30 Mart seçimi sonrası dünyanın çeşitli yerlerinden uzmanlar bu işte bir "tuhaflık" olduğunu ortaya koyan analizler yayınlamaya başladılar. 3 Nisan günü Radikal gazetesindeki köşesinde Ezgi Başaran o gün itibariyle bu çalışmaların vardığı sonuçları 'Sandık rakamları "Bir tuhaflık var" dese de "usulsüzlük vardır" demiyor ve kanıtlamıyor' cümlesiyle özetledi. Ama iş orada bitmedi. Başaran'ın izlediği çalışmalardan en detaylısını yürüten Stockholm Ekonomi Fakültesi öğretim üyesi Erik Meyersson o zamandan beri analizlerini sürdürdü ve özellikle CHP oylarının başına büyük çapta bir "iş" gelmiş olduğu sonucunu giderek daha yüksek güvenilirlikle düşündüren yeni sonuçlar yayınladı. Meyersson'un matematiğini doğru anladığımdan emin olmak için uzun yıllardır âtıl duran istatistik bilgilerimin tozunu almam gerekti doğrusu. Şimdi bu yeni sonuçları sizinle paylaşacağım.
Önce incelemenin Ezgi Başaran'ın yazısında söz ettiği bölümünün bir özetini geçelim. Göze çarpan iki husus var:
1) Seçimde kullanılan oy sayısının orada kayıtlı olan seçmen sayısını geçtiği, evet, yanlış okumadınız, oy kullanma oranının %100'den fazla olduğu kimi sandıklar var. Bu tuhaf sandıkların tümü incelendiğinde sandık bazında "fazladan" oy oranı arttıkça o sandıkta AKP'nin CHP'ye attığı farkın da arttığı görülüyor. Sizce bunun açıklaması ne olabilir? İnsanın aklına hemen "gelmeyenler adına imza koyup yerlerine AKP oyu dolduralım!" hevesine kapılmış birilerinin ayarı kaçırıp sandık kapasitesinden fazla oy attıkları geliyor doğrusu. Ama bilimsel dürüstlüğü elden bırakmayan Meyersson hemen bu sandıkların seçmen sayılarının genelde düşük olduğunu, ekstra oyların o sandığa kayıtlı olmayan seçim görevlilerince atılmış olabileceğini, AKP fazlalığının da bu küçük sandıkların AKP'nin genelde daha güçlü olabildiği köylerde olmasıyla açıklanabileceğini söyleyerek burada önemli bir hile bulunduğunun söylenemeyeceğini vurguluyor.
2) Çok daha fazla sayıda oyu döndürerek seçimin sonucunu etkileyebilecek başka bir hile ihtimali ise sandık bazında geçersiz oy oranlarıyla AKP-CHP farkı arasındaki ilişki incelendiğinde akla geliyor. Hem Meyersson'un, hem de ABD'de çalışan bilim adamlarımızdan A. Murat Eren'in bağımsız olarak saptadıkları gibi, veriler çok net şekilde bir sandıkta ne kadar geçersiz oy çıktıysa o sandıkta AKP'nin o kadar büyük bir fark attığını gösteriyor. Bu da akla "CHP'ye verilmiş oyların usulsüz şekilde geçersiz sayılmış olması" ihtimalini getiriyor. Normalde oy kullanırken AKP'lilerle CHP'lilerin aynı oranda hata yapmasını ve dolayısıyla sandıktan çıkan geçerli oyların dağılımının geçersiz oyların azlığı ya da çokluğuna göre değişmemesini bekleriz, değil mi? Eğer geçersiz oyların çokluğu gördüğümüz gibi AKP'ye yarıyor ise bu işte bir iş var demektir, değil mi?
A. Murat Eren bu sonuca varılmasına itiraz ediyor. Diyor ki, geçersiz oylar eğitim düzeyi düşük yerlerde daha çok çıkıyor, aynı yerler zaten AKP'ye çok oy veren yerler, o yüzden geçersiz oy çokluğuyla AKP üstünlüğü arasındaki bağıntı ille de hile yapıldığını göstermez.
Ezgi Başaran'ın yazısı yayınlandığındaki durum böyleydi. Şimdi de Erik Meyersson'un yeni bulgularını aktarayım.
Meyersson Eren'in ileri sürdüğü tezi sınamak için bence çok akıllıca bir şey yapıyor. Kuşku yaratan "AKP üstünlüğü / geçersiz oy çokluğu" ilişkisini bu kez tüm Ankara'yı karışık olarak alarak değil, oy verme yerleri (mesela teker teker okullar) bazında inceliyor. Öyle ya, aynı okulda farklı sandıklarda oy veren insanlar arasındaki farkın Ankara'nın merkeziyle uzak bir köyünün seçmenleri arasındaki farktan daha az olması beklenir. İstatistik bilimi de böyle söylüyor. Varılan sonuç çarpıcı: Aynı okulda komşu sınıflardaki iki sandıktan hangisinde geçersiz oy oranı daha fazlaysa o sandıkta AKP üstünlüğü de ortalamada daha fazla çıkıyor! Bu merkezde de böyle, ücra yerlerde de. Ne ilginç değil mi? Sizde de geçersiz oy oranının seçmenlerden çok sandık görevlilerine bağlı olarak değiştiği, açıkçası kimi sandıklarda özellikle CHP oylarının geçersizleşiverdiği fikri uyanmıyor mu?
Yeni bulgular hile olasılığını artırıyor
Meyersson sonra diyor ki: "Şayet CHP oylarını geçersizleştirerek hile yapacak kişiler varsa, seçimi gerçekten etkilemek için bu işi CHP'nin oy oranının daha çok olduğu yerlerde daha çok yapmak isteyeceklerdir." Acaba veriler bu konuda ne diyor? Evet, tahmin ettiğiniz gibi. Ankara'nın CHP'ye daha çok oy veren ilçelerinde geçersiz oyların yukarıda anlattığımız manada CHP'ye zarar vermesi ilişkisi, CHP'ye az oy verenlerdekinden çok daha "şiddetli". Haydi gelin bunu CHP aleyhine sistematik bir geçersizleştirme operasyonu yapılması haricinde mantıklı bir şekilde açıklayın. Ben açıklayamıyorum da!
Ve sona geliyoruz. Acaba bu tuhaflık sadece Ankara'ya has bir şey midir? Meyersson üşenmeden aynı analizi İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Manisa, Gaziantep, Kayseri ve Konya için de yapıyor. Sonucu okumadan önce bir düşünün. Bu illerde de normal şartlarda geçersiz oyların özellikle bir partiye yarayıp başka bir partiye de zarar vermesini bekler misiniz? Ve de o zarar gören parti hangisi olur? İşte sonuçlar: Kabaca, Gaziantep, Kayseri ve Konya'da bu geçersizleştirme işlemi yapılmamış gibi görünüyor; yani AKP oy oranlarıyla geçersiz oy oranları arasında istatistiksel olarak göze çarpan bir ilişki yok. İstanbul ve İzmir'de Ankara'dakine benzer bir şey olmuş; nerede geçersiz oy çok çıkarsa, orada CHP aleyhine, AKP lehine bir değişim var. Okul bazında bile. (Geçmiş olsun İstanbul!) En ilginci Mersin, Manisa ve Adana'daki durum: Bu illerin tüm ilçelerinde yine geçersiz oylar AKP'ye yaramış; ama en çok kime zarar vermiş biliyor musunuz? CHP'nin yanısıra MHP'ye! Evet, diğer illerin analizinde göze çarpmayan MHP, bu üç ilde geçersiz oylardan zarar görmeye başlamış.
Bu son bulgu kanımca burada ele alınan olguya "Eğitimli, zengin kişiler daha az geçersiz oy verirler, o yüzden onların az olduğu sandıklarda daha çok geçersiz oy çıkar" şeklinde "masum" bir açıklama getirme çabalarına son darbeyi vuruyor. Meyersson'un da vurguladığı gibi görülebilen tek açıklama şu: Nerede AKP'yle başka bir parti arasında çekişmeli bir yarış varsa orada o rakip partinin oyları geçersizleştirilmiş. AKP'nin gerçek oy oranının tartışmasız şekilde üstün olduğu illerde ise bu zahmete girilmemiş.
İstatistikle bir şeyi "kanıtlama"nın mümkün olmadığını öne sürenler çıkabilir. (Onlara Higgs bozonunun varlığından sigaranın kanser yaptığına dek bir çok gerçeğin nasıl anlaşıldığını sormayacağım.) "Kesinlikle hile var" cümlesiyle "Kesinlikle kuşkulu ve hileden başka nasıl açıklayacağımızı bilemediğimiz bir durum var" cümlesi arasındaki farkı düşünün. Oy verdiğiniz bir seçim için bu cümlelerden ikisinin de geçerli olmasını istemezdiniz değil mi?
Ankara seçimleriyle ilgili itirazlar ben bu yazıyı yazarken YSK önüne gelmek üzereydi. Ben de YSK'ye sesleniyorum:
Değerli hâkimler,
Ülkemizde yargının bilgisayar, bilim, vs. konularıyla başının pek hoş olmadığı malum. (Yargıtay'ın akıllara durgunluk veren Balyoz kararı hâlâ belleklerde örneğin.) Burada anlatılan türden bilimsel sonuçların bir seçimin iptal edilmesi için kullanıldığı bir örnek var mıdır bilmiyorum. Bu türden matematiğe aşina olmayabilirsiniz. Ama yukarıda söz ettiğim bulguların tümünü kendi resmî verileriniz üzerinde güvendiğiniz bilim adamlarına kontrol ettirebilirsiniz. Sonuçta aynı yargıya varacağınıza eminim.
Kuşkulu olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuş bir seçimi iptal etmemenin gerekçesi ne olabilir?
Saygılarımla,
Prof. Dr. Cem Say Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü/Cumhuriyet
Not: Meyersson'un analizlerinin en güncel sürümüne şuradan ulaşabilirsiniz:https://erikmeyersson.com/2014/04/01/is-something-rotten-in-ankaras-mayoral-election-a-very-preliminary-statistical-analysis/
ve https://erikmeyersson.com/2014/04/06/trouble-in-turkeys-elections/
Yorum Gönder