Hiçte inandırıcı
olmamış tabi.
Bence, iktidarın
gazetesinde yazdığı için o da yandaşlar kervanında sesini duyurmak
istemiş. Bununla da kalmayıp iktidarı
haklı gösterecek nağmelere gitmiş.
Hepsi bu kadar yani!
Bunlar nasıl
insanlar şaşırmamak elde değil.
Vatandı, milletti
hiç umurlarında değil.
Bunlar her devrin
adamları.
Kılıçdaroğlu'na "Yargıç Hasan Pur'un eski Halk Bankası
Genel Müdürü hakkında verdiği "Tutuksuz yargılanma" kararını
alkışlamak zorundasınız! Demiş.
Vay vay vay!
Başbakan iddiada
bulunan savcıları, hâkim ve polisleri görevlerinden uzaklaştırıp yenileri
atamasaydı, acaba böyle bir karar çıkar mıydı dersin Uluç bey?
Memlekette sürülmedik yargıç, savcı, polis
kalmadı ya!
Yine Uluç Efendi,
Süleyman Aslan hakkında beraat değil, tutuksuz yargılanma kararı verdiğinin
altını çizerek kararın 'Emsal' niteliği taşıyan maddelerini sıralamış.
1. Dosyaya konmuş
delillerin önemli bir bölümü yasal yollardan elde edilmemiştir. Yasal yolla
elde edilmeyen deliller kullanılamaz (!)
2. Deliller büyük
ölçüde toplanmıştır.
3. Sanığın
tahliye edildiğinde delilleri karartması durumu yoktur(!)
4. Adresi belli
sanığın kaçma ihtimali görülmemiştir(!)
1 numaralı madde
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (Ki altında imzamız
vardır) ve Avrupa İnsan Hakları Antlaşması’nın temel hükümlerinden biridir.2,3,
ve 4, Ceza Muhakemeleri Usulü yasamızın "Tutuklu yargılama" ile
ilgili maddeleridir. Diye döktürmüş.
Bunları bilmeyen çok az insan kaldı artık.
Eyvallah diyorum bu sözlerine ancak
söylemlerini ne için bu güne kadar Ergenekon, Balyoz tutsakları için dile
getirmedin acaba?
Düzmece, kumpas,
içinde ne ararsan her türlü yalan olan davalarla Ergenekon, Balyoz ve bunlara
bağlanan Kafes, Casusluk bir sürü başlıklarla vatanseverler yıllardır tutsak
edildiler.
O şerefli
insanlar, sahte delilleri mi karartacaklardı yoksa kaçma şüpheleri mi vardı?
Haydi, canım sen de...
“Yargıç Pur’un,
aslında, tüm Türk yargıçlarına örnek ve Türk Hukuk Tarihine kilometre taşı
olacak bir karar vermiştir. Tekrar ediyorum, hangi sebeple verirse vermiş
olsun”(!)Diyorsun
Üstat ya, senin
gibi yaşlı bir kurt kararı hangi sebepten verdiğini bilmeyecek kadar asla
bilgisiz olamaz.
Hukukta, kararlar
esastır ve "Emsal"
oluştururlar. Diyorsun ya!
Allah yine de
iyiliğini versin bay kahkaha.
Memlekette hukuk mu kaldı?
Başbakan Alikıran
baş kesen oldu başımıza. Ne derse o oluyor. Haberin yok mu?
Aleyhte yazanı
bir telefon ile kovduruyor.( Sende haklısın kendine göre.)
Kendisini ve
oğlunu temize çıkartmak için çırpınıp duruyor.
Ayıptır bu yaptığın
ey Uluç Efendi ayıp!
"Ayakkabı kutularında milyon dolarlar
bulundu" AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın dediği gibi polis
ve cemaat mi yerleştirmişti? Cemaat kumpas kurmuştu ha?
İşinize gelince
kumpas oluyor ama öte yanda suçsuz olan yüzlerce insanı hükümeti
devireceklerdi, darbe yapacaklardı uydurmaları ile zindanlarda tutacaksınız.
Onlara gelince tu
kaka ha?
Nerde İnsan Hakları? Nerde Masumiyet
Karinesi ha?
Yıllardır
Ergenekon davasındaki dijital delilleri, toprağa gömülü mühimmatı, Türk Ordusunun
subaylarına mal etmek için adeta yarışan yandaş basın ve hükümet o zaman neden
bu ihtimalleri düşünmediler acaba?
Zatıaliniz neden
bir söz etmediniz?
CHP lideri
Kılıçdaroğlu'nun kelime kelime okuduğu mahkeme kararıyla telefon dinleme
kayıtlarında Muammer Güler oğluna evde ne kadar para olduğunu soruyor. Oğlu
Barış Güler ise "1 trilyon lira
civarında param var" yanıtını veriyor. Gurup toplantısında bu
konuşmaları bizzat kendi seslerinden
dinledik .
İstifa eden eski İçişleri Bakanının oğlu ile
konuşmaları tam bir rezaletti.
-Ne var oğlum
senin evinde?
-Hiçbir şey yok
baba.
-Para ne var?
-Yani kendi
param. Üç beş kuruş kendi param kadar zaten!
-Kaç para, kaç
para?
-Sen biliyorsun.
- Kaç lira oğlum,
kaç lira?
-Bir trilyon
param var. İşte o kadar.
-Evet, oğlum
evet, el koydular mı bu paraya?
-Yok, daha arama
yapıyorlar şu anda.
Sonrasında oğluna
akıl veriyor. Şöyle dersin böyle dersin diye.
Bir trilyoncukmuş
sadece. Çok üzüldüm ben de.
Olmayan insafınız
batsın. İşçi emeklileri, BAĞ-KUR emeklileri asgari ücretle ayakta kalma savaşı
verirlerken, adamlar milletin parası ile vurgun yapıp birer Karun oluyorlar.
Bu adam bu kadar parayı nereden kazandı
“diye neden sormuyorsun ey Hıncal Uluç beyefendi?
Sonra da kalkmış;
Hala, elinde
ayakkabı kutusu ile dolaşıyor ve "Bu
adam nasıl tahliye edilir" diyor diye Kılıçdaroğluna atıfta
bulunuyorsun.
Yahu millet
gülmeyi unuttu geçim derdinden.
Bunca senelik
basın mensubusun, bırak mesleğine ihanet etmeyi ülkeye ihanet ediyorsun ya.
Ayıp. Yaşından başından utan bari.
Kılıçdaroğluna seslenişinde birde demiş ki;
Bu karar ve gerekçesi, bir hukuk
anıtıdır" .
Evet, suçu
olmadan yıllardır demir parmaklıklar ardına kapatılmış yurtseverlerimiz için bu
yapılsaydı, yani gerçek hukuk işleseydi ( o zaman zaten Ergenekon diye bir dava
olmazdı)tamam derdim ama yolsuzlukların üzerini kapatmak için olunca lanet
olsun böyle anıta derim.
Bu emsal filan da
olmaz, daha doğrusu yapmazlar, kendini kurtarma oyunudur.
Suçlamaların
cemaat tarafından uydurulduğunu, kumpas olduğunu üzerine basa basa söyleyecek
sonra da bilerek tutsakları hala özgür olmaları için parmağını kıpırdatmayacak.
Yasaları kısıtlayacak istediği gibi oynayacak.
Başbakan sadece
kendisine Müslüman ama bu millet onu anladı artık.
Gün gelecek onun
da hukuka ihtiyacı olacak, kararlı halk demokratik yollarda hakkını söke söke
alacaktır.
Neyse, söylenecek çok şe var ama anlayan
anlamıştır ne demek istediğimi.
TC.TünaySüer
Yorum Gönder