Açılışta Meclis Başkanı bir sunuş konuşması yaptı ve konuşmasında,artık her meclis açılışında sembol haline gelen 15.Temmuz hain Fetö darbe girişiminin yanı sıra,darbe mi devrim mi olduğu hala tartışmalı olan ve 1961 Anayasasının mimarı, 27.Mayıs.1960 darbesini de eleştirdi,oldukça yanlı olan konuşmasının olumlu yanlarından biri, Atatürk'ü anarken; Mustafa Kemal demekle yetinmeyerek,ondan Kemal Atatürk diye bahsetmesi oldu.
Meclis Başkanının sunuş konuşmasından sonra,Meclis Genel Kuruluna gelen Cumhurbaşkanı açılış konuşması yaptı,konuşmasında güncel konulara ve dış sorunlara,Avrupa Birliği ile kötü giden ilişkilere değindi,Avrupa Birliği ülkelerine yine meydan okudu,Kuzey Irakda yapılan Referandumu eleştirerek, geri adım atmalarını istedi ve geri adım atıldığı taktirde, Kuzey Irak Özerk Kürt yönetiminin yanında yer almaya devam edeceğimizi açıkladı.
Ülke olarak; başta Afrika olmak üzere, dış ülkelerde yaşayan bizim vatandaşımız olmayan ezilen ve yoksul insanlara yaptığımız, insani mali yardım ve destekten bahsetti ve bu yardımların,ülkemizin milli gelirine oranlandığı taktirde,Amerikanın da önünde, dünya sıralamasında birinci olduğunu savundu.
Uyum yasalarının biran önce çıkarılması için meclisi uyardı.
Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmasında, yine Mustafa Kemal demekle yetindi ve özellikle Atatürk dememe konusundaki bilinçli inadını sürdürdü.
Cumhurbaşkanının; en hoşumuza giden ve beğendiğimiz gerçekçi sözü, Gazi Meclis konusunda oldu,Cumhurbaşkanı Meclis Başkanının aksine, gazi meclis derken, sadece 15.Temmuz darbe girişimi nedeniyle değil, bu meclisin kurtuluş savaşını veren ve idare eden meclis olmasının yanında,15.Temmuz darbe girişiminde bombalanarak ikinci kez gazi olduğu vurgusunu açıkça yaptı,bu nedenle Cumhurbaşkanını özellikle beğendiğimizi ve kutladığımızı belirtmek isteriz.
Cumhurbaşkanı, başta Afrikanın yoksulları ve ezilmişleri olmak üzere dış ülkeler insanlarına yaptıkları insani yardımlardan övünerek bahsetmesine rağmen,ülkemizdeki kendi öz vatandaşı olan yoksul ve ezilmiş,işsiz insanları görmezlikten gelerek, onlara yardım konusunda yapmayı düşündükleri iyileştirmelerden hiç bahsetmedi.Keza, yapmayı planladıkları ve insanlarımızı daha da yoksullaştıracak ve ezecek olan zam ve dolaylı vergi artışlarını görmezlikten geldi.
Cumhurbaşkanı;anayasa referandumu ile kesinleşen, yeni Cumhurbaşkanlığı (Başkanlık)sistemini överken, açık bir itirafta bulundu,eski parlamenter sistemde; yürütmenin, yasama organı olan meclise açıkça müdahale ederek onu hegemonyasına aldığını, yeni sistemde ise,yasama ile yürütmenin tamamen ayrıldığını,birbirlerinden bağımsız çalışacaklarını,yürütmenin, yani kendisinin, meclise yasa teklifinde bulunma yetkisinin olmayacağını,meclisin tüm yasaları kendisinin çıkaracağını, cumhurbaşkanı olarak kendisinin çıkaracağı kararnamelerle, meclisin çıkaracağı yasalar arasında aykırılık ve çatışma olduğu taktirde, meclisin çıkardığı yasaların öncelik alacağını ve geçerli olacağını söyledi. Bu beyan, tamamen bir aldatmacadır.Cumhurbaşkanı, kasıtlı olarak bir şeyi gizlediğinin farkında olmalıdır.
Ülkemizde anayasada yapılan değişiklikle, Cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız iken partili hale gelmedi mi,Cumhurbaşkanı şu anda aynı zamanda AKP'nin Genel Başkanı değil mi, bu ülkede partilerin milletvekili adaylarını partinin genel başkanı belirlemiyor mu, önümüzdeki 2019 Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yapılacak olan milletvekili genel seçimlerinde, AKP'nin milletvekili adaylarını, aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Tayyip Bey belirlemeyecek mi, Tayyip bey de şayet Cumhurbaşkanı seçilirse ve Allah korusun AKP de tek başına meclis çoğunluğunu sağlarsa, Cumhurbaşkanı ve yürütmenin başı olan Tayyip Bey; seçimlerini kendisinin yaptığı AKP'nin milletvekillerinin çoğunlukta olacağı bir meclisten,vereceği bir talimatla, istediği yasayı çıkaramayacak mı, kendi partisinin çoğunlukta olduğu bir meclisin,Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak olan kararnamelerle çatışan yasaları çıkarmaya cesaret edemeyeceğini bilmiyor mu?
İster parlamenter sistem, isterse yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi olsun,tek adam zihniyetinin egemen olduğu,gerçek halk iradesi ve demokrasinin geçerli olmadığı ülkemizde, değilmi ki;iktidardaki milletvekillerini, aynı zamanda yürütmenin de başı, Cumhurbaşkanı ve partinin genel başkanı olan kişi belirliyor,olay bitmiş ve yürütme, yasama organı olan meclisi esir almış,yürütme ve yasama tek elde toplanmış demektir.
Meclisin açılışında yadırgadığımız bir husus da şu olmuştur, Cumhurbaşkanının konuşmasından sonra oturuma son verilmiş,iktidar milletvekilleri Cumhurbaşkanının peşine takılarak genel kurulu terk etmiş,açılışta gruplar adına konuşmalar yapılmamış,Cumhurbaşkanı,Başbakan,Meclis Başkanı ve MHP lideri Bahçeli Mecliste özel bir görüşmeye çekilmişler ve ana muhalefet partisi adeta yalnızlaştırılmış ve yok sayılmıştır.
Sonuç olarak söylememiz gerekirse, olanları ve konuşulanları görünce ve duyunca, yeni yasama yılından, ülkemiz ve vatandaşlarımız adına,olumlu bir beklentimiz ve umudumuz bulunmamaktadır.
01/10/2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder