İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimlerine üç gün kala Kadıköy İskelesindeki CHP seçim
Bürosunda çalışan arkadaşlarımı ziyarete gitmiştim.
Birkaç adım ötemde
adamın birisi bağıra bağıra bir şeyler anlatıyor bazı arkadaşlarım onu
dinliyorlar, ikna etmeye çalışıyorlardı.
Yanlarına gidip ne
olduğunu anlamaya çalıştım.
Adam bilmem kaç
yıllık CHP li olduğunu ama bu seçimde ailesi ve yakınları ile birlikte CHP’ye
katiyen oy vermeyeceğini söylüyordu.
Nedenini sordum.
Filanca yerde AKP
bayrakları ile caddeler sokaklar donatılmış ama bir tane CHP bayrağı yokmuş.
Ona, asılan bayrakların geceleri
AKP tarafından kaldırıldığını, kesilip atıldığını izah etmeye çalıştım.
AKP vızır vızır
çalışıyormuş!
Bir CHP li evlerine
gitmemiş.
Neden Mustafa
Sarıgül aday yapılmış?
Bu arada adamın
yüzünü inceliyor içimden samimi olup olmadığını, doğru söyleyip söylemediğini
düşünüyordum.
Adam neredeyse
ağlamaklı olmuştu bu sıra.
Hanımefendi, ben her gün oradan
geçiyorum asılıp asılmadığını bilmem mi?
Size yalan söylemem ne
kazandıracak bana? Dedi.
Bu sözü üzerine ne
diyeceğimi şaşırmıştım.
Partinin CHP
ilkelerini benimsemeyen adaylarla, milletvekilleri ile Atatürk çizgisinden farklı
bir strateji ortaya koyduğunu nefes almadan, motor gibi anlatmaya başlamıştı.
Boyna sayıp
duruyordu. Belli ki çok dolmuştu.
Bir es aldı ve yine
konuşmaya başladı.
“Sonra, ilk önce başka bir aday
burada adaylığını açıkladı (Gürsel Tekin’den bahsediyordu) ardından Sarıgül’ün
adaylığı açıklandı.
Siz halkla alay mı ediyorsunuz?
Memleket elden gidiyor, şu
CHP’nin yaptığı işe bakın,”
Neredeyse Atatürk’ün partisi
olmaktan çıktı, dedi.
Hani derler ya beş
para ver konuştur yüz lira ver susmaz, işte öyle bir durumdu o an yaşadığım.
Ne var ki adamın
samimiyeti açık seçik ortada ve söyledikleri doğruydu.
Garibin içi
yanıyordu belli ki.
Bu sırada gözlerinde
biriken birkaç yaş damlası yanaklarından aşağı süzülmeye başlamıştı. Ben
görmeyeyim diye başını yana çevirdi, sol elinin tersi ile sildi.
İnanın yüreğim
paralandı.
İşte CHP ‘yi
böylesine yürekten seven bir kişi vardı karşımda.
Oyumu vermeyeceğim,
aileme de verdirmeyeceğim sözleri sırf kızgınlığındandı.
Neyse ben gerekli
şekilde onu ikna etmek için konuştum, bir oyun dahi çok değerli olduğunu
anlatmaya çalıştım.
Başarılı oldum mu
olamadım mı bilemem ama en azından siniri geçmiş, bağırtısı bitmiş durumda, el
sıkıştık yanımızdan ayrılıp gitti.
İşte, vatandaşın çoğu bu isyanlar
içindeyken seçime girdik.
Tabi sonucu
kazanamadığımız için hezimet oldu.
****
İstanbul’u mutlaka almamız lazımdı.
Sarıgül’ün agresif,
şımarık halleri, birilerine miting alanında “dinlemiyorsanız buradan ayrılın “demesi,
bir
başka yerde yumruğunu konuşturması ve de miting yaptığı alanlarda CHP
bayrakları yerine sarı flamaların görülmesi, tek çare Sarıgül reklamları,
flamaları partinin önüne geçti adeta. Hepsi yanlış birer hata idi.
Hatalar bu kadarla
bitmiyor tabi. Aile boyu meclis üyelikleri, eski eşini başkan adayı yapması,
oğlunu, oğlunun şoförünü dahi meclis üyesi yapması, ilçelere müdahalesi örgüt
üzerinde çok kötü etki yarattı.
Genel merkezin
ulusalcıları dışlaması, tecrübeli üyeleri sandıklarda görevlendirmemesi de tuzu
biberi oldu.
Yani seçimi
kaybetmemiz için bir çok sebep sayabilirim.
Seçimlerden sonra
Kılıçdaroğlu’nun Beşiktaş’ın çiçeği burnunda yeni belediye başkanını arayarak
17 Aralıkta göz altına alınan şahsı derhal meclis üyeliğinden çıkartması
talimatını vermesine başkanın verdiği yanıt;
“ Onu
ben çıkartamam ancak Sarıgül çıkartır” demesi de ayrı bir konu.
Zihinlerde genel başkanlığa soyunduğunu her zaman söyleyen Sarıgül mü genel
başkan, Kılıçdaroğlu mu sorusunu oluşturdu.
Daha önce, seçim
zamanı da genel başkanın emrinin kale alınmadığını ne yazık ki bu gün basına
düşen yeni bir haberden öğrendik.
CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu ”İstanbul seçim sürecinde ı Kadir Topbaş’la ilgili seçimin
gidişatını değiştirebilecek önemde 2 tane belgeyi, Mustafa Sarıgül ve Oğuz Kaan
Salıcı’ya açıklama yapmaları için vermiş.
Habere göre ne
Mustafa Sarıgül’ün ne de Oğuz Kaan Salıcı’nın belgelerle ilgili bir açıklama
yapmadığını, belgelerin kayıplara karıştığını söylemiş.”
İnanılır gibi değil!
Ne derece doğrudur
bilemem ama seçimlerde Sarıgül’ün aday yapılmasının yanlış olduğunu günlerce
söylemiştik.
AKP’nin ayyuka çıkan
yolsuzluk tapeleri, bakanların istifaları ile yer yerinden oynarken biz seçim
kazanamıyoruz ve bir de şu kadar puan farkı yaptık, oyları şu kadar artırdık
diye hava atıyoruz...
Komik doğrusu...
Aylar öncesinden İl başkanlığını
bir kenara koyup Sarıgül’ün özel danışmanı, reklamcısı gibi çalışan İl Başkanı
Salıcı’nın bütün performansını ona harcaması,
örgütle ilgilenmemesi de seçim kaybetmenin nedenlerinden sadece bir
tanesidir.
Kılıçdaroğlu’ nun
Topbaş hakkında verdiği iki önemli dosyanın açıklanmamasının hesabı
sorulmalıdır.
Ayrıca İstanbul
Kadıköy’de bir panelde halkın sorularını yanıtlayan, gerçekleri konuşarak
özeleştiri yapan kadın milletvekillerimiz(Birgül Ayman Güler, Nur Serter) haklarında
ileri geri konuşanlar, örgütün rızası olmadan milletvekili yapılanlar hatta
genel başkan yardımcılığına getirilenlere de birkaç sözüm olacak.
Bu değerli ve çok
sevilen vekillerimizin disipline sevk edilmesini isteyenler;
Ağrı’da HDP 'ye oy isteyen İst.
Milletvekili Binnaz Toprak,
Siirt’te BDP' ye oy isteyen PM
Üyesi Dursun Bulut için ne yapılmasını öneriyorlar?
Tünay Süer
Yorum Gönder