Verdiğimi sözde durarak “Deyimler ve Öyküleri” dizisinin beşincisini bilginize sunuyorum.
Keyifli okumalar.
25.10.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK
Giyim kuşamına özen göstermiş şık ve süslü kıyafetleriyle dikkat çeken insanlar hakkında sık sık ”iki dirhem bir çekirdek” sözü kullanılır. Bu yakıştırma ağırlık ölçüsü olarak okkanın kullanıldığı eski devirlerden kalmadır.Belki biliyorsunuz bir okka bugünkü ölçülerle 1283 gram tutar.Okkanın dört yüzde birine dirhem adı verilir (Şimdiki gram ile aynı birim olduğunu sanarak gram diyecek yerde dirhem denilmesi hatalıdır.). Dirhem daha ziyade hassas teraziler için kullanılan bir ölçüdür.Ancak sarraflar dirhemden daha hassas ölçümler için bir ağırlık birimi daha kullanırlar. Buna çekirdek denir ki toplam 5 santigram karşılığıdır.
Eski devirlerin en kıymetli parası olan bir Osmanlı altını toplam iki dirhem bir çekirdek ağırlığa sahiptir. Bu durumda süslenmiş kimselere iki dirhem bir çekirdek yakıştırmasında bulunanlar mecaz yoluyla onlara altın demiş olurlar ki bizce pek zarif bir nüktedir.
GÜME GİTMEK
Zamanında yeniçeriler suçluları yakalayıp zindana kapatırlarken "Hoooopp gümm!" şeklinde nara atarlarmış. Ancak aynı "kurunun yanında yaş da yanar" atasözünde olduğu gibi bazen zindana atılanlar arasında suçu olmayanlar yani masum kişiler de bulunurmuş. İşte halk suçsuz bir vatandaşın zindana atıldığında günahsız yere hapse götürülüyor anlamında "Adamcağız güme gitti, yazık oldu." demiş.
DEVLET KUŞU KONMAK
Bir rivayete göre, vaktiyle İran"da hükümdarlar öldüğü zaman, bütün şehir halkı sarayın önündeki meydanda toplanırmış. Sarayın balkonundan, adına devlet kuşu denilen bir kuş uçurulur, kimin başına konarsa, o adam ülkeye hükümdar olurmuş.
Gerçi tarihte, gerek İsa"dan önce İran"da yaşayan Medler ve Persler, gerek İsa"dan sonra yaşayan kavimler zamanında, böyle garip bir yolla hükümdar seçildiğini gösterir bir kayıt yoktur; üstelik böyle bir seçim yapılmış olması, mantığa da uygun düşmemektedir. Ama hak etmediği yerlere, şans eseri gelenler için, "başına devlet kuşu kondu" denmesi, yukarıda sözü edilen masaldan gelmiş olsa, yerinde ve anlamlı bir sözdür.
DİNGO’NUN AHIRI
Dingo, İstanbul’un atlı tramvaylar döne-minde (1871-1915) bu kentte yaşamış ve Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi maksemi ile Fransız Konsolosluğu’na ait yapı arasında ahır işleten bir Rum vatandaşımızdır. O dönemde tramvaylar iki atla çekilirken dik Şişhane yoku-şunu çıkabilmek için Azapkapı’dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş. Tramvay bu haliyle Taksim’e kadar gelir, burada koşumundan çıkar-tılan atlar Dingo’nun ahırında bir süre dinlendiril-dikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı’ya götürülürmüş. Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından ötürü “Burası Dingo’nun ahırı mı, giren çıkan belli değil” sözü dilimize girip yerleşmiştir.
KAYNAK: Deyimleri açılayan ilgili İnternet siteleri
Yorum Gönder