Mütedeyyin bir kişi olarak bilinen,faize karşı olduğu için parasını, faizsiz bankacılık yapan Bank Asya isimli katılım bankasına yatırıp bu bankada hesabı bulunan,ilk okul ve orta okul çağındaki küçücük çocuklarını,yabancı dil ağırlıklı daha iyi eğitim almaları için, devlet okullarına nazaran, sınıf mevcutları daha az olan,daha iyi eğitim veren cemaat yanlısı okulda okutanlara;kendilerine ceza indirimi ve tutuklanmama vaadinde bulunularak yaratılan itirafçı beyanı da yapıştırmak suretiyle,masum kişiler FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak suçu ile yaftalanmakta ve ağır cezalara çarptırılmaktadırlar.
O kadar ki; hazırlık soruşturması sırasında gözaltındayken kolluğa veya savcıya,şüpheli sıfatıyla ve itirafçı olarak verdiği, bir başkasını örgüt üyesi olmakla suçladığı soyut beyanını, vicdanen rahatsız olarak,sonradan kovuşturma evresinde,hem de tanık sıfatıyla yeminli olarak alınan ifadelerinde geri alsalar dahi, itirafçının önceki gerçek dışı beyanına itibar edilerek,masum kişilerin cezalandırıldıklarına tanık olunmaktadır.
İtirafçıların; kendilerinin de aynı suçla suçlanmaları nedeniyle, kendilerini tutuklanmaktan ve ağır cezalardan tamamen veya kısmen kurtarmak amacıyla, suçlu psikolojisi içinde ve baskı altında verdikleri,mahalleden,iş yerinden tanıdıkları ve hatta hiç tanımadıkları başkalarını da örgüt üyesi olarak suçlamak zorunda kaldıkları,soyut ve gerçek dışı beyanlarına, hukuken geçerli ve yeterli yasal bir delil vasfı tanımak ve hükme esas almak, demokrasi,hak ve özgürlükler adına, bu ülkeye ve Türk Yargısına yapılacak en büyük kötülüktür.
Sayın Cumhurbaşkanı; son günlerde yaptığı konuşmalarında, itirafçıların adaleti yanıltacaklarına ilişkin kuşkularını açıkça dile getirmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanı;Amerikada tutuklu olarak yargılanan Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı ile Rıza Zarab üzerinden,Amerika yargısı tarafından itirafçılığa prim verildiği taktirde, itirafçı beyanlarının, ülkemize ve hatta kendi şahsına yönelik haksız suçlamalara yol açabileceğinin farkına vararak,Amrikada tutuklu Rıza Zarab'ı kast ederek, “benim vatandaşımı sebepsiz olarak iki seneye yakın bir süredir tutuklu olarak yargılayıp itirafçı olarak kullanacaksın,sen koskocaman Amerikasın”diyerek Amerika'yı itirafçı kullanarak yargıyı yanıltmakla suçlamaktadır.
Oysa ki;yukarıda belirttiğimiz gibi, bizim kendi ülkemizde de,itirafçılar kullanılarak, itirafçı beyanlarıyla binlerce insan tutuklanarak cezaevlerine konulmaktadır.
Hak, hukuk ve adalet,her demokratik ülkede aynı kurallara tabi olmalıdır.İtirafçılık kötü ise,adaleti yanıltıyorsa ve bu nedenle Amerika itirafçı kullanmamalıysa, biz niçin itirafçı kullanıyoruz? Bu çifte standart uygulamanın haklı gerekçesini,bize birisi açıklasın lütfen.
Ey Amerika, senin kullanacağın itirafçı kötüdür, benim itirafçım iyidir demeye kimsenin hakkı yoktur.Sayın Cumhurbaşkanımızdan; itirafçılığın,etik dışı ve kötü bir şey olduğunu, menfaat ilişkisine dayalı itirafçı beyanlarının,adaleti yanıltacağı,bu nedenle itirafçı beyanlarına prim verilmemesinin gerektiği açıklamasını, Türk Yargısı için de yapmasını istiyoruz.
02/11/2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder