AKP aldığı yüzde 30’luk, yüzde 33’lük GERÇEK OY oranı ile Türkiye’nin düzenini hallaç pamuğu gibi atıyor…
Altını üstüne getiriyor…
Hırsızlık, yolsuzluk, yağma, talan, yalan onun iktidarında zirve yaptı. Doruğa çıktı.
Ormanlar, bitiriliyor, ağaçlar kesiliyor… Ağaç katliamı yapılıyor… 3. Köprü için tamı tamamına 1 milyon beş yüz bin ağacın kesildiği ve 2 milyon yedi yüz bin ağacın da kesileceği söyleniyor… Bilim adamları, hava kirliliğini önleyen ormanların yok edilmesiyle toplu ölümlerin olabileceğini vurguluyorlar durmadan. Şu anda 6 ilimiz için tehlike çanları çalmakta, 20 ilimiz ise hassas düzeyde…
Ama muhalefet uyuyor…
Muhalefet, “Tuncel’inin adı Dersim olsun mu, olmasın mı, Cumhuriyet düşmanı Seyit Rıza’nın heykelini dikelim mi, dikmeyelim mi, Şeyh Said’i aklayalım mı, aklamayalım mı” tartışmaları ile geçiriyor ömrünü… AKP’ye değil, Cumhuriyete, Atatürk’e muhalefet yapıyor…
Oysa AKP, bilinçli, planlı – programlı bir şekilde, hedefine, yani FEDERAL İSLAM CUMHURİYETİ’ne doğru emin adımlarla ilerliyor… Tüm Türkiye’nin sistemini, toplumsal yapısını dönüştürmek için mücadele veriyor?
O, tüm Türkiye’nin sistemini, toplumsal yapısını değiştirmek için ayağa kalkar da Milli eğitimi unutur mu hiç? İhmal eder mi?
Elbette unutmaz. Elbette ihmal etmez. Çünkü suyun başı orası… Genç kuşakları “KİNDAR ve DİNDAR” yapmanın kaynağı orası…
Yedi bin yıllık Türk geleneklerini, Türk kültürünü, Türk tarihini ARAPLAŞTIRMAK, IŞİD’leştirmek için elinden geleni ardına koymuyor…
Ortada ne Cumhuriyet kaldı, ne Atatürk, ne Kurtuluş Savaşı, ne laiklik, ne demokrasi…
Her yerde faşizm kol geziyor… Dinci faşizm, herkese, her şeye meydan okuyor… Türk milletine deprem yaşatıyor…
Yüzde 70’lik çoğunluğu görmüyor, duymuyor, önemsemiyor… Adam yerine koymuyor…
“Ben yaptım, oldu, bitti… İster beğen, ister beğenme” diyor…
Analar, babalar feryat içinde…
Beş - beş buçuk yaşındaki bebeleri ana kucağından alıp okullara gönderiyorlar… Önlerine de kendilerinden büyük din kitaplarını koyuyorlar… Tıpkı karikatür gibi… Kitaplar kocaman… Kitap çocuktan büyük… Sosyal medyada boy boy görüntülendi bunlar…
5 yaşındaki çocuklara cennet – cehennem öğretiyorlar…
Anneler, babalar isyan içinde… Anneler, babalar şaşkın…
Daha bir sistem yerleşmeden öteki sisteme geçiliyor… Milli Eğitimi deneme tahtasına, “Yap – boza” çevirdiler… Ne uygulama var, ne günlük yaşama uyarlama var ne de ön çalışma yapılıyor…
12 yılda tam beş bakan değişti… Bu bir rekor…
Her sistem değişmesinde, her bakan değişmesinde öğrenciler, veliler, öğretmenler sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Sisteme uyum problemleri yaşıyorlar…
AKP, bu güne değin tüm toplum düzeninde gerçekleştirdiği siyasal İslamcı değişikliklerin iki katını, üç katını Milli eğitimde gerçekleştirdi…
Laik eğitime, öğretime, bilime, milliyetçi düşüncelere, görüşlere savaş açtı. Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin kararlarına karşın din dersini mecburi kıldı ve anaokullarına değin indirdi.
Milli Eğitimin “Milli”sini sildi, yok etti…
Şimdi eğitim kurumlarını kız – erkek okulları diye ayrıştırarak, okullara haremlik, selamlık sistemini getirmeyi, karma eğitimi kaldırmayı düşünüyor.
Bu eğitim sisteminin Ortadaoğu’da yaratıcısı ve uygulayıcısı da IŞİD zaten…
Manavgat’ta toplanan 19. Milli Eğitim Şurasının ilham kaynağı ve kılavuzu IŞİD oldu.
Hâkim olduğu Irak ve Suriye kentlerinde IŞİD, kızların, erkeklerin birlikte okuduğu karma eğitime son vermiş, kadınların sokağa çıkmasını, pazara gitmesini bile yasaklamıştı.
Eğitim Bir-Sen adlı yandaş sendikanın genel başkan vekili Ahmet Özer, 29.11.2014 tarihinde, “Karma eğitim dayatmasını asla demokratik anlayışa uygun bulmuyoruz. Velilere seçme hakkı tanınmalıdır. 2-6 Aralık 2014 tarihlerinde yapılacak Milli Eğitim Şûrası’nda sendika olarak karma eğitim uygulamasının kaldırılması ve din eğitiminin okul öncesinden verilmesi gibi birçok önerimiz olacak. Karma eğitim dayatmasının kaldırılmasını istiyoruz. Biz bunu asla demokrat anlayışa uygun bulmuyoruz…” diyerek bu Ortaçağ uygulamasına yeşil ışık yakmıştı…
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da bu öneriye balıklama atlayarak, “Kız ve erkek okulu açmaya engel yok” diye hemen fetvasını vermişti…
Milli Eğitimin yasalarını, yönetmeliklerini değiştirdiler. Okullarda mescit uygulamasının önünü açtılar. Liseli öğrencilerin evlenmesine yeşil ışık yaktılar.
Hepsinden önemlisi tüm okulları imam hatiplere dönüştürdüler. Önümüzdeki yıl öğrenciler, ya sınavları kazanıp Anadolu liselerine gidecekler ya da imam hatiplerin yolunu tutacaklar…
AKP, yattı kalktı, sınav sistemini değiştirdi. Tarihte en çok sınav sistemini değiştiren iktidar unvanını aldı. Onun döneminde bol bol soru çalındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip bile “soruların çalındığını, bu sayede Fethullah takımının önemli yerlere adamlarını getirdiğini…” itiraf etti.
Çocuklarımız, AKP’nin bu uygulamaları ile “SINAV, SORU MANYAĞI” oldular. Yarış atına döndüler…
Milli Eğitim Bakanlığı, “Ücretsiz ders kitapları dağıtımı”nın arkasına sığınarak, her yıl bu piyasadan 300 – 400 milyon liralık kitap aldı ve en büyük müşteri durumuna geçti.Yandaşlarını zengin etti...
Bir taraftan ücretsiz ders kitapları dağıtırken, bir taraftan da "İlköğretim, devlet okullarında parasızdır" ifadesini yasadan çıkararak, gerçek niyetini ortaya koydu…
Milli Eğitim perişan bir durumda… Milli Eğitim içler acısı…
Milli Eğitim bütünüyle şeriatçı militanlar yetiştirmeyi planlıyor şimdi… Elimizi çabuk tutalım, Ortaçağ düzenine karşı çıkalım… Yoksaa…
Bir zaman gelecek yargıçlarımız, savcılarımız, öğretmenlerimiz, valilerimiz, kaymakamlarımız imam olacak…
Bir sabah kalkacağız, 5 yaşındaki çocuklarımızı çarşaflara sarmak için, çarşafçı dükkânlarına koşacağız… İranlı bayanın dediği gibi “İslam devriminden bir gün sonra, hepimiz, kendimizi çarşafçı dükkânlarında bulduk…” Aslında siyasal İslamcı hareket o kadar çabuk ilerliyor ki, bir zaman gelecek, şeriatçıların devrim yapmasına da gerek kalmadan, karanlığın içine gömüleceğiz…
Hani demişti ya Cumhurbaşkanı “İsteseniz de istemeseniz de Osmanlıcayı öğreneceksiniz…”
Elinizi çabuk tutmazsanız, bu Ortaçağ yolculuğuna karşı koymazsanız “İsteseniz de istemeseniz de çarşafları hem kendiniz giyeceksiniz, hem de bebelerinize giydireceksiniz…”
Ali Eralp
Yorum Gönder