CHP’nin sıradan bir üyesi olarak beni en çok üzen, Partimin, 23 yıldır Melih Gökçek’i sandıkta yenecek stratejiyi, politikayı ve hepsinden önemlisi halka gitmeyi içeren çalışmayı geliştirememiş olmasıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Melih Gökçek’i göndereceği, Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’e, yaklaşık 1 yıl önce Ankara Ticaret Odası Başkanlığı seçimlerinin ‘kaybettirilmesi” ve 2 ay önce de yeni seçimlerin “ertelenmesinin sağlanmasıyla” anlaşılmıştı.
Bu mesajları alan Melih Gökçek, yine de modası geçmiş bazı pazarlık yöntemlerine başvurmaktan geri kalmadı.
Söz konusu pazarlıkların konuları geçmişte işe yaramıştı, ama günümüzde ne yazık ki modası ve de etkisi bitmişti. Bu yüzden de işe yaramadı.
Hatta bu kez, Cemil Çiçek abisi de, Gökçek’in arkasında durmadı. Salih Kapusuz’un ise zaten esamesi okunmuyordu.
Melih Gökçek-Cumhurbaşkanı Erdoğan çatışmasına ilişkin perde arkasında bildiğim o kadar çok ayrıntı var ki, bunları zamanı gelince yazacağım. Sadece şu kadarını söyleyeyim, bu anlaşmazlığın geçmişi çok uzun yıllara, “100 Türk büyüğüne” kadar gidiyor.
CHP’nin herhangi bir üyesi olarak beni üzen ve rahatsız eden konu ise 23 yıldır sandıkta yenemediğimiz Melih Gökçek’i, kendi partisinin Genel Başkanı’nın göndermesidir.
CHP’li çevrelere baktığımda, özellikle sosyal medyada, sanki Gökçek’i biz yenmişiz gibi sevinç çığlıkları içeren alaycı ifadeleri görüyorum.
Bazıları ise neredeyse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Melih Gökçek’i gönderdiği için teşekkür edecek.
Melih Gökçek’in yerine büyük ihtimalle Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki gelecek.
Tiryaki’nin en büyük özelliği, eski Ankara’yı ortaya çıkaran restorasyon çalışmalarını yürütmesi, ama bunu yaparken de Melih Gökçek ile ters düşmesidir.
Ankara’da, Melih Gökçek’in rakibi CHP değil hep Veysel Tiryaki olmuştur.
Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ise diğer alternatiftir. Önceleri Gökçek’in sıcak baktığı Ak, zamanla Keçiören’de öne çıkınca durum değişmiştir.
Kısacası, Veysel Tiryaki ya da Mustafa Ak, hangisi gelirse gelsin, Partim CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediyesini kazanma şansı daha da azalacaktır.
Hatırlayın lütfen son 15 yıldır hemen her seçimde, “AKP bitti, tükendi, bu kez gidiyorlar” nutuklarını sürekli dinledik. Ama hep hüsrana uğrayıp, içimize kapandık.
Gerçek şu, Melih Gökçek’i de, Kadir Topbaş’ı da CHP değil AKP Genel Başkanı Erdoğan gönderdi. Bu sevinilecek bir durum değildir.
Sadece protest olarak, kapalı salonlarda zaten bizden olan kalabalıkları gaza getirerek, AKP’nin her gün değiştirdiği gündemin peşine takılarak, laf yetiştirme yarışına girerek, televizyon kanalında biz bize takılıp, bizimkilere yüksek perdeden nutuk atarak, CHP’yi iktidar yapamayacağımızı hala anlayamadık.
Parti içinde iktidar olmaya, bilindik yerlerde milletvekilliği, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği, il, ilçe yöneticiliğine gelmeyi yeterli sayan bu hastalıklı yapıdan kurtulmadıkça, AKP’yi yenmek hayaldir.
Çalışmama üzerine kurulmuş, hemşericilik, bölgecilik, feodal ilişkilerin egemen olduğu örgüt yapısı değişmedikçe, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, Melih Gökçek’i göndermesine sevinir hale geliriz.
Küfürleri yemeden hatırlatayım, çalışan, iyi niyetli birkaç örgüt ne yazık ki, genel tabloyu değiştirmeye yetmiyor, istisnalar kaideyi bozmuyor.
Tek çare, “CHP için Yeni Örgüt ve Yeni Çalışma Modeli”dir. Bu adı taşıyan yeni kitabım da bu hafta yayınlandı. Okuyun ve ondan sonra sövün.
Gürbüz Evren
Yorum Gönder