19 Mayıs 1919 tarihinde Kurtuluş savaşını başlatmak için Samsuna çıkısından 1 ay 20 gün sonra, yani 08 Temmuz 1919 tarihinde, o engin öngörünle utkudan (zaferden) o kadar emindin ki Mazhar Müfit Beye yazdırdığın notta, Zaferden sonra;
1-“Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır”
2- “Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır.”
3- “Örtünme kalkacaktır.”
4- “Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.”
5- “Latin harflerini kabul edilecektir.”
Dediğinde, Mazhar Müfit Bey size, “Paşam yeter, yeter...” biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insanın davranışı ile: “Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter” demişti.
Ama siz, arkanıza aldığınız kahraman yurtsever Türk halkı (Türk, Kürt, Laz, Çerkez….) ile yurdu düşmanlardan kurtararak utkunu ilan etmiş ve devrimleri birbiri ardı sıra gerçekleştirmiştiniz.
Cumhuriyetten sonra en önemli devrimlerinde biri de Türk kadınına layık olduğu hakları vermekti.
1789 Fransız devrimi ile aydınlanmış uygar Avrupa devletlerinden, Fransa 1944, İtalya 1945, Belçika 1948, Yunanistan 1952 ve İsviçre 1971yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanırken, siz Türk kadınına, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanımıştınız.
Büyük ATATÜRK, aradan 80 yıl geçmesine karşın, Aydınlık cumhuriyetin gün geçtikçe karanlıklara doğru hızla yol alırken, aydınlar ve Kemalistler olarak görevimizi yapmamanın utangaçlığıyla size söyleyecek mazeret (özür) bulamıyoruz.
Bu gün iktidarda olanların, laik Cumhuriyetini ne hale getirdiklerini, bir örnekle utanarak ve sıkılarak size arz etmek istiyorum.
30 Mart 2014 tarihinde yerel seçimleri yaparak yerel yöneticilerimizi belirledik.
Bingöl İlinde Belediye Başkanlığını kazanan iktidar partisinden (AKP’den) Y. B. adındaki Belediye Başkanı, “Belediye başkan yardımcılığına ve belediye başkan vekilliğine bayanları getirmeyi düşünmüyoruz. Dinen ve örf ‘en de bu uygun değil” söyleyince, verdiğin haklardan yararlanarak Belediye Meclis üyeline birinci sıradan seçilen Nurten Eroğlu adındaki bayan, türbanlı olmasına karşın haklarına sahip çıkmak adına görevinden istifa etmiş.
Bize emanet ettiğin laik Cumhuriyetini bu hale biz getirmedik, ama getirenlere engel olamadığımız için bizde onla kadar sorumluyuz.
Cumhuriyetini koruması gereken aydın ve demokrat geçinenler param parça, bir araya gelip güç oluşturmadıkları için de bu tür olayları engelleme gücünden yoksunlar.
Büyük ATATÜRK, bizi affet diyecek yüzümüzde kalmadı.
07.04.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder