Tünay Süer: Ulusal Kanalda bir dalkavuk...

Ulusal Kanalda bir dalkavuk...
Hani derler ya iple çektim, işte ben dün gece (30.Ocak.2014 Perşembe) saatin 22.00 olmasını öyle bekledim.
Sanki zaman geçmek bilmiyordu.
Twitterdeydim bir twit geldi Ulusal Kanaldan.
Saat 22.00 de Gülgun Feyman Budak ve gazeteci-yazar Ümit Zileli'nin sunduğu 'Nasıl Yani' programına Rasim Ozan Kütahyalı misafir olacak (!)
Ne yalan söyleyeyim inanamadım.
Tekrar okudum doğruydu.
Bu sefer içime bir kurt düştü, acaba sahte bir tiwet olabilir miydi?
Böyle düşünmekte haklıydım. Bazen “ benim twitter ile ilgim, hesabım yok, adıma açmışlar. İnanmayın ”diye birileri basına beyanat veriyorlardı.
Ya sahte bir twitt ise!
Hemen Ulusal kanalı açtım doğruydu. Alt yazı geçiyordu.
O sırada saat sanırım .20.30 gibiydi.
Program saatini inanın zor getirdim.
Program başlayana kadar kendimle adeta savaşmaya başladım.
Bir yanım Ulusal Kanal neden bu herifi ekranına çıkartıyor diye isyan ediyor, şeytan görsün yüzünü diyorken, bir yandan da bravo Ulusal Kanala, büyük bir cesaretle bir ilk yapıyor diye düşünüyordum.
Diğer yanım ise; şimdi bu adam başbakanı kurtarmak için ne martavallar atacak bu martavallar içinde de mecburen biraz gerçekleri anlatacak diyor ve beni programı izlemeye zorluyordu.
Heyecanlıydım.
Sinirliydim, karmakarışık duygular içindeydim.
Günahım kadar sevmediğim,  nefret sözcüğünün devede kulak kaldığı izlemeye, dinlemeye tahammülüm olmayan bir yalakanın 76 milyon insanın karşısında kıvırtmasına şahit olacaktım.
Konuşacaklarını tahmin ediyordum.
Aynen öyle oldu.
Programı neredeyse baştan sona, hop oturup hop kalkarak büyük bir sabırla izledim.
Onca konuşması içinden önemli olanlar meğer büyük bir yanılgı içindeymiş!
Cemaati masum bir taban hareketi olarak görmekle hata yapmış, onların devletin içerisinde bu kadar yuvalanmış olabileceklerini hayal bile  edemezmiş,!
Odamda yalnızım ve avazım çıktığı kadar bağırıyorum.
Bu kadar da atma yemezler!
Kıvırtmaya utanmıyorsun değil mi? Yalancı...
Efendim şimdi cemaatten kurtulma zamanıymış, devletin kurumlarına sızabilmek için her türlü takiyeye başvurmuşlar.
Cemaat sızarmış derginin adı da boşuna Sızıntı değilmiş.
Gülen cemaatinin planı, hükümeti devirmek ve generalleri, Perinçekleri aldıkları gibi Abdullah Gül'leri, Erdoğan'ları içeri almakmış...
Bu herif şeytandan bir gün önce doğmuş sanki be!
Bir takım insanlara mesaj veriyordu, hem de utanmadan, sıkılmadan, gözümüzün içine baka baka.
Yuh olsun ama adam bunun için para alıyordu zaten.
Türkiye’de askeri vesayet varmış ta, ondan kurtulmuşuz da filan falan.
Yine o yalan zehrini kusmaya, bende ufak ufak keçileri kaçırmaya başlamıştım.
Ya bu adam tahammül edemediğim kadar vardı.
Oysa birkaç dakika önce Ergenekon davasıyla ilgili sert söylemlerinden dolayı da pişmanlığını dile getirmiş, polis fezlekeleri üzerinden yanıltıldığını ve bu nedenle büyük hata yaptığını açıklamıştı.
Bir ara âdeti üzere yine bağırmaya başladı Ümit Zileli onu susturdu. Bağırmakla kendini haklı gösteremezsin.
Sustu, sesini azalttı.
