Yazacağım araştırma belki hiç açıklanmayacak ve gizli kalacak.
Kim bilir belki de yılsonunda bir bölümü makyajlanıp, sansürlenip yayınlanacak.
Ya da bazı bölümleri Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın “Yıllık Türkiye Raporu” adı altında piyasaya sürülecek.
Benzer bir raporu CİA, AKP iktidara gelmeden önce, 2000 yılında, 50 milyon dolar harcayarak, Türkiye’nin tüm illerinde, “nasıl bir parti kurulmalı” başlığı altında yapmıştı.
O araştırmayı da yazmış, Ecevit başta olmak üzere dönemin siyasilerine göndermiş, ama sadece adı bugünlerde çok öne çıkan bir kadın siyasetçi ile birkaç milletvekili arkadaşından ilgi görmüştüm.
Türkiye’de çok şeyin değişeceğinin habercisi olan o CİA araştırmasına kitaplarımda değindim, ara ara yazılarımda da yer verdim.
Bu nedenle, CIA’nın bu yeni araştırmasındaki önemli bilgileri bir yere kaydetmenizi öneririm.
Amerikan İstihbarat Servisi CİA, Chicago merkezli araştırma şirketine, Eylül 2015 ile Mayıs 2016 tarihleri arasında Türkiye’de bir araştırma yaptırdı.
Michigan, Boston ve Chicago üniversitelerinden 4 akademisyenin yönetiminde yapılan söz konusu araştırma, “Türkiye’de Kürtlere bakış”, “Türklerin İslamcı eğilimlerindeki değişim” ve “AKP daha ne kadar iktidarda kalmalı?” gibi 3 konuyu içeriyor.
Yaklaşık 60 milyon dolarlık bir bütçe ile gerçekleştirilen araştırmada, Türkiye’de görev yapmış Amerikan diplomatların, medya kuruluşlarının temsilcilerinin yanı sıra Lübnan, Irak, Ürdün, İsrail ve Mısır’da görevli Amerikan gazetecilerden de yararlanıldı.
CNN İnternational de, Türkiye’de ve çevre ülkelerde görev yapmış, Türkçe konuşabilen elemanlarını bu iş için seferber etti.
Öyle ki, 7 aylık çalışma için kimilerine 35 bin dolar ödediler.
PKK terörü, HDP’nin özerklik talebi ve şehitlere ilişkin 5 sorunun yöneltildiği ilk araştırma konusunda öne çıkan soru, “Kürtlerle birlikte yaşamak istiyor musunuz?” şeklindeydi.
Bu soruya verilen yanıtın yüzde 69 oranında hayır olduğu belirtilen araştırmanın sonuç değerlendirmesindeki en çok dikkat çeken yorum, “Kürtler ne yapılırsa yapılsın memnun değiller. En çok yatırım Kürt bölgelerine olsa da ve haklar alanında önemli gelişmeler sağlansa da memnun değiller. Askere, polise kurşun sıkıyor, yatırımlara zarar veriyorlar. Artık onları istemiyoruz. Geldikleri yere dönsünler. Burada kalmak isteyenlere de biz karar verelim” ifadelerinden oluşuyor.
Araştırma sonuç taslağında bu yoruma dikkat çekilerek, “özellikle ülkenin batısındaki egemen düşünce bu yöndedir” deniliyor.
Bir başka yorumda ise “Askere, polise kurşun sıkan, bombalı tuzak kuran bizi istemiyordur. Bizi istemeyen teröristlere kendini Kürt olarak tanımlayanların çoğu destek veriyor. Bizi istemeyeni biz hiç istemiyoruz” ifadeleri dikkat çekiyor.
“Kürtlerle bir arada yaşama şansı tükenmek üzere” başlığını taşıyan bölüme ilişkin geniş değerlendirmeleri daha sonra yazacağım.
Ama CIA’nın raporuna başlık olarak “Kürtlerle bir arada yaşama şansı tükenmek üzere” ifadelerini seçmesini çok anlamlı buldum. Çünkü bilindiği üzere CİA hiçbir zaman iyi hesaplar peşinde olmaz.
Bu bölümün altındaki, “ABD, Kobani’den itibaren PKK’ya desteğini gizlemekte zorlanarak, PYD ve YPG’nin PKK’nın kolu olduğunu kabul etmeyerek, Türklerin büyüyen tepkisinin önüne geçecek politikalar üretemedi” yorumunu da ayrıca dikkatinize sunmak isterim.
Araştırmanın, Türkiye’nin radikal İslamcı hareketlerden ve iktidarın İslamcı politikalardan nasıl etkilendiğine ilişkin ikinci bölümündeki soruya verilen yanıtlardan da dikkate değer sonuçlar çıkarılmış.
“AKP İslamcı Eğilimlerini Törpülüyor” başlığını taşıyan bu bölümde en çok dikkatimi çeken, “Türk yönetiminin Esad’ı devirmek uğruna göz yumduğu IŞİD’in vahşetinin ülkeyi de vurması, Türkiye’de İslamcı politikalardan vazgeçilmesini sağladı” değerlendirmesi oldu.
AKP iktidarını Ilımlı İslam projesi için dinci politikalara ve Esad’ı devirmeye yönelten, IŞİD belasını dünyanın başına saran ABD değilmiş gibi yapılan yukarıdaki değerlendirmeyi okuyucuların takdirine bırakıyorum.
Araştırmada, AKP seçmen kitlesinin önemli bir kısmının, önceleri duyarsız oldukları din devletini çağrıştıran uygulamalara, IŞİD vahşetinin etkisiyle farklı bakmaya başladığı belirtiliyor.
Türkiye’nin Ortadoğu’ya dönen ibresinin, AKP ve seçmen kitlesinin büyük bir kısmının IŞİD tehlikesini yaşamasının ardından Batı ve özellikle Avrupa Birliği’ne çevrildiği sonucuna varılan araştırmada, bu değişimin işaretlerinin en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldiği değerlendirmesi yapılıyor.
Bir başka önemli cümle ise “Erdoğan’ın yeniden Batı’ya yönelmesinde, ABD yönetiminin kapalı kapılar ardındaki uyarılarının etkisi unutulmamalı” şeklinde.
Türkiye’de “laiklik konusunda hassas, güçlü ve organize bir kitle var” vurgusu yapılan araştırmada, AKP’nin seçmen kitlesinin önemli bir bölümünün dindarlık konusunda duyarlı davrandığı, ancak Şeriatı çağrıştıran uygulama ve konuşmalardan artık “artık rahatsız olduğu” kaydediliyor.
Dikkat ederseniz, “AKP daha ne kadar iktidarda kalmalı” konusundaki araştırmanın sonuçlarına hiç değinemedim.
Araştırmanın bu konuyla ilgili bölümünde öyle isimler, öneriler ve değerlendirmeler var ki, okuduğunuz da siz de şaşıracaksınız.
Bu araştırmaya ilişkin bilgileri yazmaya devam edeceğim, çünkü ABD, CİA aracılığıyla Türkiye’ye yönelik eski politikalarını bırakıp, yeni planlar uygulamanın peşinde.
Bunun da gerçekleşmeye başladığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının radikal sayılabilecek U dönüşlerinden anlamak mümkün.
İlginizi çeker ya da çekmez bilemem, ama “AKP daha ne kadar iktidarda kalmalı” bölümünü yazacağım.
Ama siz de takdir edersiniz ki, taslağı 2 bin sayfaya ulaşan bu araştırmadan çarpıcı bilgileri bulup çıkarmak kolay değil.
Bunun için biraz sabır göstermenizi rica ediyorum.
Gürbüz Evren /Gerçekgündem
Yorum Gönder