Yine Kumpascı Bir Savcı - Cevat Kulaksız
Bundan önceki yazımızda, kaçan savcıların bazı kumpas maharetlerini, masum insanlara kurguladıkları kötülükleri vermeye çalışmıştık. Kendisinin ilgi çeken, kamuoyuna da yansıyan uygulamaları yanında, tıpkı öteki kaçan savcılar gibi, Osman Şanal da, ifade alırken bazı kimselerin aleyhinde kumpas girişiminde bulunduğunu, Soner Yalçın’ın Samizdat’ından yararlanarak size sunacağız.
Osman Şanal kimdir? Ona bakalım.
Savcı Osman Şanal’ın geçmişteki bazı uygulamalarını hatırlayalım.
- Makamında ve evinde yapılan aramadan sonra gözaltına alınarak Erzurum’a getirilen Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, sabaha kadar devam eden ifadesinin alınmasının ardından, sevk edildiği Erzurum Özel Yetkili 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklanarak Erzurum H Tipi Cezaevi'ne kondu. Cihaner, Ergenekon terör örgütüne üye olmak, resmi evrakta sahtecilik, iftira ve tehdit suçlarından tutuklandı. Tutuklama kararına yarın itiraz edeceklerini belirten avukatı Hamit Sekman, “Yargı ayaklar altına alındı. Tüm savcı ve yargıçlar şu anda tehdit altında” dedi. Erzincan’da İsmail Ağa cemaatine yönelik 2007 yılının sonlarında başlattığı soruşturmayı Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın devralmasının ardından hakkında Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi'nde ‘Görevi kötüye kullanma’, ‘Resmi belgede sahtecilik’, ‘Suça azmettirme’, ‘İmar kirliliğine neden olmak’ suçlamasıyla 26 yıl hapis istemiyle yargılanmasına karar verilen Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, dün makamında bir ilkle karşılaştı. Erzurum’dan üç savcı ile birlikte Erzincan’a giden Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal, Başsavcı İlhan Cihaner’e saat 10.30'da Özel Yetkili 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin aldığı kararı göstererek makamında ve lojmanında arama başlattı. Yaklaşık 7 saat süren her iki yerdeki aramada bir çok evrak, CD ve notlara el koyan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal, aramanın ardından Başsavcı Cihaner'i gözaltına aldı. Başsavcı Cihaner, adliyede yapılan sağlık kontrolünün ardından Erzincan Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Saat 21.00’e kadar Erzincan Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) Şubesi’nde tutulan Cihaner, iki saat kadar süren Erzurum yolculuğundan sonra yine Erzurum Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü.
Gece Boyu Sorgulandı
Basın mensuplarının Erzurum Adliyesi önünde bekleyişi sürerken; Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in içinde bulunduğu otomobil, dün saat 23.23’te göründü. Adliye Sarayının garajı önüne gelen otomobil, patlayan flaşlar ve kamera ışıklarıyla aydınlandı. Adliye Sarayı'na kapalı garajdan giren Cihaner, burada Ergenekon terör örgütüne üye olmak, resmi evrakta sahtecilik, iftira ve tehdit suçlamalarından Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’a ifade verdi. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından gece yarısına doğru başlayan sorgu saat 06.30’a kadar sürdü. Savcı Osman Şanal, Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’i tutuklanma istemiyle Özel Yetkili 2'nci Ağır Ceza Mahkemesine sevk etti. Savcı Şanal, işlemin ardından adliyeden ayrılarak evine gitti.
Ergenekon'dan Tutuklandı
Başsavcı Cihaner, Özel Yetkili 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaklaşık 3 saat ifade veren Cihaner'in saat 09.56’da tutuklandığı açıklandı. Mahkeme, Başsavcı İlhan Cihaner’i, Ergenekon terör örgütüne üye olmak, resmi evrakta sahtecilik, iftira ve tehdit suçlarından tutukladı. Kısa sürede işlemler tamamlandı ve Cihaner saat 10.40’da Erzurum H Tipi Cezaevine götürülerek teslim edildi.
Erzurum'da görev yaptığı dönemden beri avukatlara yönelik tavrı tepki toplayan Şanal, Antalya' lı 9 avukata da tazminat davası açmıştı.
HSYK Kararnameleri incelendiğinde en son Uşak' a atanmış görülen Savcı Osman Şanal' ın Konya' da görevli olmasına anlam verilemedi. Yapılan tüm araştırmalara rağmen atamaya dair kararnameye HSYK internet sitesinden de ulaşılamadı.
Ciihaner, Şanal’ ın adli süreçte gösterdiği gayret ve militanca tavrı, “Sanki kamikaze gibi davranıyor” sözleriyle tanımlamıştı. Konya Adliyesi'nde halen Yakalama Büro' da pasif bir görev yürüten Savcı Osman Şanal' ın aktif bir görev alması halinde görevlendirileceği soruşturmalarda neler yapabileceğini kimse öngöremiyor.
Yargı çevresinden edindiğimiz bilgiye göre; HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur tarafından güçlü bir irade sergilenmedikçe Savcı Osman Şanal' ın Konya' ya gelmesi pek mümkün görünmüyor. Gelecek seçimleri kaybetmesine kesin gözü ile bakılan İbrahim Okur' un 2014 Yaz Kararnamesi' nde başka kimler için çaba gösterdiğini yörede merakla beklenmekte. Ama görülen o ki, özellikle Konya' ya yapılan atamalar ezber bozan türden. [i]
Antalya'daki Gezi eylemleri sırasında, avukatların gözaltına alınan meslektaşlarıyla görüşmesini polise verdiği talimatla engelleyen Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal hakkında soruşturma açıldı.
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı döneminde Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve 3'üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'le ilgili yürüttüğü soruşturmalarla tanınan Osman Şanal, daha sonra Antalya'ya atandı.
Şanal, Antalya Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaparken, 2013'ün Haziran ayında Gezi eylemleri sırasında gözaltılar oldu. Gözaltına alınanlar arasında bulunan avukatlar Nusret Gürgöz, Evrim Çelik ve Özge Kurşun, Şanal'ın polise verdiği talimat üzerine meslektaşlarıyla görüştürülmedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar, Şanal hakkında 'görevi kötüye kullanma, görevli memura mukavemet ve hürriyetten yoksun bırakmak' suçlarından soruşturma açılması istemiyle Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu.
Soruşturma talebine HSYK onay verdi ve bir süre önce Uşak Adliyesi'ne atanan Şanal hakkında soruşturma başlatıldı. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında şikâyetçi avukatların ifadeleri alındı. [ii]
Osman Şanal da Kumpascı mıydı
Polis ve savcıların Ergenekon duruşmalarında nasıl bir kumpas içinde olduklarını, masum insanların aleyhinde, insanların nasıl yalancı tanıklığa yönlendirildiğini, tanıkların ifadelerine bakarak anlatmaya çalışalım.
Tarih : 10 Mart 2009
Celse : 63
Muhammed Yüce:
“Sayın başkanım, ben Bursa’da 22 Ocak 2008 tarihinde gözaltına alındım. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirildim. Terörle Mücadele’deki sorgumda ifademi alan komiser şu anda ismini hatırlamıyorum İsmail diye bir komiserim ifademi aldığında, bana o kadar bir baskı yaptı ki, o kadar üzerime geldi, psikolojik olarak beni çökertti ki, ben de mecburen ifademi yarıda kestim. Eğer isterseniz bunların neler yaptığını da açıklarım. İfademi yarıda kestim ve savcılara ifade vereceğimi söyledim. Daha sonra ifademi yarıda kestikten sonra savcılığa sevk edildim…Savcılıkta Beşiktaş nezarethanesine kondum. Beşiktaş nezarethanesinde savcı karşısına çıkarken bir polis geldi beni savcının karşısına götürdü. Polis bana “Muhammed” dedi, senin telefon görüşmelerinde hiçbir şey yok,” dedi, “biz kontrol ettik” dedi, “hepsi” saçma sapan tutarsız birbirini tutmayan alakasız telefon görüşmeleri, ama dedi, “yine bunlarla sen on yıl mahkeme yatarsın”dedi. Polis bana soruyor, sayın başkanım, savcı değil polis soruyor, ifade vermeye giderken polis soruyor, “Veli Küçük’ten veya Fikri Karadağ’dan talimat aldın mı? Dedi, ben de kendisine “Veli Küçük’ü tanıyorum” dedim.”Fikri Karadağ’ı da tanıyorum ama böyle bir talimat kesinlikle olmadı, olamaz da” dedim. Daha sonra sayın başkanım, beni savcılık makamına götürdü. Savcı aynı soruları sordu. Sonra bu beni ilk nezarethaneden çıkaran polis savcılık makamına götüren geldi bana dedi ki, “Muhammed” dedi, “avukatın Melike Arslan “dedi, seninle görüşmek istiyor dedi.Meliek Aslan da Baro avukatı idi. O zaman bana yasa gereği vermişlerdi. Ben nezarethaneden tekrar çıkardı, o polis, nezarethane koridoruna geldiğimiz zaman bana dedi ki, sana bir şey söyleyeceğim, bu talimatı Fikri Karadağ’dan veya Veli Küçük’ten aldığını söyle” dedi bu söyleyen polis, savcı ile görüştüm seni serbest bırakacak” dedi.
Muhammed Yüze bu teklifi kabul etmedi.
Savcı Osman Şanal’ın Kurgusu:
Bakalım Ergenekon sanığı teyze oğlu Selim Akkurt’un başına ne gelmişti:
“16 Kasım 2007 tarihinde Otu’daki (adam öldürme) olay nedeni ile Okmeydanı’ndaki evimdeyken polisler tarafından gözaltına alındım. Önce Bayrampaşa Cezaevi’ne sonra da Oltu Cezaevi’ne sevk edildim. (….) 10 Mart 2008 tarihinde Erzurum Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından Ergenekon soruşturması ile ilgili sorgulandım. İfadem sırasında savcı bana, “başka suçlarımın da olduğunu, “Veli Küçük ile Fikri Karadağ’ın sana talimat verdiklerini söylersen az bir ceza ile kurtulursun” dedi. Ben de savcıya benim bir suçum olmadığını, üzerime atılı suçlamaların tamamen asılsız olduğunu, iftira olduğunu söyledim. Zaten kısa sürede aklanıp çıkacağımı söyledim. Savcı da “bana senin hayatın bitti, sen artık cezaevinden çıkamazsın” dedi. Ben o zaman psikolojik baskı yaptığını düşündüm.
Düşünebiliyor musunuz, savcı, tanığı iftiraya, yalancı tanıklığa yönlendiriyor. Tanık istediği biçimde ifade vermediği için, onu tehdit edercesine, “bana senin hayatın bitti, sen artık cezaevinden çıkamazsın”.[iii]
Savcılar Tanığı Yalancı Tanıklığa Yönlendirir mi?
Devletin savcısı, tanığı böylesine tehditle ifade alıp, yalancı tanıklığa yönlendirir mi?
Aynı savcı, özel yetkili başsavcılık görevini kötüye kullanarak, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, cemaat hakkında soruşturma açtığı ve iddianame hazırladığı için onu kumpasa getirmiş tutuklamıştı. Yine Zekeriya Öz, cemaat hakkında soruşturma ve iddianame hazırladığı için Askeri Savcı Hakim Albay Zeki Üçok’u aynı yönde kumpasa getirmiş, tutuklamıştı. Demek ki bu savcılar, F.Gülen Cemaatinin militanı gibi çalışmaktalar, bu “parelel” cemaat hakkında kim aleyhte bir yazı yazsa, kim dokunsa, mutlaka canlarını yakmaktalar. Öyleyse, tıpkı Zekeriya Öz gibi Osman Şanal’ın, cemaati koruyan, muhalifleri hapislere atan, tutuklayan eylemi bir paralel eylem değil midir?
Selim Akkurt, Erzurum Özel yetkili Savcısı Osman Şanal’ı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet etti. Adalet Bakanı talebi reddetti.)
İki paralel yönetim, Ergenekon Davaları ile birlikte, öteki davalarda, gizli tanık, yalancı tanıklarla nice kişileri masum insanlar hakkında “itirafçı olmaları ve diğer sanıkları suçlaması” yönünde, baskı kurdukları, vaatlerde bulunduklarının pek çok örnekleri var. Bu gibi kurgu ve kumpaslar açıkça iftira atmak değil midir? Kendilerini, din, Müslümanlıkta önde olduklarını sanan insanlar, suçsuz, masum insanlar hakkında, hiçbir dinde olmayan iftira atmanın öncülüğü yapıyorlardı. Yani adalette de dini kullanıyorlardı, iftira, yalan, kumpasın en alasını yapıyorlardı. Bu nasıl bir demokratik rejim ki, Laik TC nin savcısı, yargıcı, gerici çağ dışı bir paralel yapının militanlığını yapıyorlar, buna da “ileri demokrasi” deniliyor. “Ne istediler de vermedik” diyenlerin “paralel” dedikleri yapıdan ne farkları var? Suç ortağı değiller mi?
Kumpasa Başka Örnek
Aydın Yüksek, eski bir polisti. Kendini Genelkurmay Özel Kuvvetler personeli olarak tanıtan Muzaffer Şenocak tarafından dolandırıldığını iddia edip Muzaffer Tekin’den (Kıbrıs gazisi) yardım istemek amacıyla tanışması, Ergenekon davası sanıkları arasında yer almasına sebep oldu.[iv] 25 Haziran 2007 de tutuklandı. 25 Ağustos 2009 tarihli Ergenekon davası duruşmasında Aydın Yüksek, savcıların kendisine “itirafçı olması ve diğer sanıkları suçlaması” yönünden baskı yaptığını açıkladı. Yüksek, tutanaklara geçen bu beyandan üç gün sonra tahliye edildi.
Polis Aydın Yüksek’in itirafları üzerine sanık avukatları önce Haşıloğlu’nun konuyla ilgili açıklama yapmasını istedi, ardından bu gerekçeyle davadan çekilmesini talep ettiler. Bu talepten sonra Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Savcı Sedat Sami Haşıloğlu’ndan yazılı savunma istedi. Haşıloğlu, “Aydın Yüksek’in beyanını savunma sanatının incelikleri kapsamında değerlendirdiği için şikâyetçi olmaya gerek duymadım”, dedi. Tanıkları itirafçı olması ve diğer sanıkları suçlaması”na yönlendirmek böyle yorumlanıyordu...( [v] sf 379)
Adalet tarihinin utancı olan Ergenekon Davlarında, daha nice kumpaslar, yalancı ifadeler, gizli tanıklar, kumpasçılar var.
Bu yazım için araştırma yaparken, adamın biri böyle bir yorum yapmış. Neylersin,“adamın ağzı torba değil ki büzesin”. Demokrasilerde herkes fikrini söylemekte, yazmakta hürdür. İlgimi çektiği için buraya aldım.
Sözcü’de “Savcı Osman Şanal Meslekten atılıyor” başlıklı haberin altına aşağıdaki garip isimli adam böyle yorum yazmış, haklı değil mi:
hacialitipirdamaz • 3 ay önce
Bizim Memleket 13 yillik AKP İktidarı Döneminde, en fazla, Tahil, Sebze, Pamuk, Tekstil , Makina , Demis-Celik Mamulleri v.s. üretmedi ! En cok VATAN HAINI üretti. AKP Iktidari bir secim dönemi daha kalırsa, Dürüst Müslüman, Dürüst Türk, Dürüst vatandaş bulunmaz hale gelecek ! Bu saydiklarim karaborsada ancak eser miktarda "kacak şekilde" bulunacak!
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
DİPNOTLAR
[i] http://www.cafekulis.com/gozun-aydin-konya-savci-osman-sanal-aranizda-ozel-3173h.htm
[ii] Facebook: saygiozturk Twitter: saygi_ozturk E-mail: saygi@sozcum.com
[iii] Samizdat sf 376-379
[iv] Muzaffer Tekin (d.28 Ekim 1950- ö.1 Nisan 2015) Türk asker, emekli yüzbaşı.
1972 Harp Okulu'ndan mezun oldu. Muzaffer Tekin 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı'na Komando Tugayı ile Teğmen rütbesinde katıldı ve üstün cesaret ve feragat Altın madalya ile taltif edildi. Meslek hayatı boyunca, Türkiye'nin çeşitli birliklerinde görev yaptı ve başarılarından dolayı birçok ödül aldı. 1985 yılında ordudan emekli olarak ayrılmıştır. 1 Nisan 2015 tarihinde pankreas kanseri nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Tekin'in naaşı Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.
[v] Samizdat Soner Yalçın Kırmızıkedi Yayınları 2012
Yorum Gönder