Sultan Erdoğan 1
Mayıs için son noktayı koymuş.
Taksime izin yokmuş!
Yenikapı'da miting
yapabilirsin. Burası bana ufak geliyor diyorsan Maltepe'ye git miting yap
diyormuş.
Burası bizim
kutsalımızdır diyen sendika başkanına da;
“Lafa bak ya, nasıl kutsalsa...
Belli bir kabir ziyareti
yapacaksan, anıt ziyaret edeceksen çelenk koyarsın ”
Demiş.
Burada belli bir
kabir ziyareti yapacaksan sözleri akla iki olasılığı getiriyor.
Birincisi Atatürk ‘e
tahammül edemediği için kendi yandaş kitlesine sanki orada toplanan halk
Atatürk heykeline tapmaya gidiyormuş havasını yaratmaktır.
İkincisi ise Gezi olaylarından sonra tüm
dünyada ve Türkiye’de karizmasının çizilmesi ve yüz binlerin orada toplanması
ile Gezi olaylarının alevlenmesi korkusudur.
Oysa işçiler için
Taksimin çok önemli olduğunu aslında bilmektedir.
Taksim meydanı 1977
Kanlı 1 Mayıs olayları nedeniyle, 1 Mayıs’ın simgesi haline gelmiştir.
Elbette orası kabir
değildir ama 1977 de 500 bin kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs toplantısı
yapıldığında göstericilerin üzerine ateş açılmış 34 kişi orada hayatlarını
kaybetmiştir.
Bundan ötürü Taksim
Meydanı tüm işçilerin sembolü olmuştur.
Kazancı yokuşunda o kanlar
kurumuş, üzerinden çok yıllar geçmiş olsa da, kalplerde dün gibi acılar taze
kalmış hiçbir zaman unutulmamışlardır.
İşte arkadaşlarını,
yakınlarını kaybettikleri yerde anmaları, birer karanfil bırakmaları bunun için
çok önemlidir.
Anayasa Mahkemesinin
kararları gayri milli diyen bu zihniyet anayasal hak olan toplantı ve gösteriye
başına buyruk izin yok diyor.
Gereğini yaparım
diyor.
Gereği neymiş?
39 binlik polis
ordusu ile halkın üzerine gaz, plastik ve gerçek kurşun sıktırarak orada emek
bayramını kutlamak isteyen kitleyi püskürtmek veya sakat bırakmak hatta
ölümlerine sebep olmak.
Halkı korkutmak ve eve kapatmak!
Bunun için yeni
TOMAlar alındı.
Şimdi iki türlü,
içinde ne olduğu belli olmayan su sıktıracakmış. Birisini yetmemiş daha güçlü
su sıkacaklarmış.
Dünyada yurttaşıyla bu kadar
çatışan, potansiyel düşman gören, toplumu taraf ve karşı taraf diye ikiye bölen
kaç ülke yönetimi vardır?
Kaç başbakan vardır?
Kendi saltanatı uğruna
halkına bu kadar zulüm yapanların sonlarını tarihte okuduk ve gördüklerimiz
oldu.
Bugünkü gurup
konuşmasının arasında “korkan bir millet geleceği inşa edemez “ dedi.
Bu milletin adı Türk
Milletidir ve geleceğini inşa etmek için yedi düvel ile çarpışmış, çok can
kaybetmiş, öyle cumhuriyeti kurmuştur.
Korkak mıdır değil
midir onu yedi düvele soracaksın ey başbakan!
Mısırda yaşanan
olaylar için “Haklarını arayan insanların tutuklanmasını ve idamla
yargılanmalarını kaygıyla takip ediyoruz” diyor.
Bırak hak aramayı,
bayram kutlamak isteyen onca emekçiye karşı bile düşmanınmış gibi
davranıyorsun.
Mısır’da idam Türkiye’de gaz
ve kurşun!
Arada bir tek ilmek
mi var?
Mısırdaki idama
karşısın ama Irak’ta bir milyonu aşkın Müslüman Amerikan askerleri tarafından
çeşitli işkencelerle öldürülürlerken, kadınların ırzlarına geçilirken sen,
Amerikan askerlerinin salimen yurtlarına dönmeleri için dualar ediyordun.
“Eğer insanın değeri varsa, bunu
kim olursa olsun ortaya koymak zorundasınız” demen hiç inandırıcı değil
çünkü sen kendi ülkendeki senden olmayan insanlara hak tanımıyorsun.
12 yıllık iktidarında
tam 12 bin 350 işçimiz iki kuruş kazanç için iş kazalarında hayatlarını
kaybettiler.
Onların sağlıksız
koşullarda çalıştırılmaları seni ilgilendirdi mi hiç?
Kılın kıpırdamadı,
İşçiler için ne yaptın?
Onlarca çocuk babası
kaldı, onlar için ne yaptın?
Şehit ailelerimiz
için ne yaptın?
Şimdi kalkmış bir
başka ülkenin insanlarına acıdığını, “Allah'a bunun hesabını veremem” diye
konuşuyorsun.
Hiç inandırıcı
olmuyor kusura bakma.
Ermenilere taviz
niteliğinde bilmem kaç dilde açıklama yapıyorsun.
"Çok büyük
acılar çekmiş bir millet olarak, yeryüzündeki her milletin acılarını
anlarız"
“Mustafa Kemal tüm
cepheleri görmüştü. Açık söylüyorum,
yüz yıl öncenin kinine takılıp kalsak, bugün bölgemizdeki hiçbir
ülkeyle iyi ilişkimiz olamaz” diyorsun ya;
Önce Mustafa Kemal Atatürk demeyi
öğrenmelisin.
Sonra Türk Milletinin
hiçbir düşmanına kin tutmayacak merhametli, bayrağına saygılı olduğunu da
öğrenmelisin.
Atatürk’ün İzmir’in
kurtuluşu esnasında basıp geçmesi için yoluna yere serilen Yunan bayrağına
basmaması ve bayrağı yerden kaldırtması olayını okudun mu acaba?
Yaralı düşman askerini sırtında taşıyıp
hastaneye yollayan kahramanlarımızı tarih te yazıyor yedi düvel de biliyor.
Alman
Cumhurbaşkanı'na Türklerin evleri kundaklanıyor, bunun hesabını Almanya
soramıyor, gelip bize akıl veriyor, sen o aklı kendine sakla diyorsun.
Bunun hesabını ilk
önce bu cumhuriyetin başbakanı olarak senin sorman gerekmez mi?
Niye elin adamına
çatıyorsun?
İşçilerin taksime
çıkmasını engellemeye kalkman yeni bir kaos yaratmak içindir.
Sen polislerini
Tomalarını, akreplerini saldırtmazsan hiç bir şey olmayacağını, birkaç konuşma
ve slogandan sonra herkesin neşe ile evlerine döneceğini biliyorsun.
Kaç kez oldu bu?
Kime ne zararı oldu?
Amacın ülkeyi karıştırmak
sanırım.
Hangi akla hizmeten
memleketin ana muhalefet liderini savcılığa çağırtıyorsun?
Bunlar prova değil
mi?
Başkanlık derken
başkanlığı sultanlığa çevirip başımıza alikıran baş kesen olmak istiyorsun.
Ne parti bırakacaksın ne de
özgürlük.
Buldun karşında
yumuşak muhalefeti vur vurabildiğin kadar.
Ama yağma yok!
Bu ülkeye özgürlüğü,
cumhuriyeti getiren CHP kısa zamanda toparlanacak Türk halkı ile karşına
dikilecektir.
Çünkü Türkiye Brunei
Sultanlığı değil, Atatürk’ün kurduğu bir cumhuriyet ile yönetilen bağımsız bir
ülkedir. Atatürk iliklerimize kadar işlemiştir.
Tünay Süer
Yorum Gönder