Oysa daha programın başında Gülgun Hanım nazik bir şekilde misafirimizsiniz bizler hiçbir misafirimizle münakaşa etmeyiz, yüksek sesle konuşmayız. Burada çağdaş bir şekilde karşılıklı konuşacağız gibi sözlerle onu kibarca uyarmıştı.
Zileli bir ara onun konuyu saptırdığını ve esas konunun ayakkabı kutularında çıkan dolarların ve yolsuzlukların olduğunu anlattı.
Kütahyalı’nın işine gelmediği için kaynattı bu sözleri.
Cemaatten kurtulmak için Tayyip ile işbirliği yapmalıymış, yapmayan cemaatçiymiş bunu ulusalcılar bilmeliymiş ve onlardan kurtulmalıymışlar.
Yeniden yargılama olmalıymış, bu yargılamayı Yarsav yapmalıymış, kendisi sahte delillerin yeni farkına varmış filan falan.
At martini bakalım diyordum o sıra.
Daha fazla dayanamadım nefesim daralmaya başladı ve balkona attım kendimi.
Bir ara babası bağlanmış telefona ve Ümit Zile’liye ona laikliğin ne olduğunu anlatın demiş.
Neyse bunları yazarken bile bu adamı nasıl oldu da dinledim diye kendime hala şaşıyorum.
Bugün bu program içinde Kütahyalıyı konuk ettikleri için Ulusal kanala iyi notların yanında tepkiler de yağmış.
Herkesin görüşüne saygı duyarım ama bence şu adamın en azından delillerin sahte olduğunu, güya bunları bilmediğini itiraf etmesi bile birçok uyuyan kişiyi uyandırmıştır diye düşünüyorum.
Yurtseverlerimize, askerlerimize yıllardır iftira atan karalayan bu kişinin en azından ikinci yüzünü anlayan anlamıştır.
Cemaatin amacının hükümeti devirmek olduğunu söyleyerek sanki hükümet masummuş ayaklarına yatması ne kadar pişkin ve utanmaz olduğunu gösteriyor.
Dedim ya hiç utanması yok. Pişkinim de pişkinim diyor.
Yahu 4 bakan neden istifa etmek durumunda kaldı ha, onu açıklasana Allah’ın adamı.
Sıkar değil mi?
Aslında iktidar filan senin umurunda değil sen kendini düşünüyorsun Rasim Efendi.
Villanın borcunu nasıl ödersiniz yoksa?
Çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz derler. Ne doğru bir söz.
Ona buna çamur atmakla, bağırıp çağırmanla ve iktidarın bir parçası gibi davranmakla senin de suç dosyan kabarmıştır.
Bugün nasıl diyorsun ki pişmanım aldandım, yarın AKP giderse aynını onun içinde söylersin sen.
Senelerdir suçsuz yere zindanlara kapatılan yurtseverlerimizin tüm günahlarını çekeceksiniz.
Gün gelecek o Silivri zindanları kimleri ağırlayacak merak ediyorum. Esas darbeciler, vatan hainleri, bölücüler, sömürücüler orada olacaklar mutlaka.
En büyük mutluluğum iftiracıları, yalancıları orada görmek, duruşmaları izlemek olacaktır.
O zindanlara sapa sağlam giren aslanların çoğu sağlıksız koşullardan ötürü hasta oldular. Sizin kumpasınız yüzünden.
Kemal Alemdaroğlu yoğun bakımda, Fatih Hilmioğlu da canınla uğraşıyor. Onları bu durumlara getirenler elbet bir gün Allahlarından da, gerçek adaletten de nasiplerini alacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
İnsanların babalık, kocalık hakları ellerinden alındı, aileler perişan, sizler haksız, haram paralarınızla keyif çatarken onlar, sevdiklerinden ayrı özgürlüklerinden yoksun, sahte deliller ile dört duvar arasında ömür tükettiler.
Onlar yıllardır bu deliller sahtedir, uydurmadır dediler kara vicdanlılar bu sesleri duymadılar.
Şimdi işlerine geldiği için kumpas olduğunu güya fark ettiler. Yeniden yargıymış!
Neyi yargılayacaksınız?
Olmayan suçları mı?
Bırakın artık, bu yalanlara sığınmayın ve derhal özgürlüklerini ve itibarlarını geri verin. Tabi biraz Allaha gerçekten inanıyor, iman ediyorsanız...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget