Akp kaybedecek mi? Melih gökçek kazanacak mı?

Akp kaybedecek mi? Melih gökçek kazanacak mı?
Yazılarımı okuyanlar anımsayacaktır, 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu'nun, AKP'nin oy oranını büyük miktarda düşüreceğinisöyleyenlerin yanıldığını yazmıştım. Bu son olayın, AKP'nin, toparlanıp yeniden kadrolaşmasına, ayrıca“Mağdur” rolünü bir kez daha oynamasına yol açacağını belirtmiştim. Bunun nedenlerini ise 12 Eylül askeri darbesinden sonra dönüştürülen toplumun yapısına bağlayarak anlatmıştım. Merak edenler, Google'a girer, “Gürbüz Evren'den Ecevit'e raporlar” ifadesini yazar, karşısına çıkanları okur.
Yine yazılarımı okuyanlar, Temmuz 2007'deki seçimlerden önce yayınlanan ve 27 Nisan e-muhtırası olarak bilinen bildiri ile ilgili söylediklerimi hatırlayacaktır. Ama bilmeyenleri varsayarak tırnak içinde tekrarlayayım;
“AKP'nin geri adım atacağı, zayıflayacağı söyleniyor. Böyle düşünenler, Türkiye'de siyasal İslam'ın geçmişine iyi bakmalıdır. Şöyle ki, 1960, 1973 ve 1980 müdahalelerinde geri adım atan ve saman altından su yürüterek hep ileri giden siyasal İslam, 28 Şubat'ta geri adım atma dönemini kapattı, olduğu yerde durdu. Son olarak 2007'de, 27 Nisan bildirisinde, bırakın yerinde durmayı, ilk kez ileri adım atıp, kafa tuttu…”
Gerisi malum. ABD ve Cemaatin verdiği destek ile Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköyvb davaları başlattılar.
Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu dönüm noktası sanıldı. Oysa öyle olmadı. AKP,aleyhineymiş gibi gözüken süreci tersine çevirmeyi, kurumları yeniden yapılandırmayı, daha çok bağırarak, gerçekleri saptırmayı, olup bitenleri inkâr ederek, garanti altına aldığı yüzde 35-45 arası seçmen kitlesine etkilemeyi sürdürüyor.
Açıkça söylüyorum, yolsuzluklar AKP'yi fazla yıpratmaz. Çünkü Yolsuzlukları kanıksayan, “Çalıyorlar, ama iş yapıyorlar” diyen kitlelerle karşı karşıyayız.
Seçmeni, CHP'nin kaleleri olarak bilinen, İstanbul Kadıköy, İzmir Karşıyaka, Ankara Çankaya, Muğla Datça vb bölgelerde yaşayanlardan ibaret sananlar, “Yolsuzluk operasyonu ile birlikte halk gerçekleri gördü.AKP'nin düşüşü başlamıştır”yorumu yapıyor.
İyi bir siyaset bilimci olmak, masa başında laf üretmekten, ekranlarda tartışmaları ve aynı görüşteki gazeteleri takip etmekten, kendi gibi düşünenlerle konuşmaktan değil, siyasal İslam'ın etkisindeki geniş kitleleri yakından izlemekten geçer.
Cuma namazları için AKP'ye yoğun oy vermiş kitlelerin bulunduğu bölgelerdeki camilere giderim. Sonrasında oralardaki, kahvehanelere, esnaf lokantalarına otururum. Marketlere girerim. Edindiğim izlenimlere dayanarak yazıyorum; AKP'nin çok gerilediği falan yok. AKP'nin il, ilçe, belde, mahalle örgütleri durumuna getirilmiş camilerin önünde konuştuğum insanlar, “Erdoğan'ı arkadan vurdular”, “Dünyaya kafa tuttuğu ve büyük yatırımlar yaptığı için dış güçler Erdoğan'ı devirmek istiyor”, “Erdoğan Müslüman adam” türünden yorumlar yapıyorlar. Ayrıca“Daha iyisi var mı?” diye de soruyorlar.
Müslüman adam yolsuzluğa göz yumar mı? Bakanların telefon konuşmalarının kayıtlarını dinlemediniz mi? diye sorduğumda ise şaşkınlık içinde yüzüme bakıyorlar. Çünkü onlar sadece belli televizyon kanallarını izliyorlar.
Haziran 2011'de yapılan milletvekili seçimlerinde, AKP'nin yüzde 50'ye yakın oy almasına şaşıran bazı komşularım, “Hepimiz CHP'ye oy verdik. Nasıl oluyor da AKP yüzde 50'ye yaklaşıyor” diye yakınıyordu. Bunu diyenler, Ankara'nın Çankaya ilçesine bağlanan Çayyolu bölgesinde yaşıyor. Onlara, “Bu bölgedeki herkes zaten CHP'ye oy veriyor. Ama Çayyolu'nun karşı tarafında Sincan var. Oradakiler AKP'ye oy verir. Hepsinden önemlisi, Çankaya gibi yerlerde CHP'li aileler 1, bilemedin 2 çocukludur. Bu ailelerden ortalama 2 oy çıkar CHP'ye. Sincan gibi bölgelerdekiailelerde ise 4,5 çocuk vardır. Bu ailelerden 6-7 oy çıkar AKP'ye. Siznasıl yetiştireceğinizidüşünürsünüz, onlar ise belediye ve AKP yardımları veriyor diye bakar. Sadece Sincan'da değil Başkentin 25 ilçesinden 20'sinde durum böyledir. Kısacası nüfus onlarda” dediğimde, böyle düşünmemiştik yanıtını verdiler.  
Gelelim, Ankara'ya. Melih Gökçek'in her seçim öncesi yöntemi aynıdır. CHP tabanını çıldırtacak işler yapar. Ülkücüleriise kazanmaya çalışır. Çünkü seçimin kaderini milliyetçi-muhafazakâr oylar belirler. Bunun için türlü atraksiyonları vardır. Murat Karayalçın'ın adı 2009 seçimlerinde açıklandığı andan itibaren “Hadep ile işbirliği yapmıştı” kampanyasını başlattı.Bu seçim öncesinde isekavga ederek ODTÜ arazisinden yol geçirdi.
ODTÜ, gerek 12 Mart dönemi gerekse 12 Eylül 1980 öncesi, ülkücülerin giremediği, solcuların kalesi olarak bilinir. Gökçek, ODTÜ'den, tüm direnişlere rağmen yol geçirerek, adını da ülkücüler için büyük anlam taşıyan “1071 Malazgirt Bulvarı” koyarak, bu kesimde etki yaptığını düşünmektedir.
Algı Yönetimi konusunda Türkiye'de en çok kafa patlatanlardan biriyim. CHP'deki aday belirleme sürecinin uzadıkça uzaması, açıklanan adaylara protestolar, istifalar, Genel Merkez önünde gösteriler, “neden o oldu da, ben olmadım” kavgaları seçmenin gözünde, “Bunlar birbirini yiyor” düşüncesini güçlendirdi. Türkiye'deki seçmene CHP'deki durumun nedenlerini anlatamazsınız, çünkü o gördüğüne bakarak değerlendirmesini yapar.
Sonuç olarak, 17 Aralık AKP'ye sınırlı bir uyarıydı. ABD, güveneceği alternatifleri yaratamadığı için tamamen düğmeye basmayacağından, şimdilik AKP tükenmez. Erdoğan bunu bildiği için ABD'yi savunan şirin ifadeler kullanmaya başladı.
İnşallah ilk kez yorumlarımda yanılırım.

 Gürbüz Evren

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget