Türkiye, tarihinde görülmemiş büyüklükte
yolsuzluklar ve rüşvetler ile adeta bir deprem yaşıyorken, art arda çıkarılan
yasalarla da hızla başbakanın diktatörlüğünün tanınmasına Totaliter, devlete doğru
yol alıyor.
İnternet Yasası, HSYK Yasası,
MİT Yasası...
İleri demokrasi adı altında millî devleti
ortadan kaldırmaya yönelik Anayasa’nın değiştirilemeyecek, değiştirilmesi
teklif dahi edilemeyecek maddelerini kanuna karşı torbaya sokarak tek tek
çıkartıyordu zaten.
17 Aralık operasyonu ve oğul Bilal’in
ifadeye çağrılması olayı onu amacına bir an önce ulaşabilme adına hızlandırdı.
Yaklaşık 12 yıldır Türkiye’yi yöneten
başbakan, beni Milli İrade seçti, milli irade Türkiye Büyük Millet Meclisidir,
meclis ne derse o olur sözleri ile de, halkın büyük bir kesimini
kandırmaktadır.
Düşünecek olursak o;
Fakir ve cahil vatandaşların oylarını devletin
imkânlarıyla, sosyal yardım adı altında
Yeşil kart, gıda, yiyecek ve yakacak gibi
yardımlarla, adeta satın alarak ve seçim hileleriyle 12 yıldır iktidarda
kalabilmiştir.
TBMM sindeki sayısal çoğunluğu ve biat
kültürüyle ile halen istediği gibi yasalarla oynayabilmektedir.
Ülkemizde hukuk kalmamış,
hukuk halkın hukuku yerine güçlünün hukuku durumuna getirilmiştir.
Ne iç ne de dış güvenliğimiz kalmıştır.
Başbakanın Türkiye’yi bu günlere
taşımasındaki en büyük etken önceki yazımda belirttiğim gibi 21. Yüzyıl
Hitlerini çok güzel oynamasından kaynaklanmaktadır.
(Onun inkârları ve yalanları ilerideki
yıllarda mutlaka dizilere konu olacaktır.)
İzmir Urla'da 1. derece sit alanı olan bir
araziye Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla villalar yapıldığı ileri sürülmüştü.,
Kızı Sümeyye Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan,
Kültür Bakanı Ömer Çelik ve işadamı Latif Topbaş 'a ait olduğu öne sürülen ses
kayıtları ortaya çıkmıştı.
Başbakan bu konuda bir gazeteciye;
“Benim senede 3-5 kere
görüştüğüm çok yakın bir dostuma ait 35 yıllık bir yerdir bunlarla başbakanı
lekeleyemezsiniz” diye
konuşmuştu.
Adı
geçen işadamı Mustafa Latif Topbaş’ta;
Söz konusu arazi 34 yıl önce 7 arkadaşımla
birlikte satın alınmıştır. Aynı yıl başladığımız inşaatlar zaman içinde gelişen
biçimde bugün bölgedeki köy yapılaşması çerçevesindedir. Kendimiz, çocuklarımız
ve çalışanlarımız için yaptırdık. Demişti.
Ancak Google Earth'den bakıldığında 1 yıl
önceki görüntülerde arazide hiçbir yapılaşmanın olmadığı görülmüş, koca yalan
meydana çıkmıştı.
Beraber yürüdük biz bu
yollarda şarkısını çok seven başbakanın bundan böyle bu şarkıyı değiştireceğini
umuyorum.
Şimdilerde paralel devlet diye yakındığı
ortağı ile sanki ayrı kutupların insanları, düşman kardeşler oluverdiler. Ne de
olsa saltanat hırsı...
Can ciğer kuzu sarması o insanlar gittiler,
onu nasıl yok edebilirim düşüncesi içerisinde büyük bir kin ile birbirlerine
karşı güç gösterisine başladılar.
17 Aralık Operasyonu başbakana bir ihtardı.
Şimdi sırayla ses kayıtları ortalığa
saçılmaya başladı.
Başbakan, oğlu Bilal Erdoğan arasında
geçtiği iddia edilen ses kayıtları hakkında önce montaj yorumunu yapmıştı. Sonra
şaşkınlıkla kriptolu telefonunun dahi dinlendiği itirafında bulunmuştu.
AKP Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu
Başkanı Burhan Kuzu Twitter daki
Tweetleri ile "Başbakana ait kriptolu telefonun
şifresini çözen çete, Boğaz'da bir yalıdan Avrupa ve ABD'ne servis yapmış.
Kriptolu telefonları şifreleyen TÜBITAK elemanlarından beş kişi bu olaylar
üzerine aniden izne ayrılmış!!!!" demekle neyi kast etti sizlerin yorumlarınıza
bırakıyorum.
Bu kadar büyük paraların döndüğü
hırsızlıklara, yolsuzluklara göz yumulan hatta üstü örtülmeye çalışılan utanç
dolu günler yaşamaktayız.
Başbakanın tüm bunları paralel devletin,
çetelerin yaptığını söylemesi aczini, göstermektedir. Söyleyecek başka sözü
kalmamıştır. Cemaati bu duruma kendisi yüceltmiştir. Olanlardan kendisi
sorumludur ve artık bu hükümetin hükmü kalmamıştır.
Ben onun yerinde olsam onurlu davranıp
derhal istifa ederim. Yalanı
siyasetin resmi alanı yapmış bir başbakan o makamı daha fazla işgal
etmemelidir.
Sayın Başbakan şunu da çok iyi bilmelidir ki
Mustafa Kemal Atatürk’ün
devrimlerini, kurmuş olduğu cumhuriyeti ne o, ne de başkaları asla yıkamayacaklar, kendileri
yıkılacaklardır.
TC.TünaySüer
Yorum Gönder