Bütün kurum ve kurallarıyla işletilen demokrasi ile yönetilen ülkelerde, darbe olma olasılığı yok denecek kadar azdır…
Anayasamızda, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir diye yazılmaktadır…
Ne yazık ki öteden beri demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla uygulanmadığı için, ülke askeri darbelerden kurtulamamıştır…
Benim kuşağım, 1960, 1971, 1980 darbelerini yaşayarak büyüdü…
Her seferinde, darbelerin panzehiri demokrasidir, hukuk devletidir söylevleri atıldıysa da, gelip geçen tüm iktidarlar bundan gereken dersi almadılar…
Yıllarca terör olaylarının soruşturmasını yapan biri olarak, darbe girişiminde bulunan zihniyetin tüm kamu kurumlarına sızdığını, bu durumun demokratik, laik, hukuk devleti için tehlike oluşturduğunu söylediğimizde ne yazık ki yadırganıyorduk…
Bu darbe girişiminden sonra yapılmak istenen temizlikle tüm kurumlara nasıl yerleştikleri sayılarıyla medyaya yansıması yine haklılığımızı kanıtlamıştır…
15.07.2016 gecesi, ordu içine sızmış bir gurup tarafından yapılan darbe girişimi çok şükür başarısızlıkla sonuçlanmış demokrasi açısından sevindirici olmuştur…
Ancak suçsuz birçok kamu görevlisinin ve yurttaşın şehit olması, birçok yuvaya ateş düşürdüğü gibi hepimizin yüreğini dağlamıştır…
Darbe girişiminin, darbeye katılmayan ordu mensupları ve emniyet güçleri tarafından yaşamları pahasına önlenmesi takdirle karşılanmıştır…
Darbenin önlenmesinden sonra tüm muhalefet partilerinin, iktidarın ve demokrasinin yanında yer olması, beklenen sonucu vermiş ve tüm yurttaşları memnun etmiştir…
Darbeden hemen sonra yazdığım, “GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE’M” başlıklı kınama yazısında, sokağa çağrılan yurttaşlar hakkındaki endişemi şöyle ifade etmiştim…
“Darbe girişiminin, katılmayan askeri kesim ve diğer güvenlik güçleriyle bastırmak yerine, Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakanın, Bakanların, ilgili ve ilgisiz kişilerin, halkı sokağa davet etmesi, böylece iç çatışmaya olasılığının belirlenmesi, kabul edilebilir bir durum değildir…
Maazallah, darbe girişiminde bulunan silahlı kişilerin, davet üzerine sokağa çıkanların üzerine ateş etmeleri sonucu ortaya çıkacak manzarayı, kaybedilen insanları düşünmek bile istemiyorum…
Camilerden gece yarısı ezan okunarak adeta halkın cihada çağrılması da demokrasi açısından talihsiz bir durum olmuştur.”
Gelinen noktada bu konudaki endişemde haklı çıktığım, yazılı medyaya yansıyan haberlerden anlaşılmaktadır…
İktidarlar, en zor koşullarda bile yurttaşlarının can güvenli sağlamakla görevlidirler…
Sokağa çıkan ve şehit olan yurttaşların bir bölümü, gözü kararmış darbeciler tarafından yapılan ateş sonucu yaşamlarını yitirdiklerini yine medya haberlerinden öğreniyoruz…
Darbe önlenmesine karşın, sokağa çıkanların içine sızmış belli guruplar, demokrasi ve hukukla bağdaşmayan suçlar işledikleri, terör estirdikleri, belli yerleri hedef alarak tacizde bulundukları çarşaf, çarşaf haberlerde yer olmaktadır…
Bu gurupların yasa dışı eylemleri, demokratik protesto haklarını kullanan yurttaşların bu haklı protestolarını da gölgelemektedir…
Bu durum acilen önlenmediği ve bu kişiler sokaklardan çekilmediği takdirde korkarım ki önümüzdeki günlerde, hepimizin canını acıtacak olaylar meydana gelecektir…
İktidarın derhal buna el koymasını, yurttaşların güvenliği açısından zorunlu görüyorum…
Son söz:
Her türlü darbeyi lanetle kınıyor…
İnadına demokrasi…
İnadına laik, hukuk devleti…
İnadına barış ve huzur diyorum…
18.07.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder