İçeriği doğru, ya zamanlaması? - Gündüz Akgül

İçeriği doğru, ya zamanlaması? - Gündüz Akgül
Anayasa Mahkemesinin 52. Kuruluş yıldönümünde iktidarı, daha doğrusu Başbakanı sert bir üslup ve içerikle eleştiren Haşim Kılıç’ın açıklamalarından sonra, Haşim Kılıç’ı topa tutan Bakanlar ve yandaşlar ile Haşim Kılıç’ı destekleyenlerin demeçleri gündeme damgasını vurdu ve daha uzun bir süre gündemde kalacağı görünüyor.
Ülkemizde demokrasinin bütün kurum ve kuralları ile uygulanmadığını, yargı bağımsızlığının yok edildiğini, güçler ayrılığına rahmet okunduğunu neden göstererek, konuşmanın hemen sonrasında yazdığım “Bıçak kemiğe dayanınca” başlıklı yazımla Haşim Kılıç’ın sert üslubuna karşın, konuşmasının içeriğine katıldığımı belirtmiştim.
Bu yazımda ise katıldığım içeriğine karşın, konuşmanın zamanlamasını ele alıp Haşim Kılıç’a soracaklarımı dile getirmek istiyorum.
Sayın Kılıç, hukukçu olmadığı halde,  1990 yılında 40 yaşında iken Turgut Özal tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi.
O dönemde görevde olduğum için Sayın Kılıç’ın, siyasi içeriği bulunan parti kapatma, Türban ve İmam Hatip Okulları ile ilgili davalarda ne yönde oy kullandığı çok iyi bilenlerdenim.
Gerek AKP’nin orijini (kökeni) olan partilerin, gerekse AKP kapatma davasında hiç sapma göstermeden daima bu partilerin kapatılmaması yönünde oy kullanmış ve tarafını hiç gizlemeden açıklamıştır.
Hatta AKP’nin kapatılma davasında, 6 üye kapatılmasını, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullanırken, Haşim Kılıç kapatılmamasını isteyenlerin yanında oy kullanmıştı. Nitelikli çoğunluk elde edilmediğinden kapatılma reddedilmişti.
Ancak, partinin “laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle Hazine yardımının kesilmesi kararlaştırılmıştı. Bu karar, 10 üyenin kabul, 1 üyenin ret ile alınırken, Haşim Kılıç ret oyu veren tek üye idi.
Bu davranışlarında ötürü de iktidar partisinin beğenilerini hak etmişti.
Anaysa Mahkemesi Üyesi, Başkan Vekili ve Başkanı olduğu dönemlerde tarafını hiç değiştirmemiş ve bu konuda basında da birçok haber çıkmıştır.
Bunları açıklamamın nedeni asla geriye dönüp hesaplaşmak değil, Haşim Kılıç’ın, bu gün ne tarafta olduğunu açıklamaya çalışmaktır.
AKP iktidarda olduğu 12 yıldan beri Başbakan, yargıya ve yargı kararlarına, aleyhinde olduğu zamanlar hep ayni sert eleştirileri yapmış, aşağılamış ve hakarete varacak tarzda konuşmuştur.
Örneğin;
 -“Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır.” (2005)
-“Efendi bu senin değil, Diyanet’in işi” (2006)
- “Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, Yargı açısından yüzkarasıdır.” (2007)
-“Ben de 3 kuruş ceza alıyorsam. Ben de bu cezayı hak ettim demeliyim. Ama neresinden bakarsanız yanlış. Hukuk bu kadar zedelenmemeli. (2008)
-“Meslek liselerinin ideolojik bakışla dışlanmasını bu ülkenin geleceğine vurulmuş acımasız bir darbe olarak görüyorum, Başbakan İmam Hatip mezunu olduğu için mi yapıyorsunuz, karar ideolojiktir, ülkenin geleceğine vurulmuş acımasız bir darbe olarak görüyorum.” (2010)
-Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın kimi kararları bizi çıldırtmıştır (2010)
-“Yargılık bir durum söz konusu değil. Paralel yapıyla alakalı bir durum olabilir. Kimse bu binanın yapılmasına engel olamaz, kimse de bu binayı yıkamaz. Güçleri yetiyorsa gelip yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım.” (2014)
-“Bir vatansever savcı çıktı, casusluk faaliyetleri ve dinlemeler için soruşturma başlattı. Bazı zanlılar tutuklandı. Aradan birkaç gün geçmeden o paralel çete devreye girdi. Paralel yapının yargıdaki uzantıları zanlıları serbest bırakıyor, Devletin koridorlarından çeteleri nasıl kovduysak, adliye koridorlarından da o şebekeleri temizleyeceğiz...” (2014)
O günden bu güne kadar neredeyse Anayasa Mahkemesinin 9. Kuruluş yıldönümü geçmiş, Sayın Kılıç, tüm konuşmalarında bunları es geçerek Başbakanın eleştirilerini gündeme alıp yanıtlamamıştır.
17 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra, 12 yıldır birlikte devleti yöneten AKP ile Cemaatin arası açılınca, karşılıklı olarak kılıçlar çekilerek yaylım ateşine başlanmıştır.
Sanki şimdiye kadar yargıya bir şey söylenmemiş gibi sesini çıkarmayan Kılıç, Twitter‘in kapatılmasından sonra Anayasa mahkemesinin açılış karar üzerine, Başbakan Mahkemeyi hedef alarak, “Anayasa kurumu çıkıyor milletin haklarını savunacağı yerde uluslararası şirketlerin ticari hukukunu savunuyor. Mahkeme kararın uygulayacağız ama saygı duymuyorum. Milli bulmuyorum. Herkes konumunu bilecek, sınırlarını bilecek.” Deyince, Haşim Kılıç, yargıya yapılan baskıyı, aşağılamayı ve hakareti hatırlamış ve meşhur konuşmasını yapmıştır.
Keşke Haşim Kılıç yargının bu şekilde vesayet altına alınmasına çalışıldığı ilk günden beri bu konuşmayı yapabilseydi.
Yapmadığına göre Haşim Kılıç, şu anda oluşan ve ortalığı toz dumana boğan ortamda safını seçmiştir kanaatindeyim.
Öyle de olsa iyi ki konuştu diyorum.
Sayın Kılıç Konuşmanızın içeriğine katılıyorum.
Ancak zamanlamasında geç kaldığınızı söylemek zorundayım.
Gönül istedi ki bu konuşmayı Haşim Kılıç değil, şimdiye kadar demokrasi, özgürlük, insan hakları ve yargı bağımsızlığı savunan ve bu konuda bedel ödemiş bir aydın yapsaydı.
Ama yapılmadı….

27.04.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget