Şimdi Başbakan Binali Yıldırım çıkmış, anayasa referandumunda “Hayır” oyu verecekleri PKK ve FETÖ'yle yanyana getirip, “Hayır'cılar teröristtir” mesajı veriyor.
-Şiirini Okuyup, Fetullah'a Selam Gönderirken-
Hafıza tazelemesi yapıp, “FETÖ”cülükten başlayalım.
Mayıs 2013'te İzmir'de Türkçe Olimpiyatları Kültür Şöleni yapıldı. Bu şölene dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da katıldı. Türkçe Olimpiyatları öncesi Kültür Şöleni için İzmir'e seçmelerinden dolayı Cemaate teşekkür etti... Türk okullarını övüp, buralarda görev yapanları “hizmet erleri” diye nitelendirdi... Fetullah Gülen'in bir şiirini okudu... Türkçe'nin, “Aç herkese aç sineni aç, onun gibi ilaç diyen Fethullah Gülen hocaefendinin dili” olduğunu söyledi.
1 ay sonra Türkçe Olimpiyatları İzmir Atatürk Stadı'nda yapıldığında Binali Yıldırım yine oradaydı. Konuşmasında, 11 Mart 1966'da Kestane Pazarı'nda İzmir'de başlayan hizmet yarışının bugün dünyanın dört bir yanına ulaştığını anlatıp, “Hocaefendinin İzmir Kestane Pazarı'nda başlattığı hizmetin bugün dünyanın dört bir yanına yayılmış olmasını görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bu kutlu yolculuğun yediveren çiçekleri gibi bereketlenerek geldiği bu nokta hepimizin iftihar vesilesidir” dedi... Konuşmasının sonunda ise Fetullah Gülen'e selam gönderip, “sağlık ve uzun ömür” diledi. Bu törende sunuculuğu yapan da şu anda hapiste olan Fetullah Gülen'in yeğeni Kemal Gülen'di.
Şimdi birileri çıkıp da, “Siz o zaman FETÖ'cü müydünüz?” diye sorsa yakışık alır mı?
-“Öcalan Sorumlu Davransın” Derken-
Ya bölücü terör örgütü, teröristbaşı ve “çözüm sürecine” dair sözleriniz?
Ocak 2013'te, “Terör örgütü kimlerle konuşuyorsa, kimlerin iradesinde ise dürüst davranmalılar. 'Silah bırakıp memleketin sorunlarını konuşalım' demeliler... Terör örgütünü etkileyen veya terör örgütünden etkilenen siyasi parti BDP ve terörün başı Öcalan bu konuda sorumlu davranır, 'artık bunu bırakalım bu işler rayına girsin' derse hayırlı bir yola girilmiş olur, bekleyip göreceğiz” açıklaması yaptığınız,
Nisan 2013'te, “Hiç kimse, işi oraya buraya çekip, yakalanan bu barış ve huzur ortamını bozmaya çalışmasın, kimse şehit cenazeleriyle kendine siyaset alanı oluşturmasın... Bu ülkeye hizmet, sağlanan bu barış havasını desteklemektir, nihayetine getirmektir” dediğiniz,
Temmuz 2013'te, “Çözüm sürecinin tarihi bir imkân, tarihi bir fırsat sunduğunu” anlatıp, “Terör örgütü temsilcileri ve siyasi partilere çok daha sorumlu ve dikkatli davranma” çağrısında bulunduğunuz,
Ekim 2015'te, “HDP bu çözüm süreci sayesinde büyüdü. Büyümesinde bir mahsur yok. Niye? İş siyasetle çözülsün. Silahla bir yere varılmaz. Ülke hep kaybediyor. Onun için HDP bizim muhatabımızdı” itirafını yaptığınız,
Veya İmralı'daki teröristbaşının isteği üzerine Meclis'te kabul edilen “PKK'yla müzakere yasasına” kabul oyu verdiğiniz için kimse sizi “PKK'lı” olmakla suçladı mı? Ya da bugün biri çıkıp, “O zaman siz de PKK'lıydınız” dese, kızmaz mısınız?
-“Böyle Düşünmek Sakat Mantıktır, Yanlıştır” Diyordunuz-
Ekim 2015'te bir şey daha söylemiştiniz; Şunu:
“Şimdi bize diyorlar ki; 'Siz PKK'yla masaya oturdunuz'. Biz HDP'yle konuştuk. Eğer HDP eşittir PKK'ysa; 6 milyon insan onlara oy verdi, onlar da mı PKK'yla masaya mı oturdu? Böyle düşünmek sakat bir mantıktır. Yanlıştır.”
16 ay önce böyle konuşurken, bugün “Hayır”cıları, PKK-FETÖ'yle yanyana getirmek, nasıl bir mantığın sonucudur.
Bir şey daha; Meral Akşener ısrarla İmralı'daki teröristbaşıyla görüşmelerin sürdüğünü iddia ediyor. Neden hiçbir yetkili çıkıp, ağzının dolusunca, “Görüştüğümüzü iddia etmek şerefsizliktir” demiyor?
-Ergenekon Davasında AKP Kimlerle Yan Yana?-
“Hayır”cılar, PKK-FETÖ'yle yanyana, öyle mi?
Peki Yargıtay'ın usulden ve esastan bozduğu, 21 Haziran'da yeniden görülecek olan Ergenekon davasında kimler mağdur-müşteki, kimler katılan konumunda, biliyor musunuz?
Mağdurlardan biri firari FETÖ'cü Savcı Zekeriya Öz...
Müştekiler arasında ise bugün bir kısmı hapiste olan Aysel Tuğluk, Fırat Anlı, Meral Danış Beştaş ile Ahmet Türk gibi isimler yer alıyor...
Davanın katılanları mı? Mesela AKP'li eski bakan Hüseyin Çelik var. Ama daha önemlisi bizzat AKP bu davanın katılanı...
Şimdi, “AKP-FETÖ-HDP yanyana” mı diyelim yani?
Toparlarsak;
Hani geçenlerde, rektör, kaymakam ve kamu yöneticilerinin de katıldığı “Güçlü bir Türkiye için ben de varım” kampanyasıyla ilgili olarak, “Bu yaptıkları işgüzârlık... Bu kampanya sanki çok iyi olmadı” dediniz;
Ve referandum kampanyasında, “Agresif değil, sade bir dil kullanılması, kutuplaştırıcı değil, ılımlı bir tavır sergilenmesi” talimatı verdiğiniz ya;
İşte “Hayırcı”ları PKK-FETÖ ile yanyana getirmeniz de inanın iyi olmadı Sayın Başbakan.
Siz ki, hoşgörü kenti İzmir'densiniz ve birçok yöneticimize nazaran gerçekten hoşgörülüsünüz...
Siz ki, “Türk Milleti, Atatürk” demekten gocunmayan birisiniz...
Bu söyleminiz olmadı... Yakışmadı... Agresif kaçtı... Kutuplaştırmayı arttırdı...
Gelin bundan vazgeçin.
Devam etmeyi düşünüyorsanız; O zaman çıkartın bir kanun hükmünde kararname, “Hayır”cıların sandığa gitmesini yasaklayın. İnanın, bu üsluptan daha az yaralayıcı, bölücü ve daha demokratik olur!..
Müyesser YILDIZ
6 Şubat 2017
Yorum Gönder