Yıl 1993…
Temmuz ayının 4’ünde düzenlenecek, 4.Pir Sultan Şenlikleri için ülkenin dört bir yanından gelen Türkiye’nin aydın yüzleri, ozanlar, sanatçılar, yazarlar ve aydınlar Sivas’talar…
Bu şölenin bir katliama dönüşeceğinden habersiz coşkuyla, 2 Temmuz saat 14.00’te Kültür merkezinde düzenlenecek “Medya ve Emperyalizm” paneli hazırlılarını yapmaktadırlar…
Diğer taraftan ise gözleri kan bürümüş bir güruh Cuma namazından çıkarak doğru Kültür merkezinin önünün gelip, “Sivas laiklere mezar olacak, şeriat gelecek batıl zail olacak, Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu Sivas’ta yıkılacak” naralarıyla panel hazırlığı yapanlara saldırıya geçer…
Böyle bir günde tüm güvenlik önlemlerinin alınması gerekirken, ne yazık ki az sayıda güvenlik görevlisi olay yerindedir. Saldırganların bir an için geri çekilmesini sağlıyorlarsa da, gözü dönmüş saldırganlar planladıkları katliamdan vaz geçme niyetinde değildirler…
Büyük bir olayın olacağı kaçınılmaz görünüyor...
Panel hazırlığını yapan ekip, Kültür Merkezi boşaltarak başka yere yönlenmeye çalışılırken, saldırgan ekip Valilik Konağına yönelir. “Şerefsiz Vali istifa, Sivas size mezar olacak, şeriat gelecek zülüm bitecek, yaşasın şeriat, Muhammed’in ordusu kâfirlerin korkusu, yaşasın Hizbullah, kahrolsun laiklik” sloganlarıyla ortalığı çınlatarak, Valilik binası taş yağmuruna tutarlar…
Zaman ilerledikçe saldırganların sayısı artar ve sanatçıların, yazarların ve ozanların bulundukları Madımak Oteline yönelirler…
Otelin önünde de güvenlik önlemi yetersizdir…
Az sayıdaki güvenlik güçleri saldırganlara “Yapmayın, dağılın” uyarısında bulunuyorlarsa da, işlenen katliamı önlemede etkisiz kalırlar…
Otelde rehin tutulanlar, Valiyi ve Emniyet Müdürünü arayarak önlemlerin arttırılması isterken, diğer yandan Ankara’yı arayarak Başbakan, Başbakan yardımcısı ve Bakanlardan yardım isteyerek olayın tehlikesini anlatırlar. Aldıkları yanıt ise “Korkmayın, her türlü önlem alınmıştır” demekten öteye gidememektedir.
Bu arada Ankara’yı arayan Vali, olayın gittikçe bir katliama dönüşeceğini söyler…
Civar illerden ve Sivas’taki Tugaydan yardımcı kuvvetler olay yerine gelir, ama katliama önlemede yine yetersiz kalırlar…
Olan olur…
Otel yakılır. Çoğu Alevi olmak üzere 33 ozan, yazar ve aydın ile 2 otel görevlisi olmak üzere 35 kişi kimi yanarak, kimi dumandan boğularak yaşamını yitirir…
Ne adına?
-Laik Cumhuriyet’ten öç almak adına…
-Aydınlığı içine sindiremeyenlerin arzuladıkları irtica adına…
PSAKD (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği) İnternet arşivleri ile birçok yazarın bu konuda yazdığı makalelerden ve Vikipedi’den derlediğim ve arşivinde bulunan bilgilerin ışığında SİVAS KATLİAMI’NIN gerçekleşme tarihçesi özet olarak böyledir…
Bu katliamın perde arkasını araladığımız, gördüklerimiz yürekler acısıdır…
-Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluştan sonra kurduğu ve devrimlerle taçlandırılan laik Cumhuriyet aydınlanması bir kesim tarafından hiçbir zaman kabul edilmemiş ve karanlık aydınlığa tercih edilmiştir…
-Laik Cumhuriyet kurulduğundan beri devrimlerin ödünsüz savunucusu olan Alevi kitle ve aydınlar, asırlarca devam ettiği gibi karşı devrimcilerin hedefini oluşturmuştur…
-Saldırı ve katliam o günkü refleksle yapılmış bir olay değildir. Önceden planlanmış organize bir saldırıdır…
-Saldırıya civar illerden çokça katılım olması ve katliamdan iki gün önce halka dağıtılan “Müslüman kamuoyuna” başlıklı bildiri ve Aziz Nesin tarafından önceleri Türkçeye çevrilen Salman Rüştü’nün “Şeytan ayetleri” kitabının o dönemde gerici çevrelerce yoğun protestolara uğraması, ve Azizi Nesin’in orda bulunması bu planlanmanın önceden yapıldığının açık kanıtlarıdır…
-Devlet, katliamı önlemede yetersiz kalmıştır…
-Olay yerinde bulunan az sayıda güvenlik güçleri görevini gereği gibi yapmamışlardır…
Örneğin;
-Polis telsizleri “Taş atıyorlar, saldırıyorlar, ne yapalım?” derken, Emniyet Müdürü “ Anlaşıldı, müdahale etmeyin” emrini verebilmiştir…
-12 Eylül 1980 öncesi Başbakan olan Süleyman Demirel “Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz” diyerek tarafını belirlerken, Sivas Katliamında Cumhurbaşkanı olarak “Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz” emrini vermekte sakınca görmemiş ve saldırganları halk olarak kabul etmiştir…
Oysa Türk halkı bu olamazdı…
-Madımak Otelinde yobazların çıkardığı yangın sonucu 33 aydın ve 2 otel personeli katledilirken Başbakan Tansu Çiller “Çok şükür, otel dışında ki halkımız bir zarar görmemiştir”, “ Bir vatandaş, sigortadan para almak için sigortalı oteli yakmıştır” diyerek katledilenleri görmezden gelmiş ve sorumsuzca beyanlarda bulunmuştur…
-İç İşleri Bakanı Mehmet Gazioğlu “Aziz Nesin’in halk inançlarına karşı bilinen tahrikleri sonucunda halk galeyana gelerek tepki göstermiştir” diyerek, saldırganların katliam nedenini Aziz Nesin’e yüklemekte sakınca görmemiş ve saldırganları halk kabul ederek halka hakaret etmiştir…
-Katliam sırasında Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu, yaptığı açıklamalarla saldırganların daha fazla galeyana gelmesine neden olmuş, sonraki dönemde de Milletvekili olarak TBMM ne taşınarak ödüllendirilmiştir…
-Yargılamalar sırasında DYP-RP koalisyonun Adalet Bakanı olan Şevket Kazan, katliam sanıklarının Avukatlığını üstlenmekte bir sakınca görmemiştir…
-Maalesef üzülerek ve içim sızlayarak söylemeliyim ki, yargılama aşamasında yerel bağımsız yargı da (DGM) bu davada sınıfta kalmıştır. Katliamı, Aziz Nesin’in tahriki eksenine oturtmuş, olayı laik Cumhuriyete karşı planlanmış bir kalkışma olduğunu görmemiştir. Yerel Yargının bu eksiğini Yüksek Yargıtay 9.Ceza Dairesi kararı esastan bozarak kısmen gidermişse de, Katliamın asıl düzenleyiciler ve arkasındaki karanlık güçler bulunup cezalandırılmamıştır…
Sivas Katliamını Alevilere karşı işlenmiş bir çerçevede düşünmek yanlış olacaktır. Olay aydınlığa, devrimlere, laik Cumhuriyete karşı gerçekleştirilen gerici bir ayaklanmadır. Tüm demokratların, aydınların, Kemalistlerin davaya sahip çıkıp uyanık olmaları gerekirken, ne yazık ki sahip çıkılmamış, insanlık suçu olarak kabul edilmesi gereken bu davada bir kısım sanıklar zaman aşımı nedeniyle ceza almaktan kurtulmuşlardır…
Gerici güçler tarafından katledilen 33 aydın, aradan 23 yıl geçmesine karşın aydın kamuoyu tarafından unutulmamış, gün geçtikçe de unutulmayacaklardır…
Ülkemin aydınlık yüzü olup, katledilen 33 canın ruhları şad olsun…
Anıları, aydınlanma mücadelesinin yol göstericisi olarak daima yaşayacaktır…
Bir süre et lokantası olarak işletilen Madımak Otelinin Müze olması konusunda açılan kampanyadan ne yazık ki sonuç alınmamış, kamulaştırılarak Bilim ve Kültür Merkezi olarak kullanılarak acılar dindirilememiştir…
2 Temmuz 1993 günü gerçekleştirilen insanlık dışı SİVAS KATLİAMI, bir kara gündür…
Karanlıklara lanet, aydınlığa selam olsun…
01.07.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder