24/10/2009 tarihli, bugünlerde olacakları öngörerek yazdığımız yazımızın daha iyi anlaşılıp değerlendirilebilmesi için, şehit yüzbaşı Ali ALKAN'ın ağabeyinin isyanıyla ilgili haberi, aşağıda özetle veriyoruz.
Şehit yüzbaşı Ali Alkan'ın yarbay ağabeyi isyan etti !!!
Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesindeki Ayvalık Jandarma Karakoluna düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Yüzbaşı Ali Alkan, Osmaniye'de defnedildi. Şehidin kendisi gibi asker olan Yarbay ağabeyi Mehmet Alkan törene üniformasıyla katıldı. Yaşananlara isyan eden şehidin ağabeyi kardeşinin tabutuna sarılarak, "Buranın vatan evladı, 32 yaşında, daha vatanına, sevdiklerine doymadı, dünyaya doymadı, bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Düne kadar 'çözüm' diyenler neden şimdi 'sonuna kadar savaş' diyor" dedi.
Bakalım, 24/10/2009 tarihli yazımızda, çözüm süreciyle ilgili olarak, biz neler yazmışız. İşte o yazımız.
“ERDOĞAN KIVIRMAYA BAŞLADI.
AKP iktidarının ve iktidarın başı Sayın ERDOĞAN' ın, yoğun muhalefete rağmen, Kürt sorununu çözme konusunda gösterdikleri kararlılığın, yavaş, yavaş sulanmaya başladığını gözlemliyoruz.Kürt açılımı adına olumlu bir adım olacağı düşünülerek, büyük umutlarla dağdan indirilip Habur sınır kapısından yurda sokulmaları sağlanan (34) kişiden oluşan PKK militan grubunun; en ufak bir pişmanlık göstermemeleri bir yana, kutlamalar eşliğinde Güneydoğu il ve ilçelerini topluca ziyaret ettikten sonra, Diyarbakır ilimize gelerek, burada da büyük ve coşkulu bir halk katılımıyla yapılan mitingli kutlamalarla PKK' nın siyasal uzantısı DTP ve PKK yandaşları tarafından, “Başkente hoş geldiniz” pankartlarıyla zafer kazanmış bir ordunun mensupları gibi karşılanmaları üzerine, ayağı yere değmeye ve gerçeklerle yüzleşmeye başlayan sayın ERDOĞAN, Kürt sorununu çözme rüyasından kısmen uyanmış ve verdiği demeçlerle,“Arzu etmeyiz ama bu işi tamamen sil baştan yaparız. Bu son şanstır diye düşünüyoruz. Bu dönemde başarılırsa, başarılır. Kimse de bizim gibi cesaret etmez bu işe. Birçok riski göze alarak adım attık, tıkanana kadar yolumuza devam edeceğiz, kararlıyız. Biz bunun devamını bekliyoruz. Devamı gelmezse yapacağımız bir şey yok. Arzu ediyoruz ki, bu çerçeve içinde bunun devamı gelsin. ” uyarısında bulunarak, lafla kıvırmaya başlamıştır.
Hayır sayın ERDOĞAN; büyük iddialarla Kürt sorununu çözeceğim diyerek adımınızı atmadan önce, Kürt sorunundan ne anladığınızı açıklamanız, bu sorunun sınırlarını çizerek içini doldurmanız, bu çerçevede nelerin yapılabileceğini ve nelerin yapılamayacağını açık ve net bir şekilde kamu oyuna açıklayarak altını kalın çizgililerle çizmeniz, bu sorun çözülürken ortaya çıkması muhtemel olumlu veya olumsuz her şeyi önceden düşünmeniz ve bu sorunu çözeceğinizden çok emin ise' niz bu hassas konuyu çözme girişiminde bulunmanız gerekirdi.
Sayın ERDOĞAN;
Bugünden sonra, başarısız olma hakkınız ve lüksünüz bulunmamaktadır.
Ok yaydan çıkmıştır.
Hele, bu konuda uğrayacağınız başarısızlığın sorumluluğunu, en başta muhalefet partilerimiz olmak üzere, hiç kimseye, en önemlisi de PKK ve yandaşlarına yüklemeye hakkınız yoktur. PKK ve yandaşları bugüne kadar gerçek niyetlerini açıkça ortaya koymuşlardır. Buna rağmen, PKK ve yandaşları doğrudan veya dolaylı olarak muhatap alınarak, Kürt sorununu çözeceğim diye ortaya çıktığınıza göre, bu sürecin sonunda başa dönülerek, Kürt sorununun çözümünde uğranılacak hüsranın tek sorumlusu, doğrudan AKP iktidarı ve iktidarın başı olarak siz olacaksınız. O nedenle, “bu son şanstır, arzu etmeyiz ama bu işi tamamen sil baştan yaparız.” gibi beyanlarla, lafları eğerek ve bükerek, kıvırmanın hiçbir anlamı yoktur.
Sürecin başarısızlıkla sonuçlanması ve başa dönülmesi halinde, yapmanız gereken davranış, batı demokrasilerinde olduğu gibi, tüm sorumluluğunuzu kabul ve itiraf ederek AKP liderliğini ve Başbakanlığı bırakmak olmalıdır. 24.10.2009
Güner YİĞİTBAŞI ( Emekli Savcı ) “
Tayyip Bey geçen zaman içinde Başbakanlığı bıraktı ama, Cumhurbaşkanı oldu, muktediri o da kesmedi, çözüm sürecinin başarısızlığını umursamadığı ve sorumluluğunu da üzerine almadığı gibi, sivil bir darbeyle, yürürlükteki Anayasal düzeni ve parlamenter sistemi şehit ederek, illegal olarak fiilen diktatörlüğünü (Başkanlığını) ilan etti.Çözüm süreci kumpanyasıyla, Kürtleri, PKK'lıları ve biz Türkleri aldattığını ve ülkeyi kan gölüne çevirdiğini hala kabul etmiyerek tornistan yapıp, şehit yüzbaşı Ali ALKAN'ın ağabeyinin isyanında dile getirdiği gibi, çözüm yerine, sonuna kadar savaş demeye başladı.Sözünde durmadı ve baldıran zehirini içmekten vaz geçti. Tayyip Bey'in, 301 Soma maden işçisinin ölümünden sorumlu bakanı da, utanmadan, onlarca korumaya ve zırhlı makam otosuna rağmen, bir imkansızı başararak, mucizevi bir şekilde, şehit olmak istediğini ilan etti.Sanırız, şehitlerimizin akan kanı, bu arkadaşın akıl ve ruh sağlığını etkilemiş olmalı.
Tüm bu olanlar karşısında haklı olarak isyan eden ve patlayan, doğruları söyleyerek, şehitlerimizin kanlarının akmasının tek sorumlusu olarak, en başta Tayyip Bey olmak üzere,AKP iktidarını sorumlu tutan şehit yüzbaşının ağabeyi yarbay'ın başına, umarız birşeyler gelmez.Şehidimizin ağabeyinin bu haklı isyanı, olmayan hükümete karşı darbeye teşebbüs ve paralelci olarak değerlendirilerek, bu utanmaz ve aymazlar, şehidimizin ağabeyinin defterini dürmeye kalkışmazlar.
Ülkesini seven ve tüm şehitlerinin kanlarının yerde kalmasını istemeyen Türk Milleti, şehidimiz J.Yzb. Ali ALKAN'ın ağabeyi yarbay'ın başına gelmesi muhtemel olan tüm olumsuzlukların takipçisi olmak ve ona sahip çıkmak zorundadır.
24/08/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder