Güner Yiğitbaşı: İ ğ r e n i y o r u m...

Güner Yiğitbaşı: İ ğ r e n i y o r u m...
İğreniyorum....

Çuvaldızı başkasına batırmadan önce, iğneyi kendime batırarak, bugüne kadar, istemimle veya istemim dışında yaptığım tüm hatalarım yüzünden, bazen kendimden iğreniyorum.

Bazen, öyle bir kötülük yapıyor ki, diğer bir insanı hunharca ve canice gözünü kırpmadan ve acımadan öldürebildiği için, Tanrının yarattığı en değerli varlık olmasına rağmen, bir an geliyor, insanlardan ve insanlıktan iğreniyorum.

Kötü politikacılardan iğreniyorum..

İnsanlara hizmet etmek için politikaya atılarak, insanlardan; dürüstlük ve iş yapma, insanlara hizmet etme adına oy isteyen, seçilip iş başına geldikten sonra ise, insanlara söz verdikleri işleri ve hizmetleri yerine getirmeyerek, kendilerine ve yakın çevresine çalışan ve  kalkındıran politikacılardan iğreniyorum.

Saldıkları ağır vasıtalı vergilerle yoksulu daha fazla yoksul hale getiren, ülkemizin milli gelirini halkımıza adil olarak paylaştıramayanlardan, dışa bağımlı olduğumuz petrol ürünlerinin varil fiyatlarıyla, döviz değerlerindeki artışlara bağlı olarak, petrol ürünlerinin fiyatlarında, artışlar oranında otomatik zam yapmalarına rağmen,varil başı fiyatlarda ve döviz değerlerinde indirimler olduğunda, petrol ürünlerinin fiyatlarını bu indirim oranlarında azaltma yoluna gitmeyerek kendi halkını soyanlardan iğreniyorum.

Hangi makama gelirlerse gelsinler, sözde, biz halkımızın efendisi değil, hizmetkarıyız da deseler, kendilerini halktan üstün gören,  onların sağlık gibi yaşamsal giderlerini dahi karşılamamak için her türlü kirli oyunlara baş vuran, halkın öncelikleri ve ihtiyaçları yerine, kendi şahsi egoları için, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu hazinesini, pervasızca, kendi lüksleri ve öncelikli olmayan alanlarda acımasızca  harcamaktan çekinmeyen, halkımızı tasarruf yapmaya çağırmalarına rağmen, kendileri, halkın vergilerinden oluşan ülkenin paralarını har vurup harman savuran, memuruna ve işçisinin ücretlerine çok düşük oranlarda zam yaparken, paranın uğradığı enflasyon değerlerini düşük, kendi ürettikleri kamu ürünlerinin fiyatlarına aşırı zamlar yaparlarken, enflasyon değerlerini yüksek gösterenlerden iğreniyorum.

İki yüzlü ve çifte standart uygulamaları alışkanlık haline getiren, başkaları için doğru, haklı ve hukuka uygun buldukları davranış biçimlerinin ve uygulamaların aynısının kendilerine yapılması halinde, bunları, hak,adalet ve hukuka aykırı bularak, adaleti sadece kendileri için var sayıp hatırlayan insanlardan iğreniyorum.

Dindar geçinip, dinen ve ahlaken yasak olmasına rağmen, kendi menfaatleri için kolayca ve korkusuzca yalan söyleyebilen, başkalarına iftira atan ve zarar vermekten korkmayan ve çekinmeyen insanlardan iğreniyorum.

İnandığı dini ve mensubu olduğu mezhebi dillendiren, kayıran, din ve mezhep ayrımı yapan, din ve mezhep üzerinden politika yaparak, dini siyasete alet etmek suretiyle halktan oy çalıp bir yerlere gelmek isteyen ve gelen insanlardan iğreniyorum.

Dini vecibelerini gizlice yerine getirmek yerine, dini vecibelerini insanların gözüne sokarcasına alenen yerine getirenlerden, daha doğrusu yerine getirdiğini zannedenlerden, vakit ve cuma namazlarını eda ederlerken, kafalarının içinde kurnazlığın timsali olan tilkileri dolaştıranlardan iğreniyorum.

Laikliği dinsizlik olarak kabul eden, eylem ve söylemleriyle İslam dinine en büyük kötülüğü yapan ve gerçek dindar insanları dinlerinden soğutan, dindar geçinen dincilerden iğreniyorum.

Anayasamıza göre bir devrim kanunu olan ve hiçbir hükmünün Anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceği belirtilerek, Anayasal koruma altına alınan Öğretim Birliği Yasasına aykırı olarak, asıl amacı ülkenin aydın din adamı ihtiyacını karşılamak olan ve ülkemizin din adamı ihtiyacı ile sınırlı olarak açılması gereken imam hatip okullarını, yüksek okullara ve üniversitelere öğrenci yetiştiren genel liseler haline getirerek, laik eğitimi yok eden ve ülkeyi imam hatip liselerinden geçilmez kılan laik eğitim düşmanlarından iğreniyorum.

Demokrasinin nimetlerinden ve her türlü özgürlüklerinden yararlanarak iş başına geldikten sonra, kendi iktidarlarını korumak ve iş başından uzaklaşmamak için, demokrasinin ilkelerini ve özgürlükleri bir, bir yok etmeye çalışanlardan, iğreniyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini, emperyalist devletleri mağlup ederek, Osmanlının küllerinden yeniden kurup inşa eden ATATÜRK ve silah arkadaşlarına sahip çıkmayan, yeri geldiğinde, bugünün şartları içinde değerlendirerek onları ağır ve haksız bir şekilde eleştirerek nankörlük eden, ATATÜRK'ün devrim ve ilkelerine, büst ve heykellerine saldıranlardan, iğreniyorum.

Modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra dünyaya gelmelerine rağmen, eskiye ve kötü yönetimler sonucunda batan Osmanlıya özlem duyarak, insan hak ve özgürlüklerine dayalı demokrasimizi hor görenlerden, iğreniyorum.

Kendi siyasal menfaatleri için, ülkenin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak için çaba sarf eden insanlardan, iğreniyorum.

Kendi etnik kökenlerini ve bu kökenden gelen her türden sosyal ve kültürel hak ve özgürlüklerinin bugüne kadar kendilerine verilmemesinden kaynaklanan haklılıklarını kötüye kullanarak, ırkçı bir yaklaşımla ülkemizi ve milletimizi bölmeye çalışan insanlardan, iğreniyorum.

PKK, IŞİD, ESET sözlerini her gün yüzlerce kez duymaktan, iğreniyorum.

Haftanın beş günü, televizyonların tartışma programlarına konuşmacı olarak çıkarak evlerimize davetsiz misafir olan ve sayıları iki elin on parmağını geçmeyen sınırlı sayıdaki  çok bilgiç geçinen aynı gazeteci, akademisyen ve politikacının, tartıştıkları konular değişse de, üç aşağı beş yukarı ne söyleyeceklerini önceden tahmin edebildiğimiz taraflı beyan, görüş ve yorumlarından, iğreniyorum.

Ülkemizde, insanların en temel hakkı olan yaşam haklarına sahip çıkmayan, insanların, her türlü ortamda, sokakta, caddede, evinde, iş yerinde ve diğer yerlerde, yaşam haklarını güvence altına alamayan, bir maden ocağımızda aynı anda 301 kişinin toplu ölümlerine neden olan ve hiçbir şey olmamış gibi insanlarımızın yüzlerine bakabilen insanlardan ve bunların işledikleri bu insanlık suçlarına duyarsız kalan ve buna sebep olanlardan hesap soramadıkları gibi, onları, siyaset' en mükafatlandıran ve yerlerinde kalmalarını sağlayan insanlardan, iğreniyorum.

Kendi menfaatlerini, ülkemizin ve insanlarımızın menfaatlerinden üstün gören insanlardan, iğreniyorum.

Demokrasiyi ve insan hak ve özgürlüklerini genişletmek iddiasıyla yeni Anayasa yapacaklarını ilan etmelerine rağmen, işler tersine gittiği ve demokrasi ve özgürlükler içinde ülkeyi yönetmekte aciz kaldıklarını gördükleri için, kendi akıllarınca, insanlarımıza hükmederek, ülkeyi daha kolay ve rahat bir şekilde idare edebileceklerini zannederek, demokrasimizi, insan hak ve özgürlüklerini kısarak daha da geriye götürecek olan yeni antidemokratik yasal düzenlemeleri yapma hazırlığı içine girenlerden, iğreniyorum.

Kendi gelecekleri ve güvenlikleri için, ülkemizdeki yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik her türlü çabayı gösterenlerden, iğreniyorum.

Bağımsız yargının, uzun yılların içinden süzülerek gelen ve artık yerleşmiş bulunan bazı geleneklerini, kendilerine dokunduğu için yok etmeye çalışanlardan, iğreniyorum.

Halkımızın bir kesiminin bilinçsiz olmalarından ve bastırılmışlıklarından yararlanarak, Anayasayı ve yasaları çiğneme pahasına, ben yaptım oldu mantığıyla,  her türlü hukuk dışı keyfi davranışı kendilerine hak sayanlardan, iğreniyorum.

Demokrasinin; yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen ve dördüncü kuvveti sayılan basınımızın düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüğünü ayaklar altına alan ve yok edenlerden, iğreniyorum.

Demokrasilerde gerekli olan, ancak tek başına yeterli olmayan demokratik seçimlerle iş başına gelen siyasal iktidarları, meclis dışından denetlemekle görevli olan, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, üniversiteler, barolar, yüksek yargı kuruluşları ve basın gibi, demokratik baskı gruplarının ve aydın kesimin; siyasal iktidarın, demokrasinin ve özgürlüklerin yok edilmesi girişimleri karşısındaki sessiz kalışlarından, iğreniyorum.

Daha yüzlercesini sayabileceğimiz her türlü kötülüklerden, iğreniyorum.

Midem bulunmaya başladığı için, daha fazlasını yazamıyorum. Gerisini sizlerin taktir ve yorumlarınıza bırakıyorum.

İzninizle, bulanan midemi rahatlatmak için, kusmak üzere, çok acele lavaboya gitmek istiyorum.

17/Ekim/2014
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget