Kızılay'da metroya binmeden önce merdiven başına yakın bir yerde iki genç "santur"denilen müzik aletlerini önlerine koymuşlar, erkek olanı elinde iki minik tokmakla çeşitli melodiler çalıyordu, resim çekerken kız olanı başını yere doğru indirmiş, resimde çıkmak istemiyordu muhtemelen. Önlerinde bir kâğıt asılı, kâğıtta "KİRAYI BÖYLE ÖDÜYORUZ" diye yazıyordu. Bunların ikisi de üniversite öğrencileri idi. Demek ki üniversite öğrencilerimiz güç şartlarda okumaktalar. Hemen yanlarında 2-3 gençlerin ellerinde parlak jelâtinden yapılmış kocaman kalpler vardı.
Ne o gençler sünnet düğününe mi gidiyorsunuz-dedim. “Yok, abi başka düğünden geliyoruz” dediler.
Oradan metro ile Ulus'a geçtim, Atatürk heykelinin arkasındaki düzlükte güvercin yemleyip güvercin seyrediyorlardı. Küçük çocuklar hemen yanlarında attıkları yemi kapışan güvercinleri kovalıyorlardı.
Hemen arkada bulunan kocaman binanın ön yüzüne "uyuşturucu ile hep birlikte mücadele edelim" diye duvarı boydan boya kaplayan bir afiş asılı idi. Medyadan öğrendiğimize göre, ilkokula kadar indiği söylenilen, gençlerimizi bir uyuşturucu belası sarmış. "Bonzai" denilen bir uyuşturucu kullanıyorlarmış. Hepimiz bu konuda çocuklarımız için daha duyarlı olmalıyız. Afişi Ankara Emniyet Müdürlüğü hazırlamış, halkı bu konuda dayanışmaya, ihbar etmeye çağırıyordu.
Daha sonra bir duvarın dibinde Suriyeli olduğunu sandığım bir çocuk önüne bir para mendili koymuş dileniyordu. Oyun çağındaki saçı başı birbirine karışmış bu üzgün ve mahzun duran çocuğun akşama kadar bir duvarın dibinde para dilenmesi ne kadar acı bir şeydi.
Allah hiçbir milletin çocuklarını bu hallere düşürmesin. İlgililerden zaman zaman öğrendiğimize göre, 600 bin Suriye ve Iraktan gelen ailelerin çocukları okul çağında oldukları halde okula gitmiyorlarmış. Bu çocukların geleceği ne olacak? Hükümetimiz, Birleşmiş Milletler UNESCO gibi Çocuklara yardım fonundan destek sağlayarak en azından konteyner okullarda bu çocukların okula gitmelerini sağlamalıdır. Çünkü işsiz, mesleksiz, okumasız yazmasız bu çocuklar ne yapacak. İleride toplumu tehdit eden, teröre katılıp terörist olmasını kim ister. O zaman bu çocuklar mutlaka bir biçimde okullara alınmalıdırlar.
Okula neden gitmiyorsunuz, diye çocuklara sorduğum zaman, “nüfus cüzdanımız olmadığı için okula almadılar” diyorlar. Ben de Doğu Bölgemizde Türkçe bilmeyen çocuklara ders verdim; nüfus cüzdanını hiç düşünmezdik, boyu bosu gelişimi yerindeyse hemen okula alırdık. Mühim olan onların eğitimi-öğretimi almaları idi. Mili Eğitimden de bize öyle derlerdi.
Ulus Meydanından metroya aşağı yürürken, annesi ile birlikte ikiz çocuk arabasının içinde iki ikiz erkek çocuğa rastladım, onlara maşallah deyip yürüdüm.
Metroya binerek Tandoğan Ordu evine gidip bir koltuğa oturdum, dinlenirken hemen karşıma ikiz olduğunu öğrendiğim bir astsubayımızın iki kızı geldi oturdu. Aman Tanrım cıvıl cıvıl konuşuyorlar. Resimlerini çekerken adınız ne dedim, 6 yaşında olan ikizlerin isimlerinin Buse-Sude olduklarını öğrendim. Öylesine sevimli diler ki anlatamam. İçimden Allah esirgesin, Maşallah dedim. Anneleri çağırdı, yanımdan ayrıldılar.
Bu gün bu insan manzaralarına rastladım ama iki kez de ikizlere rastladım.
Cevat Kulaksız
Yorum Gönder