Meslek onurunu ayaklar altına almış, yıllardır hukukun evrensel kurallarını
egemene göre yeniden yorumlamak için kimliğini yitirmiş çakma hukukçular
bile hukuksuzluklara kılıf bulmakta artık başarısız kalıyor. Hatta
bazıları "Bu kadar da olmaz" noktasına geldi.
Geldi de ne oldu? Şimdilik hiçbir şey… Sosyal olaylar dünden bugüne
şekillenmez, bir süreç ister. Bunun farkında olan en önemli isimse
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Kedinin fare ile oynadığı gibi
sadece muhalefet partileri ile değil, tüm muhalif kesimlerle
oynamaktadır. Hatta yüz hatlarına bakarak bu durumdan eğlendiği bile
düşünülebilir.
"Anayasa Mahkemesi kararına sessiz kalırım" diyerek arkasından takındığı "Takmam-tanımam!" tavrı ve "Ben gidiyorum dönene kadar biraz oyalanın" anlamına gelecek sözleri başka ne ifade edebilir ki.
Bu stratejisinde başarılı olmuştur RTE. Bakın 4 gündür ne şehit haberleri,ne hayat pahalılığı ne eğitim ve sağlık sistemindeki gelişmeler, ne biçilmeye çalışılan kıdem tazminatı, ne köle rejimi olarak adlandırabileceğimiz "kiralık işçi" konuları ya konuşulmuyor ya da küçük haberler olarak yer alıyor gündemde.
Sonra güya muhalif görünen haberci takımı, "Bakalım dönüş yolunda ne söyleyecek cumhurbaşkanı?" diye bir beklenti yaratıyor. O da beklentiyi boşa çıkarmıyor, hatta üstüne bir de "Erken seçim geliyor" diye düşündürecek sözler ekliyor.
Bu sözlerin ardından süreç yeniden başlıyor, sorular art arda geliyor: "Anayasa Mahkemesinin yetkileri tırpanlanacak mı? Dündar ve Gül yeniden içeri alınırlar mı? Alınırlarsa ne olur?"
Son sorudan başlayalım: Dündar ve Gül yerel mahkeme tarafından tekrar
tutuklanırsa hiçbir şey olmaz. En fazla insan hakları mahkemesine
gidilir o da aleyhte karar verirse devlet tazminat öder.
Bu gidişatı da zaten Cumhurbaşkanı RTE çizdi ve 'sakıncası yok' demeye getirdi.
Anayasa Mahkemesinin yetkileri kısıtlansa bile hiçbir şey olmaz, üstelik bu oy
olarak AKP’ye geri döner. Çünkü necip halkımızın bir çoğu olan ve
olmayan haklarından zaten habersiz.
Sonuç olarak ilk gün söylediğimi yine söyleyeyim: AYM kararı için bu kadar sevinmenin anlamı yok. Erdem ve Can'ın çıkmalarını istemeyenlerin üzülmesinin anlamı yoktur. Çünkü bu karar sadece tutukluluk hali için verilmiştir. Bu da
olması gerekendir. Kimseyi kahraman ilan etmenin anlamı yoktur.
"Berlin’de olduğu gibi Ankara da hâkimler var" gibi söylem ve yaklaşımlar yarın aleyhte verilecek bir karar durumunda muhtemel itirazların önünü keser.
Yani RTE ortaya bir senaryo yazıyor, ilgili ilgisiz hepimizi bir ipte oynatıyor. Başarılı da oluyor.
Tayfun Talipoğlu/abcgazetesi
Yorum Gönder