Bir AKP Yöneticisinden Manidar “Öcalan-Gülen” Denklemi

Bir AKP Yöneticisinden Manidar “Öcalan-Gülen” Denklemi
Başbakan Erdoğan günlerdir kâh milletvekilleriyle kahvaltı sohbetleri, gerekse kamuya açık toplantılar üzerinden Fetullah Gülen ve Cemaate şifreli, kısa mesajlar gönderiyor.

Erdoğan’ın bu kısa mesajlarını detaylandırmadan önce AKP kulislerinde giderek yaygınlaşan bir söylentiden başlayayım. Söylenti Fetullah Gülen’in ABD’ye gidişinin 15’inci yıldönümüyle ilgili. Kimine göre 17 Mart, kimine göre 21 Mart 1999’da ABD’ye giden ve bir daha dönmeyen Gülen’in gidişini Cemaat yanlıları “hicret”  sayıyor. İşte bu “hicret”in 15’inci yıldönümünde AKP’ye büyük sürprizler yapılacağı konuşuluyor. Sürpriz paketi için, “Büyük çaplı istifalar olacak”  diyen de var, “AKP hakkında çok büyük bir suçlama dosyası çıkartılacak”  diyen de.

Erdoğan-Cemaat savaşından sonra PKK ile Cemaat arasında paralellik kuran, Cemaatin CIA-MOSSAD tarafından kullanıldığını iddia eden AKP’liler oldu. Ancak bu iddialar, ilk kez böylesi bir denkleme oturtuldu. İsminin yazılmasını istemeyen üst düzey bir AKP yöneticisi şu “zamanlamaya”  dikkat çekti:

“Abdullah Öcalan Türkiye’ye ne zaman teslim edildi? Şubat 1999’da. Fetullah Gülen ne zaman ABD’ye gitti? Mart 1999’da. Biri geldi, biri gitti!.. Tesadüf mü?”

AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz’un bugün Akşam Gazetesi’nde yer alan şu demeci de “Cemaat-CIA bağlantısı”  iddiasının AKP kulislerinde epey yaygınlaştığını gösteriyor:

“Cemaatin Rusya’daki okullarının kapatıldığı süreçte bir Rus yetkili bana gerekçe olarak ‘ABD ile işbirliği yapıp, amaçlarına hizmet ediyorlar. Çocuklarımızın zehirlenmesine müsaade edemeyiz’ dedi. O zaman haklı görmedik, ama geldiğimiz noktada hakları var gibi düşünüyorum. Dünyada 150'nin üzerinde ülkede eğitim faaliyeti yapacaksın, o ülkelerin zeki çocuklarını alıp eğiteceksin, ama hiçbir yerle, dış güçle bağlantın olmayacak. Bu mümkün değil. Bir yerlerle bağlantılı olduklarına şüphe yok. Hükümetimiz üzerinden ülkeyi hedef alan saldırının da, bağlantılı oldukları yerden aldıkları emirle uygulandığı açık.”

Tüm bunlara Başbakan Erdoğan’ın, dün Memur-Sen’in düzenlediği toplantıda Gülen’e yaptığı şu çağrıyı ekleyelim:

“Şuna bakar mısınız, bir yerlerden emir geliyor. Ben de diyorum ki, bir yerlerden emir vereceğinize, lütfen bu ülke sizin vatanınız değil mi, gelin ne yapacaksanız vatanınızda yapın. Niye buraya gelmiyorsunuz? Gelin buraya... Gelin buraya... Yoksa buraya gelince bazı şeyler açığa çıkar endişesi mi taşıyorsunuz? Gelin buraya...”

Acaba Gülen Türkiye’ye gelirse, “açığa çıkacak”  veya “çıkartılacak”  olanlar ne?

               -15 Milyon Dolar’lık Cihaz Kayıp-

Erdoğan’ın mesajlarının açılımına gelirsek;

Önceki gün milletvekilleriyle yaptığı istişare toplantısında, MİT Müsteşarı’na soruşturma süreciyle ilgili olarak, “O dönem, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ‘İfadeye gitme, onlar gelirlerse de sakın ha kapıyı açma”  talimatı verdiğini açıkladı.

AKP kulislerinde epeydir, 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda Erdoğan’ın evini koruyan özel harekat polislerine, “Vur emri”  verildiği konuşuluyordu. MİT Müsteşarıyla ilgili sözlerine bakınca bunun da doğru olduğu anlaşılıyor.

Erdoğan dünkü milletvekilleri toplantısında da kayıp dinleme cihazları konusunda şunları söylemiş:

“Emniyet'in çatısında bulduklarımız çürüğe çıkan cihazlar. Gerçek cihazlar onlar değil. Orijinalleri kayıp. Onların izini sürüyoruz. Bu cihazlarla halen dinleme yapıldığını düşünüyoruz. Hatta şu andaki konuşmalarımız bile dinleniyordur.” 

Bununla ilgili olarak AKP kulislerinde ne mi anlatılıyor?

Önceden Emniyet-Cemaat istihbarat çalışmaları iç içeyken, birkaç yıl önce tam 15 milyon dolar değerinde cihazın götürüldüğü ve dışarıda sivil istihbarat kurulduğu...  

                     -Vampir Kardeşliği-

Birkaç yıl önce “açılım süreci”  üzerinden, “Gençler göz göre göre ölüme gönderilemez. Biz bu meydanı teröre, terör yandaşlarına, terörün akıttığı kandan beslenenlere, vampirlere teslim etmeyeceğiz”  diyen Başbakan Erdoğan, dün Memur-Sen toplantısında, yine “açılım”  süreci üzerinden bu defa Cemaati “Vampire”  benzetti. 

Erdoğan, “Bir yıldır gençler ölmüyor ya, bunlar çok rahatsızlar. Bunlar kandan beslenen vampirler. Bu ülkeyi yeniden kana, gözyaşına, kaosa mahkum edemeyecekler... Türkiye'de demokratikleşmenin önündeki son engel işte bu çetedir. Bu kaos çetesi, bu kan lobisi, bu paralel yapı temizlendiğinde, inanın demokratikleşmenin önündeki tüm engeller kalkacak”  dedi.

“Vampir”  sözünü kim, kime karşı kullanmıştı hatırılıyor musunuz? 1999’da dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş Fazilet Partisi hakkında açtığı kapatma davasının iddianamesinde, “‘Vampir, habis ur ve kan emiciler”  ifadelerine yer verdi. 

FP’liler Savaş hakkında tazminat dava açtı, o zamanlar Grup Başkanvekili olan Bülent Arınç da “vampir”  sözünü Savaş’a aynen iade etti.      

Nereden nereye?!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
21 Şubat 2014

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget