Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir…
Türkiye Cumhuriyetinde, egemenlik kayıtsız ve koşulsuz ulusa ( millete) aittir…
Ulus bu egemenliğini, Anayasanın koyduğu kurallara göre yetkili organlar eliyle kullanır…
Bu organlar, Yasama Yürütme ve bağımsız Yargıdır…
Anayasada yapılan değişiklikle, Devletin başı olan Cumhurbaşkanı, Cumhur ( Halk) tarafından seçilir…
Cumhur tarafından seçilen Cumhurbaşkanı, Anayasanın emredici kuralına göre seçildiği andan itibaren partisi ile ilişiği keser…
Cumhurbaşkanı kendisine oy verenlerin değil, 75 milyonu oluşturan tüm yurttaşların Cumhurbaşkanı’dır…
Seçilen Cumhurbaşkanı, Büyük Türk Ulusu ve tarih huzurunda namus ve şerefine üzerine, Anayasada yazılı andı içerek görevine başlar…
Bu antta, yurttaşlarına verdiği sözler vardır…
Bu sözlere baktığımızda;
-Devletin varlığı ve bağımsızlığını,
-Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü…
-Milletin kayıtsız ve koşulsuz egemenliğini…
KORUYACAĞINI…
-Anayasaya,
-Hukukun üstünlüğüne…
-Demokrasiye…
-Atatürk ilke ve devrimlerine…
-Laik Cumhuriyet ilkesine…
BAĞLI KALACAĞINI…
-Üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getireceğini…
Söylediğini görmekteyiz…
Bu sözler yerine getirilmekte midir?..
Ne yazık ki evet demek olası değildir…
Örneğin;
-Seçilmeden önce Genel Başkanı olduğu partisi ile ilişiğini kesmemiştir. Hala alanlarda parti Genel Başkanı gibi konuşmalar yapmaktadır…
-Atatürk’e ve İsmet İnönü’yü kastederek “iki sarhoş” dediği…
-Atatürk’le ilgili ne varsa hepsini ortadan kaldırmaya çalıştığı…
-Mahkemelerce verilen durdurma kararlarına uymadığı…
-Uyulması zorunlu Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla, laikliğe aykırı dini simge olduğu ve kamu alanında kullanılamayacağı belirtilen türbanı, yönetmeliklerle her alanda serbest bırakılmasının önderliğini yaptığı…
-HSYK üyeliğine yandaşlarını seçerek, yargı bağımsızlığını göz ardı ettiği…
Net bir şekilde görülmektedir…
Geçmişte;
‘‘Hem laik hem Müslüman olunmaz. Bu millet isterse laiklik tabii ki gidecek’’
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, koskoca bir yalan. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır.”
“Ata'ya saygı durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.”
“Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır.”
“Türban kararını veren mahkemeye, efendi bu senin değil, Diyanet’in işi”
"Bu karar yargı açısından yüzkarasıdır.”
“Elhamdülillah şeriatçıyız.”
“Bu düzenin koruyucusu olamayız, mümkün değil.”
''Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın kimi kararları bizi çıldırtmıştır''
“Demokrasi amaç değil, araçtır”
Dediğini biliyoruz…
Bu sözlerinden vazgeçtiğine dair bir belirti görülmemektedir…
Geçmişteki söylemlerinin tümü, içtiği antta cumhura verdiği sözlere tamamen aykırılık oluşturmaktadır…
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bir isteğim var…
Seçilmeden önce Genel Başkanı olduğun parti ile siyasi yaşamını devam ettirdiğin önceli partilerin Anayasa Mahkemesi kararlarıyla laikliğe aykırı eylemlerin odakları olduklarını biliyoruz…
Buna karşın;
-Mensubu olduğun parti le ilişiğini keserek…
-Size oy veren, vermeyen 75 milyonu oluşturan tüm yurttaşların Cumhurbaşkanı gibi hareket ederek…
-Tarafsız bir şekilde görev yaparak…
-Bağımsız ve laik Türkiye Cumhuriyetin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün makamında oturduğunu unutmayarak…
Laik Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olduğunu kabullenerek…
-Bu gün ve geçmişteki tüm söylemlerini görevin süresince unutarak…
75 milyonun bir bireyi olarak Cumhurbaşkanımı aramaktan vazgeçmemi sağlayarak…
Cumhurbaşkanım olur musunuz?..
Yoksa aramaya devam edeceğim…
28.10.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder