Cumhuriyetimizin 95.yılı kutlu olsun!

Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk! Cumhuriyetimizin Doğum Günü Kutlu Olsun!Nice Bayramlara Hoşça, Dostça, Cumhuriyetle Kalın, Atatürk’le Kalın!

Cumhuriyetimizin 95.yılı kutlu olsun!
Değerli Uygar Avrupa Türkleri,

57. Alayın, Kuvayı Milliye’ nin, Dünyadaki Ulusal Kurtuluş Savaşlarının Büyük Önderi Mustafa Kemal’in evlatları, 29 Ekimciler, Cumhuriyetçiler, canlar, sevgili Avrupa Türkleri merhaba.

Öncelikle, Cumhuriyetimizin 95. yılı, Türkiye'de, Avrupa'da ve diğer ülkelerdeki Türklere, Türk Milli Kurtuluş Savaşını ve Ebedi Milli liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek ve önder alan, Tüm Mazlum Milletlere ve Türk dostlarına kutlu olsun! Hepinizi, gönlü Mustafa Kemallerle dolu herkesi, Cumhuriyetçi herkesi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Her şeyden önce, biz Avrupa'da yaşayan uygar Türkler, Cumhuriyet değerlerini taşıyan kişiler, Büyük Türk Ulusu, Hace (büyük Bilge kişi) Bektaş Veli’nin dediği gibi, 72 Millete bir gözle bakmalıyız. 1948, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine bağlı kalmalıyız. Akıl ve bilimi önde tutmalıyız. Her cumhuriyetçi gibi, Avrupa’da da her türlü önyargıya, gerginliğe, ayrımcılığa, şiddete, ırkçılığa karşı olmalıyız. Çünkü bu insanlık aşısı bizlere Anadolu topraklarında binlerce yıldır aşılandı. Biz Avrupa’da yaşayan Avrupalı uygar Türkler bu aşının ahengini bulunduğumuz Avrupa’da da devam ettiriyoruz. Biz uygar Türkler, laik, sosyal, hukuk devletinden yanayız. Türkiye’de de, T.C. Anayasasının ilk dört maddesinin değiştirilmesinin söz konusu edilememesinin ve yeni Muaviye-III Abdülhamit olan Tayyip ve Tayyibanların uyduruk başkanlık rejimi denilen ucubenin karşı tarafında olmalıyız. Her şart altında, Türkiye Cumhuriyeti, Milleti, Bayrağı ve Atatürk’le sorunu olanların karşısında durmalıyız. Bu konuda kararlı olmalıyız. Bunun için var olmalıyız. Bu konularda kimseyle tartışmamalıyız.. Taviz vermemeliyiz.

Konuya doğrudan girmek gerekirse, biz Avrupa’da yaşan uygar Türkler, Avrupa toplumlarının doğrudan bir üyesiyiz ve aynı zamanda etnik köken olarak da Türküz. Türkiye’yi Anavatan, Avrupa’da bulunduğumuz ülkeleri de Vatan kabul etmeliyiz. Yani hem Avrupalı hemde Asyalıyız, Kısacası Avrasyalıyız. Bundan dolayı, bizim için, İnsanlığın büyük değeri Anadolulu Yunus Emre ne ise, Ortaçağa başkaldıran Roterdamlı Erasmuş, Halk Okullarının (Köy Ensitütülerinin ilk fikir adamı) Danimarkalı Papaz Gurundvig de odur ve olmalıdır. Bizim için, İbrahim Balaban, Bedri Rahmi Eyüboğlu ne ise Picasso, Van Gog da,Edvard Munch da, Rembrant da odur ve olmalıdır. Bizim için, Karacaoğlan, Aşık Veysel ne ise, J. van den Vondel ve Jakob van Maerland, Bertol Brecht de odur ve o olmalıdır. Bizim için İsmail Dümbüllü ne ise, G. A. Brederoo da odur o olmalıdır. Yani kendimizi, Avrupa’da bulunduğumuz ülkelerde Türkiye değerlerinin taşıyıcısı ve mirasçısı olarak görmeliyiz. Çünkü biz sadece Avrupa’da yaşayan uygar Türkler değil,bu aşamadan sonra, dikkatle Cumhuriyet ve Parlementer Demokrasi değerlerini benliğimizde yaşatan, Avrupalı uygar Türkleriz. Bunu biz, büyük bir zenginlik olarak addetmeliyiz. Bu konum ve gerçekliğe saygı duyulmasını, kabul edilmesini istemeliyiz.

Bundan dolayı da, her onurlu yurttaş gibi, Avrupa’da bulunduğumuz ülkelerin ve Türkiye’nin Milli Bayramlarını Milli Bayramımız ve bulunduğumuz ülkelerin Anayasalarını da tereddütsüz Anayasalarımız olarak kabul etmeliyiz. Kanunlarını da kanunlarımız olarak kabul etmeliyiz. Bu konuda tartışmaya yer vermeyecek derecede gerçekçi ve net olmalıyız. Eski medeniyetlerin dediği gibi “Güneşin Doğduğu Ülkeden” yani Türkiye’den ne kopmalıyız ne de içinde ekmeğini yediğimiz suyunu içtiğimiz, günlük hayatımızın şekillendiği Hollanda’dan, Almanya’dan, Fransa’dan, Danimarka’dan, Norveç’ten, İsveç’ten, İngiltere’den, Finlandiya’dan, İsviçre’den, Avusturya’dan, Belçika’dan vs. kopmalıyız. Çünkü bu biziz. Bu iki gerçeği ahenkli bir şekilde benliğimizde ve kimliğimizde yaşatmayı bilemeliyiz, bunu içselleştirmeliyiz ve bulunduğumuz ülke ve Anavatanımızla ilişkili olarak, iki devleti de sevebilecek ve sayabilicek olgunluğa da sahip olmalıyız. İşte bu nedenle de biz Avrupalı Uygar Türkler, Anavatanımızın Milli Bayramı olan, 29 Ekim 1923’te, Ebedi Milli Liderimiz, insanlık tarihinin büyük dehalarından, Büyük Atatürk tarafından ilan edilen, insanlığın şu anda gelebileceği en onurlu yönetim olan, vatandaşın özgür iradesi ile seçimlere katılarak, halkın kendi kendini yönettiği idare şekli olan, Modern devletin ilanının ve bu nedenle ismini adından alan Cumhuriyet rejiminin 95. yıl dönümünü kutluyoruz. Biz Avrupa’daki uygar Türkler bugün bunu, Avrupa’da, 95. yıl önce Padişahın tebasından (yani kulluğundan) özgür yurttaşlığa geçen ve bunu, sömürüye, işgale, katliam ve soykırımlara karşı millet olarak, dünyadaki ilk kurtuluş savaşını veren ve dünyadaki yediden yetmişe tüm milletlere de örnek olan atalarımızla gurur duyarak yapmalıyız.

Avrupa Milletlerine de, Cumhuriyetimizin 95. Yılında mesajlarımızı vermeliyiz. Avrupa’daki Türklerle Avrupa daha güçlü olacaktır. Türklerin Avrupa’da asimilasyonu, Avrupa'ya ilerisi için çok büyük bir yarar sağlamaz. Bildiğimiz gibi, ekonomik gelişme ve büyük stratejik hamleler Asya’ya kaymaktadır. Avrupa’daki yönetici kadroların, Türkleri sadece Avrupa’daki kültürel, sosyal, siyasi ve ekonomik alanda bir zenginlik değil, aynı zamanda düşün alanında, ilerde Asya kapılarının ekonomik, siyasi, kültürel alanında da rekabet çerçevesinde açılmasında da potansiyel, paha biçilemez bir değer olarak görmesini istemeliyiz. Buna göre gerçekçi politikalar belirlemelerini istemeliyiz.

Avrupa, bu ve buna benzer geleceğe ilişkin Avrupa’nın atılımlarının yaklaşık 5 milyon Türk gücünün, Avrupa’da ki; kültürünü, sosyal yaşamını, ekonomik yaşamını ve Avrupa’ya da bağlılığından şüphe götürmeyecek Avrupalı Türk potansiyelini değerlendirmesi, Avrupa’ya da büyük güç katacaktır. 5 milyon Türkle, konu iyi değerlendirilirse Avrupa dünya ölçeğinde daha da güçlü olacaktır. Fakat, biz bunları söylerken, burada önemli gördüğümüz üç sorunun da ivedilikle çözülmesinin altını çizilmesini istemeliyiz. Bu konularda, Avrupa Türkleri ile Avrupa’nın çeşitli makamları arasındaki psikolojik ve fiziki bariyerlerin oluşmasını önlemek ve kaldırmak için giderilmesi gerektiğine inanmalıyız. Birincisi, Avrupa’nın, PKK, FETÖ terör örgütlerinin çeşitli versiyonlarına doğrudan veya dolaylı desteğini tamamen kesmesini ve kestirilmesini, PKK ve FETÖ ile gerçekten mücadele etmesini, sonuç almasını istemeliyiz. İkincisi ise, Emperyalist bir yalan olan ‘Ermeni soykırımı’ konusunda, AİHM Perinçek Davası sonuç kararına uyarak Avrupa’da Parlemento ve yerel yönetimler düzeyinde alınan sözde `soykırım kararlarının` kaldırılmasını, bu konuda Avrupa’daki Türklerin ve Büyük Türk milletinin hassasiyetinin karşılanmasını ve rencide edilmesinin önlenmesini önemle talep etmeliyiz.Üçüncüsü ise, Avrupa’da, 12. Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Avrupa ve Türkiye’de devlet içindeki İrticacı ve insanlık- uygarlık düşmanları tarafından ve Avrupa devletlerinin de, yıllarca Atatürkçü laik ve demokrat kesime karşı desteklediği, ortaçağcı, ilkel, islamcı tarikatlara ve şu anda bunun siyasi temsilcisi, yaptıklarıyla Avrupa’daki Türklerle Avrupalıların arasına bir zehirli kama gibi giren, yeni Muaviye-III Abdülhamit olan Tayyip Erdoğan’a ve onun Avrupa’daki Tayyibanlarına, ve destekçileri olan sözde vakıf, dernek, kurum ve kuruluşlarına bir an önce Avrupa’dan desteğin kesilmesini ve bu insanlık düşmanı yobazlara karşı birlikte mücadele edilmesini talep etmeliyiz. Barış içerisinde ortak yaşam koşullarını ileriye de taşıyacak olan bu adım, Avrupa’da Türklerin rencide edilmesini önleyecek ve Türklerin Avrupa’ya bağlılığını perçinleyecektir. 5 milyon Avrupalı Türk potansiyeli ile Avrupa daha da güçlü olurken, dünyadaki diğer Türkler de bu 5 milyon Avrupalı Türk potansiyeli üzerinden, Avrupa’daki diğer milletlerle daha da sıkı bağlar kuracak ve yaratılacak olan olumlu ilişkilere büyük vesile olacaktır.

Cumhuriyetçi olmak, sadece Cumhuriyet Bayramlarını kutlamak değildir. Cumhuriyet felsefesi, düşüncesi ve fikrini içselleştirmek ve günlük yaşamda bu şekilde hareket etmektir. Cumhuriyetçi olmak ve değerlerine sahip çıkmak, başka milletlerle doğal dostluğu daha da geliştirir ve sağlamlaştırır. Çünkü Cumhuriyetçilik, halkı sevmektir. Cumhuriyetçilik, uygar olmaktır. Cumhuriyetçilik, her dönemde adam olmaktır,hür insan olmaktır,her dönemin adamı olmak değildir. Cumhuriyetçilik, Büyük Atatürk'ün dediği gibi “Kimsesizlerin Kimsesi” olmaktır. Düşene el uzatmak ve onu geliştirmektir. Cumhuriyetçilikte halkın eğitim kalitesini artırmak ve toplumunun kültürel,sosyal,ekonomik ve siyasi seviyesinin yükselmesine, zenginleşmesine katkıda bulunmaktır. İşte bunun için, önemli ve belirleyici olan Cumhuriyet değerlerini ve demokrasiyi kendi toplumumuza benimsetmek ve yaşatmak için uğraşmalıyız. İlerde Cumhuriyetçi perpektiflerle yapacağımız programlarımızla, Avrupa uygar Türkleri olarak, Avrupa Milletlerinin içindeki diğer toplumlara da zenginlikler katacağımıza inanıyoruz. Biz, Cumhuriyetçi olduğumuz için kendimizi uygar Türkler olarak tanımlamalıyız. Bundan dolayı, içinde bulunduğumuz ülkelerin insanlarıyla kolay anlaşabilme yeteneğine sahibiz. Avrupa’da ırkçılık, dinci yobazlık ve terörizmle mücadelede aynı değerleri taşıyoruz.

Hazreti Ali diyor ki; “Topluma faydası olmayanı, ölülerden sayın gitsin” diyor. Biz bu sözün arkasındayız ve bu anlamda işlevselliğimiz de bu yöndedir.

Canlar, sevgili milletimiz, dün olduğu gibi bugün de, Cumhuriyeti yaşatmak için Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğine, dirliğine, iriliğine sahip çıkmalyız.

Avrupa’nın Uygar Türkleri, kardeşlerim, kendinize güvenin!

Tarihinizi öğrenin ve başka milletlerin örnek aldığı gibi ondan güç alın! Atatürk’süz Cumhur, Cumhursuz Atatürk olmaz. Biz aynı şeyiz. Biriz. Atatürk'süz Cumhuriyet yaratmaya, Atatürk'süz Çanakkale yaratmaya, Atatürk'süz Kurtuluş Savaşı yaratmaya çalışan bedbahtlar olacaktır. Buna bizden önce, sadece kargalar değil, yabancı devletler ve milletler güler. Bunlara inanmayınız. Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz!

Yaşasın Avrupa Uygar Türklerinin Birliği, Dirliği Ve İriliği.

Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk! Cumhuriyetimizin Doğum Günü Kutlu Olsun!

Nice Bayramlara Hoşça, Dostça, Cumhuriyetle Kalın, Atatürk’le Kalın!

Saygılarımla…

Sefa YÜRÜKEL – 17 Ekim 2018 Sosyal Antropolog
Etnograf - Soykırımlar ve Terörizm Araştırmacısı  HOLLANDA

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget