Atatürk’ün az bilinen yönleri (1) Galip Baysan

Atatürk’ün az bilinen yönleri (1) Galip Baysan
Atatürk özgürlükçü demokratik düzene ve bunu gerçekleştirebilmek için sivilleşmeye büyük önem veriyordu. Ülkesini medeni dünyanın bir parçası haline getirmek ve çağdaş halkların refah seviyesine yükseltmek onun en büyük amacıydı. Ancak, o güne kadar yapılan reformların toplum yaşamında kökleşmesiyle bu amaca ulaşmak mümkün olabilirdi.
Mustafa Kemal Paşa’nın sivilleşmeye verdiği önemi Fahrettin Altay Paşa şu sözlerle anlatmaktadır.
 “1929 yılında Atatürk, Yüksek Askeri Şura üyelerine verdiği bir akşam yemeğinden sonra konuşurken
Benim artık askerliğim kalmadı; diyerek askeri elbise ve teçhizatını getirtti, her birini şura üyelerine hatıra olarak dağıttı. Yakasında Mareşal alametleri olan pelerini ile Ilgın’da Süvari Kolordusunu teftiş ederken taktığı işlemeli antika gümüş kılıcı ve bir altın işlemeli hançeri bana verdi.”(1)
Hatay meselesi sırasında güney illerimizde bazı askeri birlikler toplandığı zaman İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya şu talimatı vermesi anlamlıdır:
 “Güney vilayetlerine gideceksin. Ama, göstereceksin ki bu memleket siviller tarafından idare edilir.”(2)
Zannederiz ki onun asker olduğu ve belirli disiplinli hayata alışık olduğu için demokrat olamayacağı düşüncesini paylaşanlara karşı verilecek en iyi cevap yöneticilerin bu sivilleşme arzusu ve sivilleşmeye verilen önemdir.
Atatürk kendi döneminin bile-askeri demokrasi görüntüsü vermesini istememiş, yönetimin “sivil yönetim” olduğunu böylece hem asker, hem de sivil kadrolara hatırlatma gereği duymuştur. Buna rağmen iki çok parti denemesinde “gayri memnun bütün kesimlerin” parti örgütlerinde toplandığı, siyasi kadroları kendi amaçlarına hizmet eder hale getirecekleri ve reformlardan geriye dönüşü isteyecekleri daimi bir tehdit oluşturmuştur.
Nitekim 1924 Terakkiperver Fırka olayı sonrasındaki Şeyh Sait isyanı, 1930 Serbest Fırka olayından sonraki Menemen olayı ve çok fazla geriye gitmeğe gerek kalmadan günümüzde çok yakından izlediğimiz Osmanlıya dönüş hareketleri bu konudaki endişelerin ne derece haklı olduğunun göstergeleridir.(3)
1930 yılında, halktan gördüğü olağanüstü ilgi Serbest Cumhuriyet Fırkası ve liderlerini büyük hayaller peşine düşürmüş, siyasi hayatta “bir denetim işlevi görmek amacı” ile kurulduğunu unutarak, bu amacın ötesinde iktidar için bir seçenek oldukları anlayışına götürmüş ve parti bu amaca yönelik faaliyetlerini arttırmak çabası içine girmişti.
Mustafa Kemal devrim hareketinin henüz yerleşmediğini ve karşı devrimle karşılaştığı bir dönemde muhalefet işlevi görmek amacı ile kurduğu partinin bu kadar büyük bir hızla iktidara doğru ilerlemesi doğru bulmamaktaydı.(4)
Asım Us hatıralarında Gazi’nin Fethi Bey’e;
“Ben (partiler arası tarafsızlık konusunda) sözümde duruyorum. Fakat benim üzerimde bir de memleketi emniyet ve huzur içinde tutmak mesuliyeti var. Siz hemen birkaç ay içinde iktidara geçmek için uğraşıyorsunuz. Hiç beklemeye tahammül göstermiyorsunuz. Bugün iktidarda olanları düşünüp, yerine geçecek olsanız bu memleketi emniyet ve huzur içinde ayakta tutabilecek misiniz?”(5) dediğini belirtmektedir. O dönemde Mustafa Kemal Paşa’nın tarafsızlıktan vazgeçip CHF yanında ağırlığını koymasının sebebi budur.(6)

DİPNOTLAR:

(1) Fahrettin Altay : 10 Yıl Savaş ve Sonrası, s.430
(2)  Şevket Süreyya Aydemir:Tek Adam-3, s.514
(3) M. Galip Baysan:  Türkiyede Demokrasinin Kuruluşunda Ordunun Rolü(1918-1950),s.205-210
(4) Işıl Çakan, Türkiye’de Demokrasi, s. 110 Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi-1991)
(5) Asım Us, Gördüklerim, Duyduklarım, Meşrutiyet ve Cumhuriyet Devirlerine Ait Hatıralar ve Tetkikler (Vakit Matbaası, İstanbul-1964)
(6) I. Çakan, a.g.e.,s.110

Dr. M. Galip Baysan

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget