Beğenelim veya beğenmeyelim, vallahi de billahi de, şu AKP iktidarı; ülkemizde var olan ve şifrelerini çok iyi çözdüğü seçmen profiline göre, iktidar olmanın ve iktidarda kalabilmenin yolunun, gerçek ya da yalan, herhangi bir konuda sürekli aynı şeyleri savunup tekrarlamaktan, ileri sürülen yalanları, seçmen nezdinde gerçekmiş gibi gösterip algılatmaktan geçtiğini, çok iyi biliyor.
AKP iktidarı; toplumda gerçek dışı algıların yaratılması için, sürekli propaganda yapılmasının, gerçek dışı algı yaratmaya ilişkin bu propaganda faaliyetine, kendi politikacılarının yanında, toplum içinde, kıymeti kendinden menkul, sözüm ona çok tanınan ve sevilen kendi dallarında meşhur olmuş sanatçıların ve medya mensuplarının da dahil edilmesinin gerekliliğini çok iyi kavramış ve bazı sanatçıların popüleritesinden ve bazı medya mensuplarının yandaş ve tetikçiliklerinden yararlanma konusunda bayağı yol almış bulunmaktadır.
Ana muhalefet partisi CHP ise, bırakınız kendisine yakışmayan gerçek dışı algı yaratmayı, gerçekleri dile getirmek için dahi, tanınmış sanatçılarımızdan ve medya mensuplarımızdan yararlanma konusunda AKP'nin çok gerisinde kalmıştır.
Daha dün (04/12/2014) yaşadığımız iki olayı, bu tespitlerimize örnek olarak gösterebiliriz.
Toplumun büyük bir kesimi tarafından tanınan ve her söylediği kamuoyunda yankı bulan, her sanattan anladığını zanneden, aynı zamanda kendisini iş kadını olarak lanse ederek sosyal faaliyetlerde bulunan Hülya AVŞAR, iş kadını sıfatıyla, Cumhurbaşkanı Tayyip Bey tarafından kaçak köşkte ağırlanmış ve çıkışta kendisine sorulan bir soru üzerine medya mensuplarına verdiği demecinde; kaçak sarayın, öyle kamuoyunda söylendiği ve abartıldığı gibi, şatafatlı ve ihtişamlı olmadığını, utanmasa, kendi evinin daha şatafatlı ve ihtişamlı olduğunu söylemek durumunda kalacağını beyan etmiş ve Hülya AVŞAR'ın bu gerçek dışı beyan ve değerlendirmesini medyadan izleyen sevenleri, kaçak sarayın, büyük paralar sarf edilerek gereğinden fazla ihtişamlı ve şatafatlı yapılmış olduğu gerçeğini yalanlayan bir algı içine sokularak yanıltılmak istenmişlerdir.
Yine dün (04/12/2014) CNN Türk televizyonunda yayınlanan, Anayasa Mahkemesinin gündemindeki yüzde on seçim barajının, hak ihlali yarattığı gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesinin vermesi muhtemel hak ihlali kararıyla kaldırılması olasılığının tartışıldığı programa konuk olan ve herkesin yakından tanıdığı, sürekli Tayyip Bey'in çevresinde ve uçağında yer bulan ve adeta AKP'nin avukatlığını ve sözcülüğünü yapan bir gazetecimiz; yüzde on seçim barajına ve darbelere karşı olduğunu açıklamasına rağmen, yüzde on seçim barajının kaldırılması ve 2015 seçimlerine barajsız gidilmesinin gerekliliğini, kesin bir dille bir türlü söyleyememiş, katılımcılardan CHP Genel Başkan yardımcısının, parti olarak, yüzde on seçim barajının kaldırılması için Meclise yasa teklifi sunmalarına rağmen, AKP tarafından destek görmediklerini beyan etmesine karşılık, AKP'nin sözcülüğünü yapan bu tanınmış gazetecimiz; haklısınız, AKP destek vermeliydi, Anayasa Mahkemesinden önce CHP ve AKP olarak seçim kanununu değiştirin ve yüzde on seçim barajını kaldırın diyememiştir.
AKP'nin kendi politikalarına uygun algı yaratması konususnda propagandacı ve sözcü olarak kullandığı bu gazetecimiz, işin esasını bir kenara bırakarak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ ile onun şahsında Anayasa Mahkemesini; yasa koyucu gibi davranmakla ve daha önceki kararlarında yüzde on seçim barajını savunmakla suçlamıştır.
Anayasa Mahkemesinin yasa koyucu durumuna düşmesini istemeyen AKP iktidarı ile onun yandaşı ve sözcüsü gazetecimiz, ne yar'dan, ne de ser'den vazgeçiyorlar. Yasama organı olarak, Anayasa Mahkemesinin yasa koyucu gibi kararlar vermesini engellemek istiyorsanız, gerçekten bir hak ihlali oluşturan ve temsilde adaleti yok eden, çok yüksek oranlı yüzde on seçim barajını bir yasa değişikliği ile derhal kaldırınız ve Anayasa Mahkemesinin elindeki davayı konusuz bırakarak, düşmesini sağlayınız.
AKP iktidarı ile yandaşı ve tetikçisi kişilerin amacı üzüm yemek değil, bağcı dövmek, darbelere karşı gözüküp, darbecilerin getirdikleri yüzde on seçim barajını kaldırmayarak, aldıkları oyların çok üzerinde milletvekili çıkararak iktidarlarını sürdürmek, bunun sonunda Anayasayı değiştirerek, Tayyip Bey'i bu ülkeye Başkan yapmak, tüm yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının üzerlerini örtmek.
Bir hususu daha belirtmek gerekirse, dünkü tartışma programında AKP sözcülüğünü yapan gazetecimiz; AKP'nin, yüzde on seçim barajının tümden kaldırılmasını, buna karşılık daraltılmış veya dar bölge seçim sistminin getirilmesi önerisinde bulunduğunu, bu önerinin muhalefet tarafından benimsenmediğini dile getirmiş ve topu taca atmıştır. Burada tartışılan konu, bugünkü nisbi temsil seçim sistemini muhafaza ederek yüzde on seçim barajının kaldırılmasıdır.
AKP ve yandaşları konuyu çarpıtmakta ve şu anda uygulanmakta olan nisbi temsil seçim sistemini muhafaza ederek yüzde on seçim barajının kaldırılması yerine, yüzde on seçim barajını dahi aratacak şekilde temsilde adaleti önleyecek olan, daraltılmış bölge veya dar bölge alternatif yeni seçim sistemlerini önererek, kamuoyunu aldatıp, yüzde on seçim barajını savunmadıkları algısını yaratmaya çalışmaktadırlar.
Sonuç olarak demek istiyoruz ki; seçim kazanmak için, CHP'nin, AKP ve yandaşlarından öğrenecekleri çok şeyler var.
05/12/2014
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder