Bu kurtuluşun milletlerarası antlaşmalarla resmileştirilmesi gerekmektedir.
Bilindiği gibi Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.
Bu Antlaşma ile Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması ve emperyalist ülkeler tarafından bölüşülmesini sağlayan 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Anlaşması, çöp sepetine atılmış ve Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin tapusu tekrar gerçek sahiplerine yani Türkler geri verilmiştir.
Lozan antlaşması, bazılarının belirtiği gibi bir hezimet değil, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kazanılan bir utkudur(zaferdir).
Lozan laik Türkiye Cumhuriyetinin Tapu Senedidir.
Bu antlaşma için Lozan’a giden delegasyonun başı, Atatürk’ün silah arkadaşı ve kurtuluş savaşının kahramanlarından İsmet İnönü’dür.
20 Kasım’da başlayan görüşmeler, müttefik (bağlaşık) devletler adına Fransızlar tarafından idare edilmektedir. Alınan karar gereğince İsviçre Cumhurbaşkanı’nın açış konuşmasından sonra heyetten biri teşekkür konuşması yapacaktır. Bu program Türk delegasyonuna bildirilince, İnönü “Eğer heyetten biri konuşursa bende behemehâl söz alırım konuşurum” der. Fransız’lar bunu duyunca İnönü ile temas kurarak konuşmamasını rica ederler. İnönü konuşacağı konusunda diretince, İsviçre Cumhurbaşkanı’ndan sonra kimsenin konuşmayacağı kararlaştırılır ve görüşmeler başlar.
Ancak karar uygulanmaz ve Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından sonra, İngiliz Dış işleri Bakanı Lord Curzon kürsüye çıkarak konuşur. Lord Curzon kürsüden iner inmez İnönü kürsüye çıkar, “Reis efendi” diye başlayan önemli bir konuşma yapar. Konuşmadan sonra ortalık karışır ve İsmet İnönü’nün yanına gelen delegelerden Mösyö Bompart “Anlaşılıyor, çekeceğimiz var” demekten kendini alamaz.
Konferansta İngilizce ve Fransızca konuşulacağı, hangi dil konuşulursa öteki dile tercüme edileceği kararı da, İnönü tarafından kabul edilmez ve mademki taraflardan bir Türkiye’dir, Türkçe konuşacağında ısrar eder ve bunu da kabul edilerek çalışmalara başlanır.
Avrupa’nın en güçlü devletleriyle cebelleşerek ve hiçbir şekilde ödün verilmeyerek, Kurtuluş Savaşından henüz çıkmış, ekonomik açıdan çok zayıf olan bir devletin kararlı devlet adamı İsmet Paşa’nın gösterdiği bu direnç sayesinde, Lozan da istenilenlerin çoğunu müttefik (bağlaşık) devletlere kabul ettirilmiştir.
İsmet Paşaya İstediklerini kabul ettiremeyen İngiliz delegesi Lord Curzon İsmet Paşaya, “Memnun değiliz Lozan muahedesinin müzakeresinden hiç bir dediğimizi yaptıramadık. Reddettiklerinizin hepsini cebimize atıyoruz. Harap bir memleket alıyorsunuz, bunu kalkındırmak için mutlaka paraya ihtiyacınız var. Bu parayı almak için gelip diz çökeceksiniz. Cebime attıklarımın hepsini çıkaracağım siz vereceğim.” Der.
Kazanılan bu değerleri bu günde koruduğumuzu söylemek ne yazık ki olası değildir.
Zor koşullarda kazanılan Lozan utkusunun gerektiği gibi kutlanmasını beklemek her Türk yurttaşı gibi benimde arzumdur.
Kan pahasına geri aldığımız yurt topraklarının her bir karışını korumak, başta yetkililerin olmak üzere hepimizin kaçınılmaz görevidir.
Bu güzel ülkeyi bizlere bırakan, başta Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Ruhları şad olsun.
Tapu senedimiz Lozan’ın 94. Yıldönümü kutlu olsun.
24.07.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder