Rezalet! Maskaralık! Kepazelik! - Mehmet Halil Arık

Bir öfkelik çıkışa indirgenip geçiştirilecek kadar basit mi, alçaklık, maskaralık, skandal, rezillik, ahlak dışılık olarak sayfalarca açıklaması yapılan bu sıfat!.

Rezalet! Maskaralık! Kepazelik! - Mehmet Halil Arık
Beklenmedik bir olay, bir durum, bir söylem karşısında, “rezalet” damgasıyla tepki veririz. Peki de, toplumsal duyguları inciten, her türden alçaklığı ve ahlaksızlığı da içeren, skandal boyutundaki olay ve söylemleri de kapsayan üç heceli bu sıfatın, yani rezaletin, toplumsal boyutunu da dikkate alıp özüne inme zahmetine girdik mi hiç?
Yoksa, parçası olmaktan utanç duyduğumuz bir olay, bir durum bir söylem karşısındaki bir anlık öfkemizi yatıştırmak adına “rezalet” deyip sallayıp geçtik mi!?...
Bir öfkelik çıkışa indirgenip geçiştirilecek kadar basit mi, alçaklık, maskaralık, skandal, rezillik, ahlak dışılık olarak sayfalarca açıklaması yapılan bu sıfat!.
Oysa “rezalet”, kokuşmuşluğun dışa vurumudur!.
Hukuksuzluğun ve yasa tanımazlığın, bencilliğe, bana-ne’ciliğe evrilmiş halidir.
Çiğnenen anayasanın, korunan ve kol-kanat gerilen soygunun, alkışlanan hırsızlığın, arsızlığın, yüzsüzlüğün parmaklarla aklanmasına siyaseten yasallık kazandırmanın utanmazlığıdır “rezalet”.
Toplumsal maskaralığın, kepazeliğe terfi ettirilmiş halidir.
Türk ordusuna kumpaslar kurulurken, uydurma gerekçeleri delil saydırma gayretlerinin savcılığına soyunulmuşluğudur!
FETÖ işbirliği rezaletleri yaşanırken uyarılara aldırış etmeyip, gelinen noktada “aldatıldık” mazeretleriyle hem halktan hem de Allah’tan af dileme yüzsüzlüğüdür.
Ülkede yaşanan “4 bakan” kepazeliğini, ayakkabı kutularında yakalanan yeşil dolarlar maskaralığını yok sayıp, hiçbirşey olmamış gibi “yola devam” skandallarını bu ülkeye reva görmektir!...
Sayfa sayfa, ekran ekran onlarca FETÖ övücülerinin, el etek öpme adına Pensilvanya ziyaretlerinin rezilce görüntülerine rağmen, siyasette FETÖ ayağı yokmuş gibi davrananların hala alkışlanıyor olmasıdır!...
Hepsi bir yana, daha düne kadar FETÖ’nün en yakınında yer aldıkları bütün yayın organlarında görüntüleriyle yer aldığı halde, bu gün onların tanıklık ve ifadeleri ile onlarca masum canın yakılıyor olması, yanan onlarca cana sessiz ve tepkisiz kalınmasıdır rezalet!..
Bu ülkenin en yüksek yargı organlarından biri sayılan YSK’nın son anayasa oylamasındaki kendi yasasını tanımazlığıdır rezalet!.. Bu yasa tanımazlığa karşı, 54 milyon seçmenin sessiz sedasız bu rezaleti kabullenmesi ise, ülkede, adalet adına, rezaletin kepazelik boyutuna ulaştığının göstergesidir.
ÖSYM denilen o ne idüğü ve ne yaptığı belirsiz kurumun her yıl yediği haltların ulaştığı ve tekrarlamaktan bıkmadığı ve bu ülke gençliğine yaşattığı acılardır rezalet!...
2010 yılında yüzlerce tam puan alanlar arasında onlarca karı koca – eş varken ayyuka çıkan kopya ve şifre söylemlerine karşı, o günün Cumhurbaşkanı tarafında “ben tatmin oldum – kopya yok!” söylemleriyle olayları kapatma basiretsizliğidir rezalet ve işin kepazelik boyutu. Olanlar o yıl hakları yenen binlere oldu. “Tatmin oldum” rezaletinin sahiplerine ise hiçbirşey olmadı. Nasıl ve neye dayanarak tatmin oldukları da sorulmadı.
Her yıl ÖSYM tarafından tekrarlanan rezalet bu yıl da yaptı yapacağını. Yine binlerce öğrencinin canı yandı!... Psikolojisi bozuldu, “kazandın” dendi duyuruldu, “yanlışlık olmuş – özür” dendi hakları ellerinden alındı!.. Yine “yanlışlık” deyip rezaleti yaratanlara, yine hiçbirşey olmayacak!... Zira bu ülkede rezaleti yapanın, yaptığı hep kar kaldı yanına.!...
Asıl rezalet ne biliyor musun ey benim halkım!...
Bunca rezaleti yutup, yeni rezaletleri sabırla beklemek ve yenilerini metanetle karşılamak!...
Rezaletler karşısında (eğilmiş boyunlarla) dik durup, diklenmeyen(!) halkıma kahırla bin selam!....
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget