AKP iktidarı döneminde yeni bir şey öğrendik…
Önce yurttaşın nabzını tutacak parlak ve okşayıcı söylemler…
Sonra bu söylemlerle uyuşmayan ve hayal kırıklığı yaratan uygulamalar…
Örneğin;
-IŞİD belasıyla çarpışan Suriye’nin kuzeyinde Kürtler tarafından kurulan “Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile PKK arasında ne fark var” dendi…
ABD, “Amerikan yasalarına göre fark var” diyerek havadan silah yardımı yapınca, bizim rızamızla yaptılar dediler. ABD, Türkiye’nin rızasını almadık, bildirdik dedi…
-“Kobani’ye koridor açmayacağız” dendi…
Obama ile yapılan telefon görüşmelerinden sonra, Peşmergelerin Kobani’ye geçmesi için topraklarımızda koridor açıldı…
-Kurban Bayramında ete gereksinmesi olanlara kurban eti dağıtan Yasin Börü’yü, IŞİD gösterilerinde hunharca öldürenleri neden kınamıyorsunuz denildi…
Haklılar, bu şekilde hunharca katledilen kim olursa olsun, lanetlemek gerekir…
Buna karşın, Gezi direnişinde Polisin attığı gaz kapsülü başına isabet eden Berkin Elvan’ı terörist ilan etmek, annesini alanlarda yandaşlara yuhalatmak, çifte standart değil mi?..
-Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Süreçle ilgili çalışmaların şeffaf ve kamuoyunun bilgisi dâhilinde yürütülmektedir” dedi…
Çözüm sürecinin, kapalı kapılar ardından yürütüldüğünü, Muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına, yurttaşlara doyurucu bilgi verilmediğini, ne alınıp ne verildiğini kimsenin bilmediğini dünya âlem bilmektedir…
-AKP’nin kadrolu savunucuları gibi davranan ve neredeyse her gece beyaz camda evimizi konuk olan gazeteciler grubu, AKP’nin demokrasi kahramanı olduğunu, hak ve özgürlükleri genişlettiğini ballandıra ballandıra anlatırken…
Ülkede yasal gösteri ve yürüyüş haklarını kullanıp meydanlara çıkanların, nasıl coplandığını, tazyikli su ve biber gazıyla sindirildiğini, bu yetmiyormuş gibi “Güvenlik önlemleri” adı altında yeni yasa tasarılarının TBMM’ne sevk edilerek, demokrasiden kalan kırıntıların da tamamen yok edilmeye çalışıldığını hep birlikte ibretle seyrediyoruz…
Yandaş olmayan, eleştirici hakkını kullanan yazarçizerlerin, mahkemelerde nasıl süründürüldüklerini, işlerinden oldukları şaşkınlıkla izliyoruz…
-Esat kardeşimiz dendi…
Şimdi Suriye’de yönetime başkaldıran asilere, Esat’ı devirmeleri için Suriye Özgürlük Ordusu adıyla eğitmeye çalışırken, dış politikamızın zikzaklarla dış basının diline düştü…
-“……Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma…..üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” Diyen Cumhurbaşkanının…
Bütün gücüyle, Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, nasıl AKP Genel Başkanı ve Başbakan gibi taraflı davrandığını, 70 milyonun Cumhurbaşkanı olamadığını hep birlikte üzülerek izliyoruz…
Örnekleri çoğaltmak olası olmakla birlikte yetiniyorum...
Ve
Diyorum ki;
Bir konuda verilen söz mutlaka tutulmalıdır…
Hele, devleti yönetenler tarafından verilmişse…
22.10.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet savcısı
Yorum Gönder