Hasbelkader… ve Zırhlı Mersedes…- Mehmet Halil Arık

Gelelim günümüzün asli konusuna: “Hasbelkader” ve “Zırhlı Mersedes”!... Mersedes’i yediden yetmişe hepimiz biliriz. “Hasbelkader” neymiş, onun üzerinde duralım biz.

Hasbelkader… ve Zırhlı Mersedes…- Mehmet Halil Arık
Dostlarım… Biraz ilmi, biraz ilahi derinliklere dalalım bugün. Ama öyle üçbeş satırını okuyup yarıda bırakacaksan olmaz. Bedduayı sevmem ama sırat köprüsünden geçerken kaynar kazana düşesin derim!..
Boş çuval dik durmaz. Bunu bilip dururken ve bunca iman ehli hizmette() kusur etmezken nasıl dik duralım imansız boş beynimizle? Dikleşmeden dik durmamız tembihlenmedi mi bizlere! Bırak matematiği, bilimi, feni, doldur boş iman çuvalını biraz ilimle cihadla, kinle ve dinle!... Doldur ki, iki sarhoşun peşinde ikide bir “askerleriyiz!” diyerek “adalet isteme bahanesiyle” bağırıp çağıranlardan yaygara koparanlardan olma!
Şeyhinin önünde diz çök ki, hasbel-iktidar büyükelçi olasın… işbaşında şıh’ını düşün ki, şıh’ın doğacak yavruna birazcık dürüstlük aşılasın!...
Gelelim günümüzün asli konusuna: “Hasbelkader” ve “Zırhlı Mersedes”!...
Mersedes’i yediden yetmişe hepimiz biliriz. “Hasbelkader” neymiş, onun üzerinde duralım biz. (Hasb+Kader) sözcüklerinin nileşiminden türemiş. “Rastlantı sonucu olarak, tesadüfen, kaderden ötürü, kader icabı, kaderin gereği” demekmiş hasbelkader. Hasb Arapça, kader de imanın gereği olunca, sözcük, hasbelkader, ilahi bir anlam da yüklenmiş oluyor kendiliğinden. Dualı ağızlarda ifade bulunca da o derin anlam bambaşka değerler(!) kazanıyor.
Anlamını öğrendikten sonra iyice kani oldum ki, o Almanya var ya o Almanya, öyle çalışarak-ter dökerek falan zengin olmuş değil. Hasbelkader, yani kaderin çizdiği yoldan, yani havadan, yani ki, “yürü ya kulum!” diyen o yüce birilerinin emir ve telakkisi ile bu hale gelmişler.
Hem zengin olmuşlar hem de bu gün batıla yardım ve yataklık yapmaktan da geri durmuyorlar. “Ey Almanya kendine gel!” söylemi hem anlamıyla derin, hem de boşuna değil!...
Kimlerin ianetiyle /ilahi yardımıyla “Hasbelkader” zengin olduğunu unutup batıla yardım nankörlük değil de ne şimdi!?.. Ayıp bişey yaaa!…
*
Bu ayıbı ben kendimden biliyorum… Yani ben de ayıp edenlerdenim… Hala şimdi, neden tövbe edip, mağfiret dilemediğimi de bilemiyorum,
Yıl 1963’tü. Yarım asır öncesi yani. Lise sondayım. Bir ODTÜ varmış. Bilmiyordum. Duymuşluğum da yoktu adını sanını. Form getirmiş ev arkadaşım. Sen de başvur dedi. Başvuru parasını da hasbelkader o ödedi. Hasbelkader ODTÜ’lü oldum. Hasbelkader Amerikan AİD (yardım) teşkilatından burs aldım. 68 Kuşağı geldi peşinden, hasbelkader bir neferi oldum. Ve hasbelkader aldığım bursa rağmen Amerikan karşıtı oldum. 6. Filo askerlerini denize atanları, Komer’in arabasını yakanları alkışladım.
Ve Reis’in gün gelip de, Almanya’nın “hasbelkader” zengin olduğunu söylediğini kulaklarımla duyup ve yine aynı Almanya’nın batıla hizmet ettiklerini gözlerimle görünce, kesin olarak inandım ki, hem vefasız hem de nankör oluyor o “hasbelkader” ellerinden tutulup adam edilenler
*.
Yalnız çözümleyemediğim bir husus var. Rica etsem, yardımcı olur mu bir derin iman sahibi:
Kadere inanmak, imanın şartı. Kader… Allah’ın yazgısı yani!...
Peki de; Almanlar kadere inanmaz. Bizler elhamdülillah Müslümanız. Başta Reisimiz, “Hasbünallah”- “Allah bize yeter” deriz. İleri demokrasi’yi de. “kaderi hayrihi ve şerrihi…” demeyi de biliriz. Çözemediğim şu: Niçin, Allah “hasbelkader” Almanya’yı zengin etmiş de bizi (sanki) elinin tersiyle itmiş!... Salt bizi de değil. Tüm İslam ülkelerine benzer şekilde muamele etmişş?
Yoksa “hasbelkader’den” öte Reis’in de bilmediği ve bizlerin de idrak edemediği bir başka durum mu var acaba!? Çalışmak, çalışmak…çalışmak yanında dürüst olmak, bilgili olmak gibi örneğin...
***
Sanılmasın ki ‘hasbelkader’e daldık da unuttuk Zırhlı Mersedes faslını. Hayır. Olur mu hiç!.
Kalkmış bir densiz(!), “benim, diyen adam tam donanımlı o Zırhlı Mersedes’e binemezken, Meclis Başkanı İsmail Kahraman Abi’miz, Holdig Sahibi mi, Banka Ceosu mu, Eroin Mafyası mı yoksa, doyumsuz, görgüsüz bir şarkıcı mı ki o biniyor…, Yoksa sonradan görme, yandaş bir müteahhit midir ki, o binebiliyor” diye soruyor.…
Eh!... Bu sorunun cevabı, yazının başlığında saklı… Pardon!... Açık!... “h as b e l k a d e r ! . . .
Öyle ya da böyle!. Hiç kimse, İsmail Abi’mize, Abdurrahman Çelebi muamelesi yapmaya kalkmasın!... Yakışır Abi’mize. Ah bir de fakir fukara erzak torbasına muhtaç olmadan doysa…
T.C.’nin yönetim merkezi Türkiye Büyük Millet Meclisi. Hasbelkader de olsa, o da, o Yüce Meclis’in Başkanı… Değiştirmeyip de naaapıacan!. 4 yaşındaki mersedesi nankörlük edip tamirci dükkanını “hasbelkader” adres bellemiş!...
Nankör işte!. Alman nihayetinde! “Katranı kaynatsan olmaz şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker!”
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci -DENİZLİ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget