Devlet Benim! - Güner Yiğitbaşı

İktidar partisi AKP'nin Gnel Başkanı, adeta devlet benim,ben ne istersem o olmalıdır,ben seçim meçim,halk iradesi falan tanımam,kendi siyasi geleceğimi tehlikede gördüğüm an....

Devlet Benim! - Güner Yiğitbaşı
Ülkemizde olup bitenlere baktıkça, demokrasi ve halkın iradesi adına üzülüp  kahrolmamak mümkün değil.

Bu makalemizi,Cumhurbaşkanı olarak değil,iktidardaki AKP'nin genel başkanı ve siyasetçi olarak kendisine seslenmek için  yazıyoruz,tarafsız Cumhurbaşkanı olmak istemeyen,partili Cumhurbaşkanlığını savunan ve dayatma ile bunu gerçekleştiren AKP Genel Başkanı Tayyip Bey hiç darılmasın ve gücenmesin,demokrasiye saygılı bir hukukçu olarak, Tayyip Bey'in bugüne kadar AKP üzerinde oynadığı oyunlara,yaptığı operasyonlara,partide takındığı tek adam tavrına,parti içinde seçimle bir yerlere gelen belediye başkanı ve üst seviyedeki yöneticilere uyguladığı istifaya zorlayarak görevden uzaklaştırmalara bakıldığında,bu ülkenin vatandaşı olarak,demokrasi adına üzülmemek ve utanmamak mümkün değil.

Seçmenle adeta alay edilmekte,milletin seçtiği kişiler metal yorgunluğu ve performans düşüklüğü sebepleriyle istifa ettirilmekte,bundan sonra istifa ettirilecekler de sıraya girmiş beklemektedirler.

İktidar partisi AKP'nin Genel Başkanı, adeta devlet benim,ben ne istersem o olmalıdır,ben seçim meçim,halk iradesi falan tanımam,kendi siyasi geleceğimi tehlikede gördüğüm an, partinin seçimle iş başına gelen başbakanlarını,belediye başkanlarını,gözlerinin yaşına bakmadan koltuklarından indiririm edası içinde partiyi ve ülkeyi tek başına yönetme gayreti içindedir.

Kendisine dokunulduğunda, partisi hakkında kapatma davası açıldığında,Tayyip Bey'in kendisi değil midir,sürekli milli iradeyi,halkın irade ve seçimini,sandığı dile getirerek savunan?

Seçim sisteminin çarpıklığı ve adaletsizliği,parti içi demokrasinin olmaması, partilerdeki lider sultası nedeniyle,milletvekili adaylarının,belediye başkanı adaylarının Tayyip Bey'in tek oluruyla belirlenmiş olması,partide büyük oranda Tayyip Bey'in şahsi ağırlığının bulunması,AKP'nin seçimlerde birinci parti çıkmasında, on beş seneden bu yana AKP'nin sürekli seçim kazanmasında Tayyip Bey'in karizmatik etkinliğinin rol oynadığı,partiye tek başına güç kattığı bir gerçek ise de, adaylıkları Tayyip Bey tarafından bizzat belirlenen milletvekilleri, başbakanlar,belediye başkanları, sonuç olarak halkın oyları ile seçilerek iş başına gelmekte ve bu nedenle özellikle yerel yönetimlerin başı olan belediye başkanlarının yine seçimle ve halkın oyları ile seçim kaybederek veya yeniden aday olmayarak o makamları bırakmaları,istifaya zorlanmamaları demokrasinin en temel prensibidir.

Çok doğaldır ki; seçimle de gelse, bir belediye başkanının yolsuzluk yapması,adının rüşvet ve irtikaba karışması ve sair görevden kaynaklı yüz kızartıcı ve ağır suçlar işlemesi halinde,mensubu olduğu partinin yönetimi tarafından uyarılması,görevden ayrılmaya zorlanması,İçişleri Bakanlığı tarafından açığa alınması ve hakkında suç duyurusunda bulunulması ve soruşturma açılması gereklidir, ancak; metal yorgunluğu,performans eksikliği,referandumda o ilde hayır oylarının fazla çıkması gibi ipe sapa gelmeyen siyasi ve yasal olmayan gerekçelerle, belediye başkanlarının anti demokratik bir şekilde istifaya zorlanmaları kabul edilemez.

Yanlış anlaşılmasın, biz AKP'li falan değiliz,görev yaptırılmayarak,adam yerine konulmayarak,itibarsızlaştırılarak istifaya zorlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir TOPBAŞ, yakınımız değildir,kendisini tanımayız, hiç yüz yüze gelmiş,el sıkışmış, merhabalaşmış değiliz ama, seçimlere saygılı demokrat bir hukukçu olarak, demokrasinin gereği olarak,seçimle gelen seçimle gitmelidir ilkesi ve demokrasi anlayışımız nedeniyle,ülkemizin demokrasi karnesini ve görüntüsünü dost ve düşman demokratik dünya ulusları karşısında zayıflatan ve ülkemizi itibarsızlaştıran,devamının da olacağı anlaşılan bu istifaya zorlanma eylemi,bizi üzmüştür.

Tayyip Bey; bir zamanlar ağzından düşürmediği,yeri geldiğinde hala zaman zaman tekrarladığı, Ergenekon,Balyoz,Askeri Casusluk ve benzeri isimlendirmelerle ordumuza karşı yapılan kumpasların da asıl nedenlerinden birisi olan ve Türk siyasetine müdahalenin nedeni olarak gösterilen askeri vesayetin kaldırılması iddiasında samimi ise,rahmetli Demirel'i istifaya zorlayan 12 Mart muhtıracılarının siyasete müdahalesini tasvip etmiyorsa,demokrasiye ve seçimle gelenlerin seçimle gitmeleri gerekir ilkesine saygılıysa,kendince hangi haklı sebebe dayanırsa dayansın, suç işlemedikleri sürece,seçimle gelenlere yönelik istifaya zorlama eylemine ne diyecek merak ediyoruz.

Bize göre,sonuç olarak halkın meşru seçimlerle seçtiği başbakanı ve bakanlarını istifaya zorlayan 12 Mart muhtıracılarının yaptıklarıyla,seçimle iş başına gelen belediye başkanlarının,şayet savcılığa ihbar ve soruşturma konusu yapılan bir suçları olmaksızın, sürelerini doldurmadan ve  halk tarafından seçim kaybettirilerek sandık yoluyla  görevden uzaklaştırılmadan, siyasi güç kullanılarak istifaya zorlanmaları arasında, hiçbir fark bulunmamaktadır.

Teşbihte hata olmaz,hani bir laf vardır,akılsız dostların olacağına seni uyaran akıllı düşmanların olsun,biz kimseye düşman değiliz ama, AKP Genel Başkanı Tayyip Bey'in 2019 seçimlerini kazanmak için uygulamaya koyduğunu zannettiğimiz bu antidemokratik uygulamanın, kendi sandığının aksine, ona seçimi kazandırmayıp bilakis kaybettireceğini değerlendiriyoruz,bizden söylemesi.

03/10/2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget