Rıza Zarraf, “İran yaptırımlarını ihlal ederek ABD’yi
dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklama”
suçlamalarından Miami’de tutuklandı.
ABD’nin yıldız savcısı Preet Bharara ise Zarraf’ın 75 yıl hapsini istedi.
İyi, hoş da, Zarraf, ABD’deye daha önce birçok kez gitmişken sorun
çıkmadı, Amerikalı savcının aklına gelmedi de, şimdi neden tutuklandı?
Gelin bunu birlikte anlayalım.
Temmuz 2015’de, Viyana’da, Batılı ülkeler ile İran arasında,
Tahran’ın nükleer programı konusundaki görüşmelerde anlaşmaya varıldı.
Bunun ardından 16 Ocak 2016’da da, ABD, AB ve BM, İran’a ambargoları kaldırdı.
Ancak, Temmuz 2015 ile Ocak 2016 arasında, ABD ve İran yetkililer
arasında, 3’ü Paris yakınlarında Versailles’da, 2’si Berlin’de, 5 gizli
görüşme yapıldı.
Görüşmelere katılan 2 Fransız diplomattan Emile Durand, “Buradan
sonuç çıkmayacak, çünkü çok büyük meblağları içeren altın ile paranın
yeri ve kontrol edenler konusunda ciddi anlaşmazlık var” diyerek,
Versailles’daki toplantıların başarısız olacağını hükümetine
bildirmişti.
Gizli görüşmelerin önde gelen konuları arasında;
--Ambargolar sırasında İran’ın yabancı bankalarda bulunan ve el konulan önemli miktarlardaki parası ile altının iadesi,
--Ambargoya rağmen İran’dan gizlice petrol almasına göz yumulan 4 Amerikan şirketinin borçlarını ödemesi,
--Ambargo sırasında İran’la ticaret yapan bazı isimlerin durumunun belirlenmesi,
--Amerika Birleşik Devletleri’nde ve İran’da tutuklu bazı kişilerin bırakılması da bulunuyordu.
ABD’nin hedefinde, aralarında Rıza Zarraf’ın da bulunduğu 7 İranlı iş adamı vardı.
İran heyetinin gündeminde ise Afrika’dan getirdiği yaklaşık 2,5 ton
altını ve ABD şirketlerine gizlice sattığı 19 milyar dolar tutarındaki
petrolün parasından 9 milyar dolarını Amerikan bankalarına aktarmakla
suçlayarak, tutukladıkları iş adamı Babek Zencani vardı.
Türkiye’de 17 şirketi olan Babek Zencani, tüm bu ticaret ve petrol
parası ile altın trafiğinde, aralarında Rıza Zarraf’ın da bulunduğu 7
İranlı işadamı ile birlikte hareket etmişti.
CİA raporlarında da, bu işbirliğinin ve para-altın trafiğinin tamamı
kayıt altına alınmış, 22 Kasım 2013 tarihli rapora da, “Her şeyin
kontrolümüz altında olması İranlıların tepkisini çekiyor” notu, CİA’nın
Ortadoğu masa şefi yetkililerinden John E. Couger tarafından düşülmüştü.
Amerikan heyetine göre, Babek, Zarraf’ın başını çektiği 7 kişilik
İranlı iş adamı grubuna, söz konusu para ve altının bir bölümünü
aktardı.
Zarraf ise gelen para ve altını yavaş yavaş İran bankalarına ulaştırmaya başladı.
Bu trafik İran ve Amerikan istihbaratının merceği altındayken, Tahran
yönetimi ani bir kararla 2013’ün son günlerinde, Babek Zencani’yi
tutukladı.
İranlılara göre, Amerikalılar, Babek’ten gelen petrol parası ve altının önemli bir bölümünün üstüne yatmaya çalışıyordu.
Söz konusu altının 1,5 tonunun, Babek’in, Malezya’daki,
Amerikalıların kontrolündeki şirketlerinin kasalarında olduğu iddia
edildi.
Amerikan heyeti ise Zarraf ile diğer İranlı işadamlarının İran’a,
Babek’in şirketlerinden para ve altın transferini sürdürdüğünü
söyleyerek, kesin sonuca varılması beklenen 12 Şubat’taki görüşmeyi
iptal etti.
Taraflar daha sonra Alman ve Fransız diplomatların girişimiyle 25 Nisan’da Paris’te son kez görüşmek üzere anlaştı.
Bu gelişmenin ardından İran, ABD ile görüşmeler sonrasında serbest
bırakılması konusunda anlaşmaya varılan Babek Zencani’yi ani bir
kararla, 6 Mart’ta idam cezasına çarptırdı.
ABD, mesaj olarak değerlendirdiği bu karara, Miami’deki evine gelen Rıza Zarraf’ı, 22 Mart’ta tutuklayarak yanıt verdi.
“Bırakın Babek’i, bırakalım Zarraf’ı” noktasına gelen bu kapışma, para ve altınlardaki paylaşım nedeniyle süreceğe benziyor.
25 Nisan’a doğru Türkiye’yi de ilgilendiren birçok yeni gelişmeye hazır olalım.
Gürbüz Evren /Gerçekgündem
Yorum Gönder