10370 M2 alanı kapsayan Fidel Castro (Kastro) Parkı, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, başta Küba Kostarika, Panama, Brezilya, Arjantin büyükelçileri, CHP İl ve ilçe başkanları milletvekilleri, çevredeki muhtarlar ve kalabalık bir Çayyolu halkının katıldığı törende Küba ve Türkiye Milli Marşlarının çalınması ile başladı.
Parkın açılış töreninde Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen şunları söyledi:
“-16 Ekim 1953 de hâkim karşısına çıktığında, “sayın yargıç siz beni mahkûm edin, ama tarih beni haklı çıkaracaktır” demişti. Ve tarih Fidel Castro’yu farklı çıkardı, tıpkı bütün devrimcileri tarih boyunca çıkardığı gibi. Biz bu tarihi kendi tarihimizden, kendi topraklarımızdan bizim büyük devrimcimiz Mustafa Kemal Atatürk’ten biliyoruz. Atatürk’ün ilçesi olan Çankaya’da Fidel Kastor ismini yaşatmak, bizim için gerçekten büyük bir onurdur. Fidel 1997 de ülkemize geldiğinde (Fidel Castro Türkiye’ye 1995 de geldi) büyük Atatürk için şunları söylemişti: “Ben büyük bir devrim yaptım, ama Atatürk’ün yaptıklarını ben başaramazdım. Ben büyük bir devrim yaptım, ama Kemal Atatürk’ün yaptıklarını başaramazdım.
Fidel Castro her devrimci gibi Atatürk’ün yolundan giden bir devrimciydi. Çünkü bütün devrimciler halkını sever, halkı için çalışır ve her zaman emperyalizme karşı mücadele eder.
Fidel’i anarken Şeyhi anmamak olmaz. İnsanlığın eşitlik özgürlük, insanlık ve barış mücadelesinde bu saydığım isimlerin bütün dünya halklarının kalbinde yaşamaktadır. Çünkü mücadele devam ediyor. Giderek artan eşitsizlik, sömürü ve baskı insanlığın devrimci güçlerini mücadelesine ortak ediyor.
Bir de Çankaya’da bu anlayışın nasıl bir belediyecilik yapması gerektiğinin bir örneğini sergiliyoruz. Çankaya’nın yarattığı değeri katma değeri yine Çankaya’ya kazandırıyoruz. Çünkü bir kentin yarattığı değer o kentin halkına aittir. Çankaya’nın en büyük tarihi yatımını hayata geçiriyoruz, önümüzdeki eylül, ekim, kasım aylarında 23 eserin açılışını gerçekleştireceğiz.
Sayın başkanım, sayın milletvekilim Çankaya’da insanlık tarihinin büyük önderin adının vermenin tekrar onurunu Fidel Castro isminin Çankaya’da yaşatmanın bize yüklediği onuru tekrar sizlerle paylaşıyoruz. Ne mutlu ki Türkiye halkı ve Küba halkı dünya tarihine iki büyük devrimci armağan etmiştir. Bu anlamda Türkiye’nin ve Küba’nın hep kardeş iki ülke olması insanlarımızın birlikte hareket etmesi için üzerimize düşen sorumluluğu her zaman yerine getireceğiz. Sayın büyükelçinin şahsında Küba halkına en içten selamlarımı gönderiyorum”.
Mahalle muhtarı Küba Büyükelçisine çiçek verdi.
Küba Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Alberto Gonzales de şu konuşmayı yaptı:
“-Meslektaşlarım Kostarika Büyükelçisi, Panama Büyükelçisinin, Brezilya Büyükelçisinin, Arjantin Büyükelçisi Che Guvera’nın ülkesinin aramızda olmasından dolayı çok müteşekkirim. Bu gün diyebiliriz ki Che Guvera sadece Arjantin’e ait değil, bütün dünyaya ait. Milletvekiline teşekkür ediyorum, elbette Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’e teşekkür ediyorum, heyeti meydana getiren o muazzam ekibi de bir kez daha tebrik ediyoruz.
