Gündüz Akgül: Cumhuriyet Savcıları (4)

“Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.” 
Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyet Savcıları (4)
Son yıllarda iktidar partisinin tarafından Yargı bağımsızlığı ile o kadar oynandı ki güvenilir bir kurum olan yargı, yapılan anketler sonucunda bu oynamalar nedeniyle yurttaşların gözünde güvenilmeyen bir kurum haline getirildi.
Yıllarımı Verdiğim yargıya, uygulamaları nedeniyle yapılan kısmen haklı her eleştiri içimi acıtmaktadır.
2008 yılından bu yana ayni başlıkla yazdığım dördüncü yazımda, yine meslektaşlarıma seslenerek yargıya kıymamalarını, güvenirliliğini yok etmemelerini ve tartışma konusu yapılmasına neden olmamalarını isteyeceğim.
14.01.2008 tarihli Cumhuriyet Savcıları (1) başlıklı yazımda;
“Hiçbir kamu görevlisinin unvanında “Cumhuriyet” sözcüğü yokken, büyük önder, Cumhuriyeti emanet ettiği Savcıları onurlandırarak bu unvanı onlara layık görmüş ve unvanlarını “Cumhuriyet Savcısı” olarak değiştirmiştir.
Cumhuriyet Savcıları, bireyler arasındaki anlaşmazlıklarda tarafsız olmaları ve haklı olan hangi tarafsa hakkını kamu adına savunmaları, tarafsız yargı ilkesinin olmazsa olmaz kuralıdır. Ancak söz konusu, laik Cumhuriyet rejimi, Atatürk ilke ve devrimleri ise, Cumhuriyet Savcıları, Cumhuriyet ve devrimlerin koruyucuları olarak taraf olmak ve her koşulda bu değerleri savunmak zorundadırlar.” Demiştim.
17.07.2008 tarihli Cumhuriyet Savcıları (2) Başlıklı yazımda;
“Ergenekon soruşturması nedeniyle ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile söz düellosuna giren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Biz kendimize hiçbir vasıf tayin etmemişken, bize savcılık görevini sağ olsunlar yine onlar veriyorlar. Biz Millet adına hak aramanın gayreti içindeyiz. Eğer bu anlamda savcılıksa, evet savcıyım” diyerek, yeni bir savcı tanımı yapmaya başladı.
Sayın Erdoğan şunu bilmelidir ki herkes istediği anda savcılık görevini üstlenemez. Hele Cumhuriyet unvanını hiç alamaz.
Cumhuriyet Savcısı olabilmek için, öncelikle belli bir hukuk tahsili yapmak, sonra sınav kazanarak staj yapmak ve bu sıfatla atanmak gerekir.
Bu niteliklerin hiç biri Sayın Erdoğan’da olmadığına göre, söylemi görev gaspına girmektedir.
Güçsüzün ve kimsesizin hakkına aramak görevi politikacının değil, Cumhuriyet savcılarının ve bağımsız mahkemelerindir.” Gerçeğini dile getirmiştim
07.08.2011 tarihli Cumhuriyet Savcıları (3) başlıklı yazımda;
“Savcılara, Cumhuriyet Savcısı unvanının verilmesinin çok anlamlı bir öyküsü vardır.
Lozan'da doktora yaptıktan sonra Atatürk tarafından “Hukuk Reformu” yapmakla  görevlendirilen, unutulmaz devrimci Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için “Cumhuriyet Savcısı”  unvanının isim babasıdır.
Atatürk’ün huzurunda “Hukuk Reformu” için düşünce fırtınası yapılırken, Bozkurt çok tepki alır ve sıkıştırılır:
“Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir?”
Cumhuriyet Başbakanı,
Cumhuriyet Bakanı,
Cumhuriyet Müsteşarı,
Cumhuriyet Valisi,
Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da,
Neden Cumhuriyet Savcısı?
Savcılara neden bu imtiyaz?
Atatürk, Bozkurt'a “Ne diyorsun?” diye sorar.
Bozkurt'un yanıtı çok nettir.
“Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı'dır.”
 Atatürk, gülümseyerek hoşnut kaldığını belli eder. “Devam et Bozkurt” der.
Diyerek mesleğin onuru olan Cumhuriyet unvanının öyküsünü anlatmıştım.
Son zamanlarda gerek iktidarın Cumhuriyet Savcılarına bakış açısı, gerekse Cumhuriyet Savcılarının mesleğin onurunu korumadaki davranışları ne yazık ki yine kamuoyunda şiddetle tartışılmakta ve yargı erki yıpratılmaktadır.
Hiçbir Cumhuriyet Savcısının şunun bunun adamı olma algısını yaratma hakkı olmadığı gibi, mesleğin onurunu koruma zorunluluğu vardır.
Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyet Savcılarına o kadar güvenmektedir ki onları şöyle kutsal bir görev vermektedir.
"Devrimlerin her biri, ulusun emeği ve hakkı ile gerçekleşmiştir. Cumhuriyet Savcılarımızın, devrimin gerekleri etrafında, en kıskanç ve uzakları gören hassas nöbetçiler olmalarını, asıl görevlerinden sayarım. Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları, yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir. Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür. "
Ne yazık ki Büyük Önderin bu vasiyetinin bu gün eksizsiz yerine getirildiğini söylemek olası değildir.
Hukuk devletinde yargı bağımsızlığının sağlandığı, bu nedenle içimizin acımadığı günler dileği ile…

02.02.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget