Norveç’teki NATO tatbikatında Türkiye’nin hedef tahtasına oturtulması

Norveç’teki NATO tatbikatında Türkiye’nin hedef tahtasına oturtulması. Hollanda Türkleri Konseyi (HTK) Basın Açıklaması

Hollanda Türkleri Konseyi  (HTK)Basın Açıklaması,

Norveç’teki NATO tatbikatında Türkiye’nin hedef tahtasına oturtulması
HTK olarak, Norveç’teki NATO tatbikatındaki, modern Türkiye’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün resmi ve  Türkiye Cumhuriyetinin bugün ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ismi üzerinden yapılan tavrı,  biz, Amerikan NATO sunun, ayrılmaz bir parçası olduğumuz Türkiye Cumhuriyetine  karşı düşmanca bir tavrı olarak görüyoruz. Bu kesinlikle kabul edilemez ve bunu esefle kınıyoruz. Türkiye ile ilgili bu krizde, tatbikatın geçtiği ev sahibi ülke olarak Norveç’te sorumludur. Norveç Savunma Bakanı İstifa etmelidir. Norveç Başbakanı Erna Solbeg Türkiye’den resmi olarak özür dilemelidir. Norveç Parlementosundada bu konuda gündem oluşturmalı, siyasi partiler bu düşmanca tutuma karşı, karşı tavır almalıdır. Norveç Başbakanı  Erna Solberg, özellikle Türkiye’ye karşı düşmanca bu tutum dolayısı ile rencide edilen ve bugüne kadar Norveç’te barış içinde kardeşçe Norveç milleti içinde yaşayan, Norveç Türklerinden de özür dilemelidir.

Bugüne kadarki NATO dan yapılan özür açıklamaları sadece formalitedir. Özür açıklamaları ile bu derin düşmanlık tavır gizlenemez ve olay sadece bir kuru  özür ile de geçiştirilemez.
Başta Türkiye ve Norveç bu konuda ortak,  resmi ve ciddi işlem başlatmalıdır.
Bu konuda,  NATO içinde ise, Türkiye’nin de yer aldığı bir araştırma komisyonu kurulup rapor hazırlanmalı ve klasik alt düzeylerdeki isimler değil, gerçek sorumlular cezalandırılmalıdır. Bu Türkiye için onurlu bir mücadele konusudur. Türkiye’deki İktidar ve muhalefet bu konuda, Türkiye’nin resmi olarak aldığı  milli tavırda birleşmelidir. Türkiye’nin aldığı tavır doğrudur ve onurludur. Bu konuda HTK olarak biz Türkiye’nin aldığı tavrı destekliyoruz.

HTK olarak biz, Norveç’teki Türkiye’ye karşı düşmanlığı perçinleyen NATO olayını, Uluslararası Kamuoyu ve Türk kamuoyunun daha iyi   anlaması için tarihsel olarak biraz gerilere gitmekte yarar görüyoruz.

8-17.2017 tarihleri arasında. Norveç’in Stavanger bölgesinde bulunan, NATO Müşterek Harp Merkezi’nde düzenlenen  “Trident Javelin 2017 (Üç Üçlü Mızrak)” bilgisayarlarla masa üstünde simülasyon şeklinde, Türkiye’den 40 askerin ve  çeşitli NATO ülkelerinden yüzlerce askerin katıldığı,  senaryolarla yapılan tatbikatta, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün resmi ve Türikiye Cumhuriyetinin bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi, düşman kuvvetler olarak gösterilerek, Türkiye Cumhuriyeti hedef tahtasına oturtulmuştur. Türkiye anında olayın ortaya çıkması ile askerlerini tatbikattan çekmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  beyanatı ile de Türkiye ve dünya kamuoyu olayı tüm çıplaklığı ile de öğrenmiştir.