Şunu söylememe izin verin, bu park bütün dünyada ilk kalbimizde yaşan ilk alan; bütün dünyada bir ilki oluşturuyor. BU sebeple Çankaya Belediyesinin ve Çankaya Belediyesinde yaşayan bu açılışa verdiği desteğin değeri bizim için değeri çok büyük. Bize bu öneriyi ilettikten sonra biz de bunu Castro’nun ailesiyle paylaştık, Küba hükümetiyle paylaştık. Sizin de bildiğiniz gibi Fidel’in son vasiyetlerinden bir tanesi hiçbir yere böylesine isimin verilmemesi kendisi için büyük heykellerin dikilmemesi için önerilerinden biriydi. Bununla beraber Küba hükümeti ve Fidel Castro’nun ailesi Fidel’in dostlarının kendine teşekkürlerini bize ilettiler. İşte bu sayede Fidel’in doğum gününde bu parkın açılışını gerçekleştirebiliyoruz. Küba halkıyla Türkiye halkının, Çankaya halkının arasındaki dostluk ilişkisi rastlantısal bir ilişki değil, belediye başkanımızın da az önce anlattığı gibi, değindiği gibi Che Guevera ile Fidel Kastor dağlarda mücadele ederken Mustafa Kemal’in de kitaplarını okumuşlardı, onun fikirlerine alışmışlardı, onun stratejileri üstüne çalışmışlardı. Bu sebeple diyebiliriz ki Küba devrimine Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk devriminin katkısı olmuştur.
İşte bu sebepledir ki, Mustafa Kemal Atatürk büstünün ilk kez dikildiği ülke, Küba olduğu, Küba’nın Havana şehri olduğu ve bu fikri öneren kişi Başkumandan Fidel Castro oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün büstü, bu gün Havana Körfezi’nin girişinde bulunuyor. Havana Körfezi’nin girişi İstanbul Boğazı gibi dar bir giriştir. Fidel bu büstün açılışında şunu söyledi, özellikle bu büstü buraya yerleştirdik, çünkü burada İstanbul boğazını anımsatacak, çünkü Mustafa Kemal çok daha fazla memleketinde gibi hissedecek. Fidel Castro hep merak ettiği hep takip ettiği bu güzel ülkeye ilk defa 1996 yılında geldi. Geldiğinde de çok etkilendiğini hatırlıyorum. Türkiye halkının bana gösterdiği sevgi ve saygı dolayısıyla çok etkilenmişti. Ve her zaman bu güzel ülkeye bir kere daha gelme arzusunu ifade etti. Maalesef kendisini geçtiğimiz yıl kaybettik. 25 Kasım 2016 da kendisini fiziksel olarak kaybettik.
90 yıl boyunca Fidel’e sahip olduğunuz için büyük bir mutluluk duyduk. Mustafa Kemal Atatürk, maalesef erken bir yaşta hayatını kaybetti. Fakat eminim ki Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası ve Fidel’in mirası eminim ki sonsuza kadar devam edecek. Bu sebeple bir kez daha bu güzel girişim, bu güzel inisiyatif (üstünlük) dolayısıyla hepinize, özellikle Çankaya Belediye Başkanı’na çok teşekkür ederim. Türkiye halkı çok onurlu ve çok cesur bir halk, Fidel’in de her zaman tarif ettiği gibi çok cesur ve onurlu bir halk.
Bu gibi jestler, bu gibi girişimler sayesinde bu gibi düşüncelerin sonsuza kadar yaşayacağından da fazla emin oluyoruz”. Türkçe olarak “teşekkürler dostum”.
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi konuşma yaparak şunları söyledi:
“-Çok uzaktayız ama yüzlerce ülke var dünyada, Küba deyince burada bulunan insanların kalbi bir başka atar, eminim. Dünyada birçok insanların insanın mazlumluğu nedeni ile bir başka atar, biz bunu biliyoruz. Bizim ülkemizde emperyalizmle savaşan büyük bir devrimci yetişti, Mustafa Kemal Atatürk; Küba’da da emperyalizmle savaşan çok büyük bir devrimi yetişti, Fidel Castro.
Bu gün maalesef ülkem kötü bir iktidar tarafından yönetiliyor. Bu gün ülkemi yöneten iktidarın Meclis başkanı Fidel’in yoldaşına “çapulcu” dem cesaretini gösterdi maalesef, üzülerek belirtiyorum. Ama Türkiye onların Türkiye’si değil, Türkiye Atatürk’ün Türkiye’si. Atatürk’ün yoldaşlarının Türkiye’sidir. İnanın bunların hepsi gelip geçici, Fidel Castro, Küba ve onun yoldaşları Türkiye’de sonsuza kadar yaşayacak, dünyada sonsuza kadar yaşayacaktır. Bu etkinliğini düzenleyen Çankaya başkanına ve ekibine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Başkanımız bilmem kaç açılış yaptı yüzlerce diyorum, hepsine davetiye gönderiyor, yetişebildiğimize geliyoruz, ama bu açılış başkaydı, bir başka önemliydi, bir başka kıymetliydi, koştuk geldik, ellerine yüreğine sağlık emeği geçen bütün dostlarımın yüreğine, emeklerine sağlık. Son olarak yaşasın dünya halklarının kardeşliği”.
Daha sonra, törene katılanlar, ellerinde makaslarla parkın açılış kurdelasını keserek, parkı kullanıma açtılar.
Törene katılanlar çocuklar büyükler, ellerinde Che Guevera’nın resimleri ile özellikle Küba Büyükelçisi ile resim çektirme yarışına girdiler.
Törenin sonunda Küba’dan getirilen toprak parkın ağaçları dibine döküldü.
Can Yücel 1995 yılında Fidel Castro’nun Türkiye’ye gelişi anısına, o zamanki yöneticileri de eleştiren şu şiiri okumuştu.
Fidel'in gelişi gidişi
Fidel çok insan bir dev
Ağarmış saçları sakallarıyla
Karlı bir dağ.
Gözlerinde güleç
Kardelenler açıyor,
Sesi titremeyen bir ses
Umudun sesi.
Demirel'e Türkiye'yi övmüşmüş,
Mesut Bey'i de adam yerine koymuşmuş.
Laf kıtlığında asmalar budamıyor Fidel,
Son konuşmasında, yukarı yarımkürenin aşağı yarımküreyi ezmesine küreselleşme dendiğini mimledi.
Sade konut monut davasıyla da yetinmedi.
Emperyalizm yüzünden, insanlığın altından
Toprağın nasıl kaydığını anlattı,
Sosyalizmin teslim olmadığını temsil etti.
Hoş geldin Fidel,
Gidişinle de
Bizi yine nahoş çakallarla baş başa bıraktın. Can Yücel
CASTRO ATATÜRK İÇİN NE SÖYLEMİŞTİ
"Devrimci Kemal Atatürk, bizim esin kaynağımız oldu. 1919'da Anadolu'dan emperyalistleri atmak için, Bandırma gemisiyle Samsun'a çıktı. Büyük bir zafer kazandı. Biz de tam 40 yıl sonra, ülkemizden faşistleri kovmak için Granma gemisiyle Havana'ya çıktık. Biz de zaferle kucaklaştık." Atatürk'e hayranlığını işte bu sözlerle dile getirdi Fidel Castro.
Atatürk posterinin önünde basın toplantısı düzenleyen Castro, Atatürk'e, Boğaz'a ve Ayasofya Müzesi'ne hayranlığını dile getirdi; bir de tabii ki Türk konukseverliğine. Türkiye'den tespih, baston, kilim ile Mevlana'nın Mesnevi kitabını satın aldı. Daha sonra kendisini ziyaret eden Türk heyetine yine Atatürk'e duyduğu hisleri dile getirdi: "Ben de devrim gerçekleştirdim. Ama Atatürk'ün yaptıklarını yapamazdım. Türkler sağdan sola doğru yazarken Harf Devrimi ile tam tersi yönde yazmaya başladı. Kıyafet Devrimi ve Medeni Kanun'la kadınlara getirilen statü çok önemliydi. Ona ve devrimlerine hayranım. Kendinize başka bir önder aramayın." [1]
Küba devriminin önderlerinden efsanevi devrimci Fidel Castro 1995 yılında Türkiye’ye gelmiş, 26 Kasım 2016 da yaşamını yitirmişti.
FİDEL CASTRO KİMDİR? (1926-2016)
Fidel Castro, 13 Ağustos 1926‘da Mayari‘de dünyaya geldi. Dönemin Küba halkına göre ekonomik durumu iyi sayılabilecek bir ailenin çocuğuydu. Sahip oldukları şeker kamışı tarlası ile geçimlerini sağlamaktaydılar. İlköğrenimini tamamladıktan sonra, 1945 yılında Havana Üniversitesi'ne girdi. Öğretmenlerinin dikkatini, bütün kitapları ezberlemesini sağlayan inanılmaz hafızası ile çekti.
Üniversite eğitimi sırasında hukuk alanına yoğunlaşan Fidel Castro, Küba'daki mevcut rejime karşı olan pek çok gruba dâhil oldu. Küba hükümetinin bu grupları 1947 yılında dağıtmasının ardından, Fidel Castro ve arkadaşları Bogota‘ya getirdiler.
1950 yılında okulundan derece ile mezun oluşunun ardından politikanın gücünü keşfetti ve Ortodoks Parti'ye katıldı. Küba Meclisi'nde bir sandalye sahibi olmak için çalışmalara başladı. Ancak bu çalışmaları, Flugencio Batışta‘nın, Ortodoks'ların yükselişini engellemek için Küba yönetimini ele geçirmesiyle kesintiye uğradı. Batışta yönetiminde pek çok politikacı öldürüldü ve çok sayıda insan baskı altında tutulmaya başlandı.
Fidel Castro, Küba'nın çeşitli bölgelerinden yaklaşık 200 devrimciye liderlik ederek, Batısta yönetimine son vermek isteyen bir gerilla grubu oluşturdu. 26 Temmuz 1953 tarihinde, Fidel Castro'nun gerilla grubu, Santiage de Cuba‘daki Moncada askeri kışlasına bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırı ile birlikte çok sayıda mühimmat ve silah ele geçiren Fidel Castro'nun grubundakilerin tamamına yakını, daha sonra hükümet tarafından gönderilen ek kuvvetlerce öldürüldü. Fidel Castro yakalanarak on beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bir yıl sonra Batısta, Fidel Castro'nun da içinde bulunduğu tüm siyasi suçlular için bir af çıkardı. Hapisten çıktıktan sonra da devrimci fikirlerinden vazgeçmeyen Fidel Castro, Meksika‘ya giderek, hükümeti devirmek için yeni bir gerilla grubu oluşturdu. Bu ülkede, o sıralarda sağlık hizmetleri vermekte olan Che Guevara ile tanıştı. İkili, kurdukları 82 kişilik gerilla grubuna savaş eğitimi vermeye başladı.
2 Aralık 1956 tarihinde, Küba'ya dönen grup, donanma tarafından yok edildi ancak, Fidel Castro ve Che kaçmayı başararak dağlarda saklanmaya başladılar. Buradan yönettikleri küçük vur-kaç operasyonları ile propagandalarını yapmayı başardılar ve halkın desteğini kazanmaya ve desteğini arkalarına almayı başardılar ve 1 Ocak 1959 tarihinde Batısta hükümetini devirdiler.
Bu başarıdan sonra Havana'ya hareket eden Fidel Castro, kendisini Küba Cumhurbaşkanı ilan etti. Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı ilk konuşması sırasında omuzuna konan bir güvercin, çok inançlı olan Küba halkının, onun tanrının bir elçisi olduğuna inanmalarını sağladı. Konuşmasında, hükümetinin halka karşı dürüst olacağını ve yolsuzlukların artık geride kaldığını söyleyen Filde Castro, iktidara geldikten sonra, Batısta taraftarı partililerin büyük bir kısmı idam edildi.
1959 yılında Fidel Castro, Amerika Birleşik Devletleri‘ni de kapsayan bir tura çıkarak, ulusları birlik ve beraberliğe özendirmeye çalıştı. Amerika'nın o dönemdeki başkanı Eisenhower görüşmeyi reddetse de, başkan yardımcısı Nixon Fidel Castro'yu kabul etti. Ancak daha sonra Nixon Fidel Castro'yu, çökertilmesi gereken komünist bir diktatör olarak niteledi. Daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Konseyi'nde konuşmak için tekrar Amerika'ya giden Fidel Castro, konsey tarafından da hoş karşılanmadı.
Fidel Castro Küba'ya döndü ve %70'i yabancıların ellerinde olan ülke topraklarını halka geri kazandırmak için sosyalist bir ekonomi oluşturma çalışmalarına başladı. Bütün Amerikan işletmelerinin kamulaştırılması emrini verdi ve bu ülkeyle olan bağlarını kopardı. Bunun üzerine 31 Ocak 1961 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri, Küba'ya karşı ticari ambargo uygulaması başlattı. Küba'daki işletmelerinin kamulaştırılması ile Amerika, bir milyar dolardan daha fazla bir kayıpla karşı karşıya geldi.
Fidel Castro, kendi ülkesindeki bölgelerindeki devrimcilere de destek olmaya çalıştı. Küba devrimi gerçekleştikten sonra ülkeden ayrılıp Bolivya‘ya giden Che'ye, amacını gerçekleştirmesi için destek verdi. Che'nin 1967 yılındaki ölümünden sonra da, henüz yönetim konusunda istikrarı yakalayamamış pek çok Latin Amerika ülkesine de, komünist devrimi gerçekleştirmeleri için askeri destek yolladı.
Küba'nın komünist devrimden sonra hiçbir şekilde iyileşemeyen ekonomisi, Sovyetler Birliği‘nin, dağıldıktan sonra göndermeye devam edemediği ekonomik desteğin de bitmesiyle daha da kötü bir hal aldı. 25 Kasım 2016 da hayatını kaybetti.
Günümüzde ciddi sağlık sorunları yaşayan Fidel Castro, ölümünden sonra da Küba'nın komünist düzenle yönetilmesini istemektedir.[2]
Cevat Kulaksız
SONNOTLAR
[1] https://odatv.com/iste-fidel-castronun-turkiye-goruntuleri-2611161200.html
[2] https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/fidel-castro-kimdir-hayatini-kaybeden-fidel-castro-kac-yasindaydi-1530599/
Yorum Gönder