AKP Hükümeti İnternet Konusunda Samimi Değil - Celal Şengör

Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önüne giden internet yasa teklifinin çıkarılma amaçlarında hükümet asla samimi olamaz. Bunu bu kesinlikle ifade etmemin sebebi, son sekiz yılda şahit olduklarımdır.

AKP Hükümeti İnternet Konusunda Samimi Değil - Celal Şengör
Bu süre zarfında Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu pek çok komutanım ve arkadaşım, internette hücuma uğramışlar, eşleri, çocukları ve genelde aileleri sürekli taciz altında bulundurulmuşlardır. Bu taciz bazan en bayağı bir şekilde yapılmış, bu kişilerin uygunsuz ilişkiler içinde oldukları yer ve zaman belirtilerek internet mesajlarıyla ortalığa saçılmıştır. Bunların bazılarının belirttiği yer ve zamanlarda ben ve eşim, adı geçen Silahlı Kuvvetler mensubunun evinde eşi ve çocuklarıyla beraberdik.

Yani yazılanın yalan olduğu apaçıktı. Ama sürekli (gündelik!!) olarak gelen bu yazıların bir aile, özellikle genç çocuklar üzerinde yapacağı yıkıcı etkiyi düşününüz. Bu yazılar, doğrudan bu kişilerin eşlerine ve çocuklarının internet adreslerine yollanıyordu. Bu adresler nasıl ele geçiriliyordu, hâlâ bizler bilmiyoruz. Bazı komutanlarımızdan bunların nereden beslendiğinin bilindiğini ve hükümete bildirildiğini ancak ne yazık ki netice alınamadığını öğreniyorduk.

Kendilerine saldırılan kişiler ve aileleri bu tür ahlaksız hücumlara büyük bir metanetle direndiler. Şikâyetleri ise hiçbir dinleyici bulamadı. Hele hükümetin asla umurunda bile olmadı.

Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bu mesajlarla yıkamadıkları, ordudan uzaklaştıramadıkları isimleri, biz, tek tek, birden Balyoz zanlıları olarak gördük ve sonunda hepsi işlemedikleri suçlardan ötürü akıl almaz cezalara çarptırıldılar ve ordudan uzaklaştırıldılar. Bunu yapan hâkim ve savcıların tam bir hükümet korumasında olduklarını bizzat televizyon ve gazete haberlerinden öğrendik. Zanlılar lehine minicik bir adım atan hâkim derhal davadan uzaklaştırıldı. Şimdi kendisi bize oyunun perde arkasını anlatıyor verdiği demeçlerde.

Şimdi insanın sorası geliyor muhterem hükumet üyelerimize: Bu fecî olaylar olur ve size bildirilirken, sizler niçin interneti kısıtlamayı düşünmediniz? Veya bunların faillerini bulup çıkartmaya yardımcı olmadınız? Bırakın yardımcı olmayı, hiçbir suçları olmayan sanıklar lehine en küçük bir adım atan hukukçuların üzerine giderek, onlara davalardan el çektirerek, bu failleri cesaretlendirdiniz.

Ordunuz alenen saldırı altındayken, siz ve basındaki liboş tabir edilen şakşakçılarınız askerimize, askerî vesayeti tenkid kılıfı altında demediğinizi bırakmıyordunuz.

Kendi ordusuna saldıranları himaye eden bir hükümet ancak meselâ Stalin zamanında Sovyetler Birliği’nde görülmüştür. Orada Mareşal Voroşilof 185 tane ölüm listesini bizzat imzalayarak kendi günahsız silah arkadaşlarını ölüme yollamıştır. Daha sonra, 22 Haziran 1941’de Barbarossa harekatıyla başlayan Alman hücumuna dayanamayan Sovyet ordusu 185.000 ölü ve yaralıyla geri çekilirken, kendisini Kuntsevo toplantısında suçlayan suç ortağı Stalin’e Voroşilof, “Bu senin kabahatin. O kadar kıymetli askerimizi öldürtmeseydin” diye utanmadan bağırmıştır!

Geçmişte olanlara bakarak, hükümetin internet yasağına tek bir sebep bulabiliyorum: Kendi üyelerini korumak. Bu koruma ihtiyacı ne zaman belirdi? Kendilerinin inanılması gerçekten güç boyutlarda yolsuzluk yaptığı iddiaları ortaya dökülünce, protestolar artınca. Suçsuz insan, korunmasını ancak mahkeme önünde şerefle yapar. Halbuki hükümet yargıya güvenmediğini, oradan bir “paralel yapının” olduğunu söylüyor, hem de açıkça. Peki o yapıyı siz kurmadınız mı? O yapının tek amacı Türk ordusunun onurlu astsubay, subay general ve amirallerini karalamak mıydı? Bu iş başarıyla tamamlanınca ve iş ortadaki pastayı yemeye gelince mi birbirine düştünüz?

İnternet yasağı, ülkede her aklı başında insan ve her sağlam kurumun belirttiği gibi korkunç bir özgürlük düşmanlığıdır. Dışişleri Bakanı diyor ki, gazetede benim evimi basma davetini yayımlamak suçtur. Doğru, ama o suçu mahkeme tespit eder, hükümet veya onun bürokratları değil. Böyle bir tehdit altında kalan kişi, mahkemeye başvurur. İnternet için de aynı kıstaslar geçerli olmalıdır. Halbuki şimdi yapılan, her ağzını açanın ağzına tıpayı hiçbir adalet süzgecinden geçmeden tıkmaktır (Bu kararlar mahkemece tasdik edilmezse kaldırılacaktır deniyor. Türkiye’de adaletin yürüyüş hızını şöyle bir gözünüzün önüne getirin sonra bu sözü bir daha düşünün). Samimiyet olabilse, internetin bireyi tehdit eden yönüne atılacak tırpan olumlu karşılanabilirdi. Ama bu samimiyetsizlikte asla!

 Celal Şengör

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget