Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız

Ülkemiz Her Alanda İyi Yönetilmiyor
Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız
15 yıllık AKP-RTE iktidarı süresince, “meczup” diye anılan yandaş hainler tarafından, kâh Atatürk’ü kötülemek, kâh küfretmek, kâh büstlerine saldırmak şeklinde Atatürk düşmanlığı yaratıldığını görmekten toplumca üzüntü duyuyoruz.
İşin daha acı tarafı da, iktidar mensuplarının en ciddi biçimde bu saldırıları kınamamalarıdır.
Önce,“Kürt Açılımı”na rüzgâr vermek için, PKK-APO nun istemi ile kurumlardan TC rumuzunu kaldırma girişimleri, sonra Türklüğü dışlayan konuşma eylemleri ile devam eden ulusal yapımızı yozlaştırıp Ümmetçi-Şeriatçılığa doğru itelenen Türkiye manzaralarını yaşadık.  Terör bahane edilerek Laik TC nin kurtuluşunu, kuruluşunu sembolize eden tüm ulusal bayramlarımız yasakladılar. Böylece ulusal benliğimiz yok edilerek dinci yapılanmaya zemin hazırlanıyordu. 19 Mayıs 1919 Kurtuluş Savaşı’mızın başlamasının simgesini, 30 Ağustos vatanımızın ölüm  [1]kalımlı bir savaştan kurtuluşunun zaferini, 29 Ekim 1923 Cumhuriyetimizin kuruluşunu temsilini, 23 Nisan 1920 demokrasimizin mabedi sayılan TBMM nin kuruluşunu anlatırken, bunların bayramlarını yasaklamak kadar bir Türk’e hüzün veren bir aymazlık olabilir mi? İşte TC tarihinin en gerici, en tutarsız iktidarı bize bunları yaşattı, yaşatıyor.
Keşke öteki iç ve dış politikaları düzenli olsa bari. Ne gezer, Cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümet Avrupa ve dünya nazarında Türkiye’nin itibarını bu denli düşürmemişti. Bu gün, Avrupa’ya giden bakanlarımız o ülkeye sokulmayıp arabasının dışına dahi çıkmadan polis nezaretinde başka ülkeye kovuluyor (Hollanda yapmıştı). Bakanlarımıza “gelmeyin” diyorlar. Cumhurbaşkanın Avrupa’daki Türklere hitaben yapacağı konuşmasını engellediler. Çağdaş olmayan, demokratik değerlere uymayan, adaleti, yasama ve yürütmesi bağımsız olmayan devletlerin itibarı olmaz.
Bizi çağdaş Avrupa’dan koparıp Orta Doğu’daki gerici ülkelerin içine, bataklığa sokmaya çalışan AKP-RTE zihniyeti şunu çok iyi bilmelidir ki, bu gün 57-58 tane Müslüman ülkelerinin ulusal gelirleri bir Almanya’nın ulusal gelirleri kadar etmiyor. ABD nin Kaliforniya eyaletinin bütçesi bile nerdeyse Türkiye bütçesi kadar. Kısaca ülkemiz bu iktidar tarafından çağdaş demokrasi ve hukuk kurallarına göre yönetilmiyor, ülkemiz her alanda geriye gitmekte. Dinciliği ön plana çıkarmaya çalışan AKP-RTE iktidarı şunu bilmeli ki, dünyada dincilikle, mezhepçilikle ileri giden, kalkınan bir ülke yok.  Oraya buraya lüks cami yapmakla, süslü imam hatip yapmakla ülke asla kalkınamaz, ancak cahiller kandırılır.  İleriye giden sadece Saray çevresi ve yandaşlarıdır, halk yoksullaşırken, onlar alabildiğine zenginleşiyorlar.

Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız
(Okullarına daha fazla öğrenci çekmek için Hoca Ahmet Yesevi Anadolu İmam Hatip Lisesi hazırladığı broşürde, mezunlarının askeri yüksek okullar ile polis okullarına “ayrıcalıklı” olarak alınacağını duyurdu. Bu nasıl kandırmaca, oysa yüksek öğretime giren öğrenci sayısı bakımından en az giren öğrenci imam hatip çıkışlılar).

Müslüman ülkelerinden binlerce değil, milyonlarca insanlar, malını mülkünü bırakıp, yollarda ölmeleri, sefil olmaları pahasına, neden “gâvur” dedikleri AB-ABD ülkelerine gitmeye çalışıyorlar? Bunu iyi düşünün…Çünkü onlar refah ve adalet uygulamalarının zirvesindeler.
Cumhuriyet Tarihinde hiçbir dönemde kalkınma endeksimiz yüzde beşlerin altına düşmezken, bu iktidarın son on yılında kalkınma endeksimiz yüzde üç buçuğa düşmüştür. (İki Ekonomist İlhan Kesici ve Abdullatif Şener’in konferanslarından duymuştum) Bu ne demektir, ülkemiz her alanda iyi yönetilmediği gibi, ekonomisi de geriye doğru gitmekte fakirleşmektedir. Hele şu son anayasa değişikliği kadar, cumhurbaşkanına başkanlık getiren, onu tabulaştıran bir anayasa dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmuyor, uygulanmıyor. Bu anayasa değişikliği dünyada itibarımızı daha çok düşürmüştür. Devletin yapısını oluşturan üç erk (yasama, yürütme, yargı) tamamen iktidarın emrine girmiştir. Bir ülkenin adaleti bozulmuşsa o ülke asla iflah olmaz. Elin adamı “Berlin’de hâkimler var” diyerek çağın zirvesine çıkıyorsa, biz “Ankara’da hâkimler var” diyemiyorsak vay halimize… Evet, ülkemizde bu iktidar adaleti bozup, yargıç ve savcıları kapıkulu memuru haline getirdi.
 Bakınız, bin yıl önce Büyük Selçuklu Devleti’nin büyük veziri Nizamülmülk Adalet İçin ne diyor:
“Bir ülkede insanlar inançsız yaşayabiliyorlar. Ama adaletsiz asla”.
TBMM ni dışlayan bu anayasa değişikliği ile ülkemiz, laik yapısından ayrılıp, şeraitçi, ümmetçi bir yapıya dönüştürülecek olanakları artıracak, kolaylaştıracaktır. Üstelik içtüzük oyunları ile, milletvekillerinin konuşma sürelerini azaltarak muhalefetin sesini kısıyorlar.

ÇÖPTEN BULDUĞUM ATATÜRK RESİMLERİ
Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız
İsterseniz bu girişten sonra, benim tanık olduğum iki resim olayı ile geç de olsa Atatürk düşmanlığına girmek istiyorum. Çünkü çöpte bulduğum kocaman Atatürk resmi bana üzüntü verir iken bu yazıyı yazmama da neden oldu.
Ankara Batıkent İnönü Mahallesinde oturmaktayım. Bir yıl kadar önce durakta otobüsten inip eve doğru yürürken, çöp bidonunun dolmaya başlamış halinde dışarıdan rahatça görülen üst tarafında ve tahminen 12x24 ebadında, belki daha büyük, siyah beyaz  8-10 kadar Atatürk resimleri görmüştüm. Bir yıl kadar önce gördüğüm bu olayda Atatürk resimleri açıkça çöpe atılmış, dağınık vaziyette duruyordu. Hemen, üzüntü içinde ve de sinirlenerek o resimleri topladım role yapıp eve getirdim. Bunu kime şikâyet edecektim…Devletin pardon, iktidarın her katında Atatürk düşmanlığı yayılıyorken, bunları demek ki görecektik.
İşte bu böyleyken, ondan bir yıl kadar sonra, 6 Ağustos 2017 günü yine aynı mahallede, köpeğim Badi ile gezerken,  o dediğim çöp konteynerinden (Büyük çöp bidonu) 400-500m kadar uzakta başka bir konteynerin yanında, büyük boy kalpaklı Atatürk resminin açıkça çöpe atıldığını gördüm; elimde tuttuğum bu resmi eve getirdim. Bu iktidarın teşvik ve uygulamaları ile Atatürk resimleri çöplere atılıyor, Atatürk anıtlarına saldırılıyor, Atatürk düşüncesi, ilkesi yok edilmeye çalışılıyor. İnanır mısınız, komşular arasında özel sohbetlerde artık “herkes Atatürk’ü sevmek mecburiyetinde mi” diye kabaranları görmeye başladım.
Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız

ATATÜRK DÜŞMANLIĞINA AKP-RTE İKTİDARI GÖZ YUMUYOR.
Şimdiye kadar bu denli görülmeyen Atatürk düşmanlığı nereden gelmektedir? Nedir bu Atatürk düşmanlığı. Önce, 15 yıldır iktidarda bulunan, AKP nin başında bulunan Başbakan ve Cumhurbaşkanının bütün söylemlerine bir bakalım. 15 yıldır, laik TC nin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın “Türk” ve “Atatürk” sözcüklerini hiç kullanmadıklarını görüyoruz; bunlar Atatürk’e olan hazımsızlığın, alerjinin dışa vurmasıdır. Kaldı ki yıllar önce, Kuvaayi Milliye’nin iki unutulmaz kahramanı Atatürk ve İnönü için “iki ayyaş” deyip aşağılaması Atatürk düşmanlığının bir işareti, belirtisi, halka bir sinyali idi.
Zaman zaman orada burada, Atatürk’e saldırılırken, Atatürk büstleri darp edilirken, Laik TC nin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olan R.Tayyip Erdoğan’ın, bu saldırıları kınayan, uygun olmadığını söyleyen bir açıklamasını duydunuz mu? Duymadık, çünkü bu saldırıların devletin bütünlüğüne, ulusal değerlerine, ulusal kahramanlarına olduğunu, bunların birlik ve dayanışmamızı bozacağının bilincinde değilmiş gibiler.
Atatürk’e nasıl saldırıyorlarsa, Atatürk’ün kurduğu, AKP ye karşı alternatif olacak muhalif CHP ye ve onun Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’na karşı akıl almaz biçimde saldırıyorlar. Tüm satın aldıkları, bastırdıkları medyaları ile devletin TRT si ile her vesile ile hücum ediyorlar. İktidarlarını kaybetmemek için akıl almaz yöntem ve kumpaslarla ordudan tutun da her türlü medya, muhalif kim varsa, özellikle ana muhalefet partisine her yönden saldırıyorlar. Hele, devletin temelini oluşturan adalet mekanizması, savcıdan, yargıçtan, Yargıtay’a, Danıştay’a kadar adalet iktidarın sopası haline getirilmiştir. Getirdikleri “evet”  anayasası dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan, uygulanmayan sakat bir anayasadır. Bu yüzden Avrupa’nın demokratik kriterlerinden sapan Türkiye’nin Avrupa’nın hiçbir ülkesinde itibarı yok diyebiliriz.

ÇOK ÖNCEDEN BÖYLE DEMİŞLERDİ
4+4+4 ile laik ve çağdaş eğitim sistemine en büyük darbeyi indiren AKP nin eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, daha AKP kurulmadan önce, 1995 yılında Bilim ve Hikmet Dergisi’ne yazdığı makalede, “Cumhuriyet’i yıkıp, Osmanlı devlet düzenini yeniden kuracaklarını” belirtirken şunları yazıyordu:
“-İslam bir yaşam tarzıdır, bütün alanları kapsar. Bu nedenle devletin kadrolarının şeriatçılardan oluşturulması yetmez. Yalnızca yasama ve yürütme erkinde değil, yargı erkinde ve yaşamın tüm alanlarında karar verme gücü ele geçirilecek, Cumhuriyet düzeni yerine İslami kurallar konulacaktır. Örneğimiz Osmanlı devlet düzeni olacaktır”. 1
Günümüzde tüm uygulamalara bakarsak, Ömer Dinçer’in dediği aynı düşünce ve fikirleri yavaş yavaş uyguluyorlar. Bu isteklerini yapabilmek için, Cumhuriyetin bütün değerlerine, Cumhuriyetin kurucu kahramanlarına, Cumhuriyetin ilk partisi CHP ye, Atatürk ve Atatürkçülere saldırıyorlar; onları savunan aydınlara, gazetecilere saldırıyorlar, hapse atıyorlar. Bunun için, yalan, iftira, itibarsızlaştırma, kumpas, hapis gibi her türlü şeytani plan ve sistemleri uyguluyorlar. Kısaca Atatürk’ün kurduğu laik TC çok büyük tehdit ve baskı altında bulunuyor.
Cumhuriyeti kuran Atatürk’e, nimetini yediği Cumhuriyet Devletine düşman bir iktidar görülmedi. Dünyada 50 civarında devletin park ve meydanlarında Atatürk büstleri var, bütün dünya onu takdir ederken, baştakilerin böylesine ihanet içinde olmaları ne acı bir şey.

BİR YERDE BATAKLIK YARATTINIZ MI ORADA HER TÜRLÜ HAŞERAT ÜRER.
Bir yerde bataklık yarattınız mı, orada mutlaka çeşitli zehirli, sivrisinekler, haşeratlar çoğalır. İşte Türkiye genelinde de, iktidar tarafından Atatürk düşmanlığı bataklığının oluşumuna göz yumulmaktadır. Onun için oradan buradan bakıyorsunuz, sivrisinek gibi Atatürk’e, büstlerine saldıran haşeratlar, hainler, gafiller çıkıyor. Arkasındaki tahrikçi suflörler kışkırtıyorlar, sonra da dışarıya “meczup” diyorlar. Partilerinin yetkili adamı ise, “bizi bağlamaz, partimizi bağlamaz, kendi görüşü“  diyorlar.  İktidarın hiçbir kişisi ve organı tarafından, ne ki Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından bile “Atatürk’e, büstlerine saldırmanın yanlış olduğunu, ulusun kurtuluşu için emek, can, kan vermiş rahmete kavuşmuş Türk büyüklerine karşı bu saldırıların yapılmaması gerektiğini” şeklinde  hiçbir uyarma yapmıyorlar.
Böylece halkın tepkisini kontrol ediyorlar, bir zaman sonra da, yandaşları eliyle bir adım daha giderek, başka bir saldırıda bulunduruyorlar. Böyle böyle, adım adım Atatürk’ün kurduğu laik TC ni yıkılmaya her alanda devam ediyorlar.
Atatürk’e yapılan küfürlerin, hakaretlerin, saldırıların hangi birini anlatalım.
Aklımıza takılan laiklik, Atatürk, Cumhuriyet aleyhinde yapılan gafları hatırlamaya çalışalım. (Biraz yumuşatmak için gafları diyorum, çünkü aslında ihanettir)
RT. Erdoğan partisinin yaptığı grup konuşmasında şöyle demişti: İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor.
Yani Kuvayyi Milliye’nin iki kahramanına “iki ayyaş”diyerek aşağılıyor.
En son ihanet lafı, AKP Mekez Karar ve Yönetim Kurulu ( MKYK)  eski üyesi, Ayhan Ogan, “yeni bir devlet kuruyoruz, lideri de Recep Tayip Erdoğan’dır”. Bu nasıl bir gaftır ki, bu anayasal bir suçtur, devleti yıkmaya yönelik bu söz devletin C. Savcıları tarafından soruşturulması gerekir.
*
Tarikatçıdan Atatürk’e çirkin saldırı: “P.ç, annesi genelevde çalışıyordu”
Nur Cemaati'nin "Okuyucular" kolunun "hocalarından" olduğu belirtilen Hasan Akar isimli gerici Atatürk’e ve annesine hakaretler yağdırdı.
Hasan Akar, Atatürk hakkında "1938'de geberen p.ç" ve annesi Latife hanım için "Annesi resmi kayıtlarda genelevde çalışıyor" gibi skandal ifadeler kullandı. Muhalefet dışında bunu ayıplayan hiçbir iktidar yetkilisine rastlamadık.
*
İstanbul’da Mimar Sinan Belediye Başkanı AKP’li Cuma Bozgeyik, bir TV programında anlattığı fıkrada Atatürk’e “ibne” diyecek anlamında sözler söylemişti. Buna AKP Grup Başkan vekili “şahsi görüşüdür partimizi bağlamaz” diyor.
*
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman, “laiklik ilkesinin yeni anayasada yer almaması gerektiğini” söyledi. AKP li TBMM başkanı “dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz” diyor, AKP li yöneticiler, “bizi bağlamaz kendi şahsi fikridir” diyorlar. Oysa hepsi göreve başlarken, milletvekilinden Başbakanına, Cumhurbaşkanına kadar “laik TC ni koruyacağına” hepsi yemin etmişlerdi.
*
Bir AKP milletvekili çıkıyor, “AKP’ye karşı çıkanların kanını tahlile göndermek lazım, kanı bozuklar” diyor.
Bu “kanı bozuk” sözüne cahiller pek korkar; oysa bütün insanların kanı dört gruptur, aptalın da, âlimin de aynıdır (A, B, AB, O) bunun dışında kan olmaz.
*
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay 3 Aralık 2013 tarihinde Cüneyt Özdemir’le yaptığı bir röportajda "Türk diye bir ırk yok"  dedi. Aman Tanrım, adam kendi ırkını yok sayıyor. Bunlar ne Türk, ne Atatürk diyorlar, özellikle RTE hiç demiyor.
*
AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu, "Osmanlı İmparatorluğu'nun 90 yıllık reklam arasının" sona erdiğini savundu.
*
Manisa AKP İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem Manisa Soma AKP İlçe Gençlik Kollarının düzenlediği konferansta yaptığı konuşmada “bu referandum oylamasında başarısız olursak iç savaşa hazırlanın” diyerek dehşetli bir tehdit savuruyordu.
*
İstanbul'un AKP'li Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, katıldığı referandum panelinde, “içinizden ‘hayır’ çıkartmayın" "10 yılda Osmanlı'yı tarumar ettiler, yıktılar. 1923'te de koskoca 650 yıllık çınara darbe yaptılar, "İçimize kanı bozuk, sütü bozuklar sızdı" Cumhuriyet kuruldu" dedi.

*
Bu yılın mayıs ayında A dapazarı Demokrasi Meydanı'ndaki Atatürk anıtına tiner döküp ateşe veren, baltayla saldıran kişiyi halk linç etmek istedi. Üzerine doğru gelenlere balta ile saldırmak isteyen kişiyi, etrafını saran vatandaşlardan zabıta ekipleri güçlükle kurtardı.
*
Son zamanlarda Atatürk’e ve cumhuriyetimize yönelik artan saldırılara Laik Cumhuriyeti yıkmanın ayak sesleridir.
Rize’de Cumhuriyet Meydanındaki Atatürk Heykelini kaldırıp yerine çay bardağı heykeli dikmek istemesi bilinçli ve maksatlı bir plandır.
Bunun için ihaleyi kazanan yüklenici firma ile protokolü 9 Eylül tarihinde imzalaması da tesadüf değil özel seçilmiş bir tarihtir.
*
TBMM’den mareşal üniformalı Atatürk portresinin kaldırılması bilinçli bir adımdır. TBMM Başkanının “Abdülhamit Haftası” etkinlikleri düzenlemesi de anlamlıdır!
“Abdülhamit’e vefa borcumuz var” demesi düşündürücüdür (Oysa Osmanlı en çok toprağını Abdülhamit devrinde kaybetmiştir. Başkanlığını yaptığı TBMM’yi kuran Mustafa Kemal Atatürk için, AKP iktidarında “Atatürk’e vefa borcumuz var” diyeni hiç duymadık. Ve Anıtkabir’e yapılan çocuk parkı da bilinçli bir plandır… Tepkiler şimdilik planı bozmuştur.
Stadyumlardan Atatürk ve İnönü isimlerinin kaldırılması ve “arena” adının konması aynı planın uzantılarıdır. (Gerçi şimdi arena isimleri de kaldırıldı)
Köprülere Osmanlı padişahlarının isimlerinin verilmesi de Cumhuriyet’e yapılan tepkidendir.
GATA Haydarpaşa Hastanesinin adının değiştirilerek “Abdülhamit Eğitim Araştırma Hastanesi”  yapılması da bilinçlidir.
Müfredattan Atatürkçülük, felsefe, İnkılâp Tarihi, evrim teorisinin kaldırılması, din dersinin yaygınlaştırıp sayısını artırılması, dinci devlete uzanan işaretlerdir.
Atatürk büstlerine ve heykellerine yapılan saldırılar hep “meczuplar” tarafından yapılıyor, diye anlatılıyor.
Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı o derece artmış ki, Cumhuriyetimizin en onurlu savaş ve kuruluşlarını temsil eden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik, Spor ve  Atatürk’ü Anma Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramları devletçe yasaklanırken, Kutlu Doğum Haftası gibi dini anma günleri resmen anılıyor, Ankara Belediyesince organize edilen Ankara Festivaline izin verilirken, 30 Ağustos Zafer Bayramının kutlanmasına, Ohal- terör korkusu ile izin verilmiyordu.
Hele Atatürk düşmanlığının tetikçiliğini yapan Mustafa Armağan denilen sözde tarihçi, tescilli Atatürk düşmanı, yayınladığı Derin Tarih denilen tarih dergisinin her sayısında ya Atatürk’e, ya Cumhuriyet’e Kuvayyi Milliye kahramanlarına, ya da Cumhuriyet devrimlerine sürekli iftira ve saldırılarda bulunmakta.
TV NET’te yayınlanan ve yazar Mustafa Armağan’ın sunduğu ‘Derin Tarih’ adlı programın konuklarından https://img3.mynet.com/1x1/grey.gifSüleyman Yeşilyurt, artık rahmete kavuşmuş bu iki seçkin insanın anısına hakaret ederek “Afet İnan hiçbir zaman manevi evlat değil, Çankaya’nın nikâhsız ‘firts lady’sidir” demektedir. Yani hakaret ederek Atatürk’ün Çankaya’da zina yaptığını hayâsızca söylemektedir.
Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız
Mustafa Armağan yine aynı dergide  ‘Kemal Paşa çakma Napolyon’dur’ diye yazabilmektedir.
Sözcü Gazetesinde sakalı neredeyse göbeğine dayanmış, uzun sakallı, başı sarıklı, şalvarlı tarikat şeyhi gibi bir polisin resmini görmüşsünüzdür. İstanbul’da aylarca böyle gezen bu kılıktaki bir polisi hiçbir amiri görmemiş mi? Bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir polis teşkilatı? Demek ki polis teşkilatı sanki bir irtica ocağı. Eskiden polise FETO cular hakimdi, görünüşe göre şimdilerde de başka bir dinci grup hakim. Demek ki devletin bütün organlarında dinsel bir yapılanma var, şeklen bunu dışavurmaktalar.
Ne yazık bu tür yayınlara bu yönetim izin verirken, dergide Atatürk’e hakaretler yapılırken şikâyet olmasa kılını dahi kıpırdatmamaktadır.
Derin Tarih adlı dergide de daha önce defalarca Atatürk düşmanlığı yapan, Rize’deki Atatürk heykeli kaldırıldığında bir sosyal paylaşım sitesinde “bize bu şan yeter” diyen Mustafa Armağan, Yeşilyurt’un bu sözlerini onayladı.
Acaba dünyanın hangi ülkesinde, ulusal kahramanlarına böylesine hakaretler edilmekte.
Siverek’te Atatürk büstüne tahra ile saldırı olayını hatırlayınız.
Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız
Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi'nde, başında sarık bulunan seyyar satıcı, Mehmet Malbora, 'Dinimizde putperestliğe yoktur' diye bağırarak Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Atatürk büstüne elindeki tahra ile zarar vermeye kalkıştı. Saldırgan, büstün yakınındaki İlçe Jandarma Komutanlığı'ndan çıkan askerler tarafından etkisiz hale getirilerek, polislere teslim edildi. Saldırgan karakola götürülmek için arabaya bindirilirken aynen şöyle diyordu: “Peygamberden Cumhurbaşkanına böyle emir geldi”.
Polisler saldırgana oldukça nazik davranıyordu, sanki ondan özür dileyeceklerdi. Oysa başka bir eylemde aynı polisler, eylemcileri öldüresiye copluyorlar.
Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız

Aynı valilik olay konusunda açıklama yaparken, saldırganın aklı dengesinin yerinde olmadığını duyuruyordu. Bu tür saldırılarda saldırganların hiç birinin akli selimli olduğu açıklanmıyordu.
Bütün bunlarla şunu öğreniyoruz ki,  başta bulunan iktidar laik TC ni yıkıp yerine şeriata dayalı dinci bir devlete kurmak istemekte. Bunu da gıdım gıdım halkın nabzını, tepkisini ölçe ölçe adeta bir mehter temposu içinde ileri amaçlarını gerçekleştirme çabasındadır. [2]  
**
ÇİN BÜYÜKELÇİSİ “BEN KEMALİST OLDUM” DEDİ.
Bizimkilerde Atatürk düşmanlığı, Atatürk büstlerine saldırılar oladursun, bakınız,  Gazeteci Rahmi Turan "Söz Konusu Vatan İse"  adlı  kitabında şunları yazıyor:
“Ben beş kıta'da, yüzden fazla ülkeyi gezdim. Atatürk'e gösterilen saygıya bizzat tanık oldum. Yeni Zelanda'da, görkemli bir tepeye dikilen muhteşem  Atatürk heykelinin açılış törenine katılmak mutluluğuna eriştim.
Çanakkale Savaşı'nda Atatürk karşısında orduları perişan olan Avustralya ve Yeni Zelanda ülkeleri bile Atatürk heykelleri dikip"böyle büyük bir komutana yenildiğimiz için üzülmüyor, gurur duyuyoruz" derken, bizim yurdumuzda Atatürk heykelleri saldırıya uğruyor. Söyler misiniz, bu davranışlarda insaf ve kadirbilirlik var mı?
Rahmi Turan kitabında yine şunları yazıyor:
Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Gong Xiaoshen'in konuşması çok ilginçti. Büyükelçi, Atatürk'ün devlet adamlığı üzerinde uzun uzun durduktan sonra  dedi ki:
”Çin, Türkiye'nin dünyadaki konumunu ve rolünü çok iyi biliyor. Ülke olarak, Yüce Atatürk'ün devrimciliği ve 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesini paylaşıyoruz. Özellikle Atatürk'ün 'Ekonomi demek, her şey demektir' sözü, tüm uluslararasında genel bir kural niteliğindedir."
Çin Büyükelçisi Gong, konuşması sırasında üstüne basa basa "Ben Kemalist oldum." dedi ve  nasıl Kemalist olduğunu şöyle anlattı:
"Ankara'da büyükelçilik görevine başladığımda, değerli bir insanla tanıştım. Bu değerli insan, Türk-Çin Dostluk Derneği ve Türk Tanıtım Vakfı Başkanı Kemal Baytaş idi. Değerli büyüğümüz Kemal Ağabey bana Atatürk'ü anlattı. O kadar güzel anlattı ki, Atatürk'ün yaptığı muhteşem devrimleri, Atatürk'ün dünya görüşünü çok iyi kavradım. Kısacası Kemal Ağabey sayesinde Kemalist oldum. Bugün Çin'de de Atatürk çok sevilen bir devlet adamıdır”.
Netice olarak, bizim diplomalı-diplomasız cahiller, dünyanın kabul ettiği ebedi liderimiz Atatürk'ü ve kurduğu çağdaş rejimi yıkmak, silmek istiyorlar! Bunlar kimin ardılları acaba?”[3]
Atatük Düşmanlığını Kim Yaratıyor - Cevat Kulaksız

İnterneti tararken, inanır mısınız, Hint’li bir aile şimdilerde işçi olan oğlunun ismini Mustafa Kemal Pasa koymuş. Gerisini siz düşünün.
Cevat Kulaksız

SONNOTLAR

1 Ayhan Oğan erken öten horoz mu? Uğur Dündar Sözcü 10.8.2017 sf 4
[2] https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/siverekte-ataturk-bustune-tahra-ile-saldiri-1952958
[3] Söz Konusu Vatan İse Rahmi Turan Sözcü-Halk Kitabevi 2017 sf 72-73


Yorum Gönder

Yukarıda gördüğünüz kimliğini gösteren Arabistan'da çalışan Hindistan'lı Mustafa Kemal Pasha adında bir işçi. Başka ülke insanları çocuklarına Mustafa Kemal Paşa adını verirken, bizim bağnazlar onun adını silmeye yok etmeye çalışıyorlar. Böylesine ihanetli gafillerimiz var. Cevat Kulaksız

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget