Devlet, Devlet Adamı Halkına Kinci, İntikamcı Olamaz
Diyanet: “Darbecinin Cenaze Namazı Kılınmaz”.
Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada 15 Temmuz darbe girişiminde ölenlerin defin işlemlerinde "sala, teçhiz, tekfin ve üzerlerine cenaze namazı kılınması gibi din hizmetleri verilmeyeceği" ifadeleri kullandı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Cenaze namazı, ölen bir Mümin için kardeşleri tarafından yerine getirilen bir tezkiye ve duadır. Bu merasimde Müminler ölen kardeşleri için dua etmekte, ona hüsnü şahadette bulunmakta ve haklarını helal ettiklerini ilan etmektedir.
Oysaki bu kişiler, giriştikleri eylemler ile sadece bireylerin değil bütün bir milletin hukukunu ayaklar altına almış ve böylece Mümin kardeşlerinin tezkiye ve dualarını hak etmemişlerdir. Bu nedenle ülkemizin meşru yönetimine başkaldırarak milletimizin ve devletimizin bekasını hedef alan, TBMM başta olmak üzere kamu kurumları üzerine bomba yağdıran ve acımasızca halka karşı silah kullanan ve bu sırada öldürülen darbecilere karşı Başkanlığımızca sala, teçhiz, tekfin ve üzerlerine cenaze namazı kılınması gibi din hizmetleri verilmeyecektir.
Ancak zorla ve tehdit ile olaya sürüklenmiş, hiçbir şeyden habersiz ne olduğunu bilmeden kendisini çatışmaların içinde bulmuş ve hayatını kaybetmiş, er-erbaş ve askerlerimiz ile güvenlik görevlilerimiz bu uygulamanın dışında tutulacaktır." Bu durum 81 ilin müftülerine de bildirildi. [1]
Bu bildiriden sonra başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadir Topbaş olmak üzere bazı belediyeler (Ordu), darbecilerin ölüleri için mezar yeri vermeme başlarken, ölenlerin yakınları da, “böyle bir yakınımız yok” diyerek ölülerine sahip olmamaya başladılar. [2]
Bu açıklama ve uygulamaları dinimizin hükümleri, insanlık onuru adına doğru bulmuyorum. Öbür dinlerde olduğu gibi, Müslümanlık dininde de, kincilik yasaklanmıştır. Hele devlet ve devlet adamları her türlü sıkıntılı ortamda bile sabırla hareket etmeli, vatandaşına kincilik yapmamalıdır. Diyanet işleri Başkanının, öbür intikamcı, kinci politikacıların söylem ve rüzgârına kapılıp bu tür açıklama ve uygulama yaptırması dinimizle bağdaşmayan talihsiz bir açıklamadır. Çünkü gerek Kuranı Kerim, gerekse birçok din bilginleri, insanoğluna kinciliği yasaklamıştır.
VAHDEDDİN DE BÖYLEYDİ
Diyanet’in “darbecilerden ölenlere dini vecibeler verilmeyecek” fetvası, bana, buna benzer, Padişah Vahdettin’in Kuvai Milliyeciler hakkında verdiği bir fetvasını anımsattı. “-Ben istersem Rum Patriğini de, Ermeni patriğini de, Hahambaşını da iktidara getiririm” diyen, Dolmabahçe’de oturan “Zıllullah-ı Fil’âlem (Yeryüzünde Allahın gölgesi) olan, Padişah Vahdeddin, “Fetvây-i Şerife” çıkararak, “Mustafa Kemal’in emri altında vuruşanlar ve ölenler şehit olmayacaklardı, Kuvay-ı Milliye’ye karşı cihat edilmekte idi”. [3]
Fetva ve emirle dini işler, dini hükümler nasıl düzenlenir. Kuvayi Milliyeciler vatan haini idi?
Öte yandan, darbecilerin maaş, emekli, işe girme, meslek sertifikası gibi haklarının engellenmesi doğru olmasa gerek. Çünkü onların çoluk çocuğu aile efradı perişan olacak. Zaten onların ömrü hapislerde geçecek. Devlet bu kadar gaddar ve kinci olmamalı diyorum.
CUMHURBAŞKANI R.T. ERDOĞAN DA
Diyanet İşleri Başkanı ve belediyeler ölüleri böylece insan haklarıyla bağdaş bir şekilde, dışlarken, Cumhurbaşkanı da, kalan sağları, yani sağ kalan darbeciler için daha intikamcı bir tavırla, idamlarına ilişkin önerilere yeşil ışık yaktı ve şöyle dedi:
“-Liderlerin bir araya gelip bunu tartışmaları gerekiyor,” diye cevap verirken şöyle diyordu: “Eğer bunu görüşmeyi kabul ederlerse, ben de Cumhurbaşkanı olarak parlamentodan çıkacak her türlü kararı onaylayacağım.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaris'te öldürülmek ya da kaçırılmaktan 10-15 dakika farkla kurtulduğunu söyledi ve iki korumasının şehit olduğunu söyledi. CNN International'a konuşan Erdoğan, idam cezasının geri gelmesiyle ilgili taleplere "Yani liderlerin bir araya gelip bunu tartışmaları gerekiyor. Eğer bunu görüşmeyi kabul ederlerse, ben de Cumhurbaşkanı olarak parlamentodan çıkacak her türlü kararı onaylayacağım." dedi.
Avrupa Birliği ve AİH normları ve anlaşmaları varken, Cumhurbaşkanının bu şekilde kinci bir tavır içinde olması doğru olmasa gerek. [4]
Devletin hangi kademsinde olursa olsun, devlet adamı yasaları, adaleti düşünerek her kesimdeki vatandaşları, örneğin mahkûm, katil, hırsız, herhangi vatandaş karşısında konuşurken herkesi kucaklayacak, ayrıca uluslararası bağlaşık olduğu hukuk normlarını da göz önünde almalı ölçülü ve uzlaşıcı bir tavır içinde olmalı. Yoksa bir sokak adamı gibi, “darbe yaptılar, asalım, keselim” diye hareket etmemelidir.
Darbe önlendikten sonra, generalinden erine kadar askerlere yapılan işkence ve kötü muameleyi hepimiz gördük, hem de polisin gözü önünde, birtakım eli sopalılar askerlere saldırıyordu. Devletin polisi vatandaşı gözünün önünde, bakarken linç ettiremez. Zaten yürürlükteki ceza yasaları ile en ağır biçimde cezalandırılacaklar. Halkın ve polislerin önünde yapılan bu işkence, çağdaş bir ülkeye yakışmıyor. Polisin yasalara saygısı böyle zamanlarda belli olur.
KİNCİLİK HİÇ BİR DİNDE YOKTUR
Kin, insanın, kendisine yanlış yapan bir kimseye karşı kalıcı, gizli ve içten içe beslediği bir düşmanlık ve nefret hissidir. Kincilik hiçbir dinde yoktur, hoş karşılanmaz, kinciliği yasaklayan ayet ve hadisler de bulunmaktadır. Hal böyleyken, Laik TC nin Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan bile, Başbakan iken “dindar kindar nesil yetiştireceğiz” demişti. Laik bir Cumhuriyette devlet adamı “dinci nesil” den bahsetmesi çağdaşlıkla bağdaşmaz.. Kime karşı “kindar nesil” yetiştirecek, elbette laik TC ne karşı kindar nesi yetiştirecek, (bu da ayrı bir yazı konusu, geçelim).
Hele, dinsel hükümler kinciliği yasaklamışken, böyle demesi çağdaş yaşantıyla bağdaşır mı?
Kin tutmak, birçok kötü huya sebep olur. Kin tutan kimse, iftira, yalan ve yalancı şahitlik ve gıybet ve sır ifşa etmek ve alay etmek ve haksız olarak incitmek ve hak yemek ve ziyareti kesmek günahlarına yakalanır.
Düşmanlığın, kin tutmanın sebeplerinden biri, kızmaktır. Gazab eden, kızan kimse, intikam alamayınca, kızgınlığı, düşmanlık hâlini alır.
Kuranı Kerim’in bu konudaki hükümleri ile bazı hadislerden örnekler verelim:
“Rabbimiz, kalplerimizde, mümin kardeşlerimize karşı hiçbir kin bırakma!” (Haşr Süresi 10)
Bir hadis-i şerifte de, “hiç kimseye zulüm ve kin hissi duymadan yatanın günahları affolunur” buyuruldu.
Hacı Bayram-ı Velî buyurdu ki: “Hiddet ve kin, hakikatleri gören gözleri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır.”
İmam-ı Şafii hazretleri “Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır.” “Birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz”. [5]
Burada, Müslümanlıkta kin in olmadığını yasaklayan ayet ve hadislerden birkaç örneği buraya alarak yazımızı bitirelim.
"Rabbimiz kalplerimizde îmân edenlere karşı hiçbir kin bırakma" (el"Haşr 59/10) diye duâ ettikleri belirtilmektedir.
"Ey Rabbim!. kalbime hidâyet eyle, dilimi doğru kıl, göğsümdeki hile ve kin duygusunu gider" diye duâ ve niyâzda bulunmuştur. (Ebû Dâvûd, Vitr, 25; Tirmizî, Deavât, 102)
Peygamberimiz şöyle buyurdular:
Bu Allah'tan korkan tertemiz kalptir, içinde hiç bir günah, zulüm, kin ve haset yoktur." (İbn"i Mâce, Zühd, 24)
Rabbimiz kalplerimizde îmân edenlere karşı hiçbir kin bırakma" (el"Haşr 59/10) diye duâ ettikleri belirtilmektedir.
Hediyeleşiniz; zira hediye kalpteki kin ve nefreti giderir." (Tirmizî, Hibe, 6)
"Bu Allah'tan korkan tertemiz kalptir, içinde hiç bir günah, zulüm, kin ve haset yoktur." (İbn"i Mâce, Zühd, 24) [6]
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
SONNOTLAR
[1] https://www.evrensel.net/haber/285518/diyanet-darbecinin-cenaze-namazi-kilinmaz
[2] https://www.aksam.com.tr/guncel/baskan-darbeci-astsubay-icin-mezar-yeri-vermedi/haber-534394
[3] Çankaya. Falih Rıfkı Hatay pozitif Yayınları 2009 sf 251
[4] https://www.evrensel.net/haber/285518/diyanet-darbecinin-cenaze-namazi-kilinmaz
[5] https://www.forumankebut.net/forum/islam-dusuncesi/68618-kin-tutanin-gunahlari-affolmaz.html
[6] https://www.mumsema.org/misafir-sorulari/265104-kin-tutmak-ile-ilgili-hadisler.html
Yorum Gönder