Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, binlerce şehit kanı pahasına kurtarılıp bize armağan edilen bu güzel ülkenin Atatürkçü ve aydın insanları olarak, ne yazık ki bu emanete gereği gibi sahip çıkamadık.
Onun için Ata’mızı andığımız özel günlerde (23 Nisan, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım) hep onun yaptıklarını göğsümüz kabararak anlattık.
Bu yazıda, Atatürk’ün bize kazandırdıklarını nasıl koruyamadığımızı ve aleyhinde söylenenler karşısında nasıl pasif kaldığımızı, ayni hatayı devam ettirmemiz gerektiğini örnekleriyle anlatmaya çalışacağım.
1- Atatürk’e din düşmanı dediler, onun bu konudaki söylemleriyle karşılarına çıkıp yalanlarını yüzlerine şamar gibi vuramadık.
Atatürk diyor ki; “Din bir vicdan meselesidir. Her kes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, devlet ve millet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz. Kast ve fiile dayanan taassupkar hareketlerden sakınıyoruz.”
“Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz.”
2-Demokrasinin olmazsa olmazı ve Cumhuriyetin niteliklerinden olan Laikliğe dinsizliktir dediler. Bunun bir yalan olduğunu, laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olduğunu yüzlerine haykırmadık.
Atatürk diyor ki; “Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir.”
3-Yüce dinimizin kitabı Kuranı Kerim Türkçeye çevrilince, bu dinsizlik dediler. Karşılarına dikilip, Atatürk hurafelere değil din kitabımızda yazılı olanları anlayalım diye Türkçeye çevirmiştir diyemedik.
Bu konuda Atatürk diyor ki; “Türk, Kur’an’ın arkasından koşuyor. Fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde ne var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım, arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın.”
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’e atılan çamurların yüzlerce örneği vardır. Bu kadarla yetiniyorum.
Tüm bunlara zamanında itiraz etmediğimiz ve Atatürk’ün eserlerine sahip çıkmadığımız için bu günlere geldik.
Bu gün, Atatürk karşıtlığında aldıkları mesafe ile artık rahatça;
-Atatürk’e ayyaş, keşke olmasaydı,
-Atatürk’ün kader arkadaşı İsmet İnönü’ye “Bizans dostu kahpe İsmet İnönü”,
-Laik Cumhuriyete, “90 yıllık reklam arası sona erdi",
Diyebiliyorlar.
-Birkaç meczup televizyon programlarında açıkça Atatürk’ün muhterem annesine olmadık hakaretler yapabiliyor.
-Atatürk’ün heykellerine put diye açıkça saldırılıyor.
Bu gün, Atatürk’ün bize hedef gösterdiği çağdaş uygarlıkta hangi noktada olduğumuzu hepiniz biliyorsunuz.
Yıllarca yapılanlara seyirci kalırken, Atatürk devrimleri var, laik Cumhuriyet var hiçbir şey olmaz aymazlığına düştük.
Bundan kurtuluşun tek yolu birleşmek, şişkin egolarımızdan (ben’lerimizden) vazgeçerek kendi kişisel çıkarlarımızı değil, devletin ve tüm ulusun çıkarlarını öne alarak, omuz omuza hiçbir yasa dışı eyleme bulaşmadan yasal yoldan laik cumhuriyetimize, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmaktır.
Çözüm,
-Bu tür çirkin saldırılara zamanında yasal tepkiyi göstermek.
-Seçimlerde yurttaşlık görevimizin bilinciyle sandığa gidip oy kullanmaktır.
-Bu gerçekleri bilmeyen komşularımızı aydınlatmaktır.
Tüm bu olumsuzluklar karşısında ümitsiz miyim?
Hayır.
Çünkü başaracağımıza eminim. Büyük önderimizin emanetlerini koruyacağız. Bu konuda yol göstericimiz yine Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri olacaktır.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyorum.
11.11.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder