini kuruluşa kuşkuyla
bakıp, o kapalı kapılar ardında neler döndüğünü anlamaya çalışacağız!
Buradan dini vakıfları destekleyen kuruluşlara da bir çift sözüm var:
Sponsorluğunuzu çekin! Yoksa biz telefon hattımızı başka bir kuruluşa
taşıyacağız! Hangi kuruluştan söz ettiğim anlaşılmıştır. Bir başka not:
Lütfen bu olayları anlatırken pedofili gibi bilimsel terimler
kullanmayın, bunun adı sübyancılık ya da oğlancılık.
Işıl Özgentürk/Cumhuriyet
Yorum Gönder