1952 yılından itibaren ABD nin gerçek patronu olduğu NATO içerisinde yer alan Türkiye’de, şu anda resmi olarak 28 adet NATO üssü, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in geçmişteki açıklamasına göre ise yaklaşık bilinmeyenler ile Türkiye’de 105 adet NATO üssü var ve Türkiye’nin, İ. II. ve III. Orduları Nato’ya bağlı Ordulardır. Bundan dolayı da TSK daki rütbe atamaları ve işleyiş NATO yu da kapsar.  Türkiye her dönemde NATO nun Güneydoğu bölgesinde aktif olarak yer alarak, Üyelik bazında, her türlü görevde müttefikliklerinin  yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmiştir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahiptir.
Örgüt olarak NATO ve NATO’ya bağlı bazı ülkeler; özellikle ABD, Fransa, İngiltere vs.1964 yılında KIBRIS krizinde (örneğin, Johnson mektubu), 1. ve 2. Körfez savaşı sırasında, uluslararası terör örgütleri PKK, İŞİD, FETO ve ASALA ile mücadelede, eldeki net verilere göre,  Türkiye’ye karşı tehdit düzeyinde ve terör örgütlerinin asıl kurucuları ve doğrudan yada dolaylı destekleyicileri olarak tavırlar almışlardır.


Çok yakın zamanda, Türkiye’nin kendi güvenliği için S-400 hava savunma sistemini NATO dışı ülke Rusya’dan almasıyla birlikte (Yunanistan’da NATO üyesi ülke olmasına rağmen Rusya dan aldığı  S-300 füzelerine sahiptir), NATO merkezinin,  Türkiye’nin NATO tekniklerine ulaşması kısıtlanacaktır açıklaması ile de, Türkiye’ye açıktan tavır aldıklarını ortaya koymuşlardır. En son Norveç’teki NATO müşterek  tatbikatında ise, doğrudan TSK askerlerinin gözü önünde “ delilli-ispatı”  olarak Türkiye’yi düşman ve tehdit olarak göstermekledir.

Biraz gerilere gidersek, 1980 ortalarından itibaren Varşova ve NATO paktları arasında soğuk savaşın görece olarak bitmesi, Varşova paktının dağılması ve eski ittifaklardaki bazı ülkelerin yeni ittifak arayışları ve saf değiştirmeleriyle birlikte, dünya güvenlik ve işbirliği ilişkileri yeniden harmanlanmıştır. Bu süreçte ise, dünkü dost bugün tehdit unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya da çok bariz olarak görülmektedir. Bu anlamda, yeni süreçte, NATO ve özellikle Türkiye açısından sorunlu ve güvenilemez bir örgüt ve üyelerinden en önemlilerinden olan ABD ve İngiltere  işe güvenilmez olarak konumlanmıştır.

Özellikle Ortadoğu’da son 25 yıldır gelişen olaylarda, Türkiye’nin milli menfaatlerini koruması ve bunu son dönemlerde deneyimlerden ve mevcut jeo-politik şartların zorlaması ile birlikte, güvenliğinin sağlanmasının  bölge ülkeleri ile yoğun, dolaylı ve doğrudan işbirliğinden geçtiği ve bunu yapmasının kendisi için en uygun olduğunu kavraması ve tatbik etmesi ile birlikte (İran-Türkiye, Rusya, Irak, Lübnan, Katar ve dolaylı olarak Suriye, Yemen ve Çin nezdinde) Türkiye bu konuda tavrını ortaya açıkça koymuştur. Astana ve Soci toplantıları, alınan kararlar ve uygulamalar bunun bariz örnekleridir. Bu saflaşmada, Bir tarafta Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin merkezi yönetimleri diğer tarafta ABD, İngiltere, İsrail ve sözde müttefikleri, Suudi Arabistan, BAE ve onların vekili terör örgütleri olan İŞİD ve PKK’dir. Görüldüğü gibi bölgede ve dünyada yeni bir düzen ortaya çıkmaya başlamıştır. Güvenlik ve işbirliği algısı ve vurgusu değiştiği için, böylelikle bölge ve dünya ülkeleri arasında, bir NATO ülkesi bir tarafta diğer NATO ülkesi ise başka bir tarafta yer almakta veya bazı NATO ülkeleri ise Ortadoğu’daki saflaşmada, Almanya ve Fransa örneğinde olduğu gibi, saflaşmada bazen aktif, karşı ve pasif tutumlar takınmaktadır. Yani NATO filen bölünmüştür. Bu gayri resmi olarak bilinen durum ise, Norveç’teki tatbikatta da  açıkça şu yüzüne çıkmıştır. Esas Patron ABD ve güdümündeki NATO Türkiye’ye esas olarak yukarda saydığımız nedenlerden dolayı açıkça ve düşmanca tavır almıştır, Yani ABD ve güdümündekiler bir anlamda Türkiye’ye savaş ilan etmiştir.

Norveç’teki olayda, NATO nun Türkiye karşıtı tavrını bu perspektifte değerlendirirsek o zaman tavrın ne anlama geldiğini anlamanın daha kolay olduğu daha iyi görülebilinir.

Türkiye’nin NATO konusunda bir karar vermesi gerekmektedir. NATO ile ilişkilerini değerlendirip masaya yatırması ve kendisine NATO ile ilgili, NATO’daki konumu ve gelecekte Türkiye’nin değişen bugünlü ve gelecekteki oluşabilecek şartlara göre NATO da kalıp kalmaması konusunda, çok iyi hazırlanmış, akıllı bir çizelge hazırlaması gerekmektedir. Vakit gelmiştir. Tüm yukarıda bahsettiklerimizden dolayı,  Türkiye ya yeni kurulmakta olan Avrasya düzenine doğru adım atacak ve onun içinde yer alacak ya da Atlantik ve Avrasya düzeninde denge unsuru olacak bir konumda kendisine yer bulacaktır. Şu anda birinci tercihin ağır bastığı görülmektedir. 22. Kasım 2017 de Socide yapılacak doğrudan Rusya, İran ve Türkiye, dolaylı olarak ta, Lübnan, Yemen, Katar, Suriye ve Irak’ın da  çeşitli düzeylerde yer alacağı (Çin’de gizli gözlemci) ve tarihi kararların alınması beklenen  toplantı ve sonuçları Türkiye’nin konumunu daha’da netleştirecektir.

Biz HTK olarak, Ortadoğu, Balkan ve Kafkasya’daki çelişki ve çözümlerin bölge ülkeleri tarafından tespit ve çözüme ulaştırılmasını doğru buluyoruz. ABD Emperyalizminin patronu olduğu, NATO gibi örgütlenmelerin, bugüne kadarki deneyimlerden edindiğimiz gözlemimizle, bölge ülkelerine zarar verdiğidir.  NATO nun, dünkü ve bugünkü konumu itibarı ile esasında denildiği gibi, bir güvenlik ve işbirliği teşkilatı olmadığı, sadece ABD nin ihtiyaçları doğrultusunda ve ABD tarafından adeta: paravan,  kışkırtıcı ve  suç işleyen bir örgüt olarak kullandığını tespit ediyoruz. Ayrıca NATO yu, üye ülkeler arasında bile ayrımcılık yapan, dünya barışı açısından da zararlı ve savunulamaz bir örgüt olarak görüyoruz.
Bu anlamda HTK olarak, NATO ya üye ülkeler arasında Türkiye ile ilgili sürekli, NATO’nun koruyucu maddelerini  (özellikle 5. madde) işletmeyen ve  ayrımcılık yapan, Afganistan başta olmak üzere çeşitli ülkelerde suç işleyen NATO dan ve onun patronu olan Amerika’nın egemenliğinden, Hollanda, Türkiye, Norveç gibi ülkelerde dahil tüm üye ülkelerin kurtarılması için fes edilmesi ve  yeni bir dünya düzeni ve dünya güvenliği ve barışı  ve eşit ilişkileri için gerekli görüyoruz.

Son olarak, mevcut durumdaki NATO da,  var olan ve sürekli Türkiye’ye karşı yapılan ayrımcılığı ve düşmanlığı tekrar protesto ediyor, 8-17 Kasım tarihlerinde, Norveç’teki NATO tatbikatındaki, Türkiye’ye karşı affedilemez tavır konusunda Türkiye’nin yanında olduğumuzu deklare ediyoruz. NATO üyesi olan, Hollanda’nın da,  Hollanda Hükümeti olarak, bu konuda, Türkiye’nin yanında olmasını talep ediyoruz ve bu konuda Hollanda’dan da  resmi bir açıklama yapmasını bekliyoruz.

Saygılarımızla,
Hollanda Türkleri Konseyi adına, 
Sefa Yürükel Başkan.

Etiketler:

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget