Bu demokratik yürüyüş, bu ülkede siyasal iktidarın istemesi ve gereksiz müdahalelerde bulunmaması halinde, insanların; anayasal hakları olan her türden barışçıl, silahsız ve demokratik protesto eylemlerini, kimsenin burnu dahi kanamadan gerçekleştirebilecek demokratik bir olgunluğa eriştiğini çok açık bir şekilde göstermiştir.
Siyasal iktidarın müdahale etmediği, görevi gereği insanların sadece güvenliklerini sağladığı, anayasanın güvencesi altındaki barışçıl demokratik haklarını kullanmak için, insanlarımızın ne kadar aç hale geldikleri, bu yürüyüş ile ortaya çıkmıştır.
Siyasal iktidarın yarattığı korku imparatorluğunun, insanlarımızı etkilediği,sindirdiği bir gerçek ise de; ancak, güvendikleri bir liderin başlattığı, siyasal iktidarın göz yummak zorunda kaldığı,polisin ve jandarmanın tazyikli su sıkarak veya göz yaşartıcı gaz kullanarak püskürtme ve engellemesi yerine,tarafsız bir şekilde sadece koruma görevi yaparak uygulanmasını kolaylaştırdıkları protesto eylemlerine, tüm sindirilmişliklerine rağmen,insanlarımızın büyük bir coşkuyla katılarak, biz hala buradayız, sinmiş gözüksek de, tamamen ölmedik, ayaklarımızın üzerinde dimdik duruyoruz mesajını verdiklerini, muhalefet liderlerine, bu insanlara öncülük ve liderlik yapmaları için büyük sorumluluklar düştüğünü anlamış bulunuyoruz.
Çoğu yoksul halk çocuğu olan jandarma ve polisten oluşan güvenlik güçlerimizin, siyasal iktidar tarafından iyi ve olumlu yönlendirilmeleri,tarafsız bir şekilde görevlerini yapmalarına izin verilmesi halinde, güvenlik güçlerimizin hepimiz için ne kadar önemli ve yüce bir görev yaptıkları,demokratik hakların korkusuzca kullanılmasının güvencesi oldukları anlaşılmıştır.
Bu zorlu ve uzun soluklu yürüyüş eylemi; dış görünüşüne, boyuna posuna, söylediklerinin içerik ve isabet derecesi ve doğruluğuna bakılmaksızın,hitabet gücüne, bağırıp çağırmasına, ona buna posta koymasına göre kendisine paye verilen ve karizma biçilen lider anlayışının değiştirilmesi gereğini ortaya koymuştur.
Her zaman doğruları söylese de,bize göre en önemlisi de; aklınızı kullanın ve olup bitenleri sorgulayın diyerek,insanlarımızı sürekli uyarmasına rağmen, aynı zamanda bir din hocası ve vaiz olan ERDOĞAN kadar hitabeti güçlü değil, bağırıp çağıramıyor,ona buna posta koyamıyor, çok kibar ve pısırık olduğu gerekçesiyle, insanlardan haksız bir şekilde devamlı eleştiri alan KILIÇDAROĞLU'na, ne kadar büyük haksızlıklar yapıldığını, hitabet gücünün,boyun ve posun,bağırıp çağırmanın, gerçek liderlik için yeterli ve tek ölçü olmadığını, KILIÇDAROĞLU'nun,siyasetin uzun soluklu koşusuna, yaşına rağmen, fizik olarak hazır olduğunu,ülkeyi yönetmek ve ülke için yararlı kararların alınabilmesi için gerekli olan sağlam kafanın, ancak sağlam bir vücutta olabileceğini, KILIÇDAROĞLU'nun da, gerçekleştirdiği bu zorlu yürüyüşle, sağlam ve sağlıklı vücudunda ülkeyi yönetebilecek sağlam bir kafaya sahip olduğunu, partisi CHP'nin içindeki muhalifleri ile televizyonlarda bağırıp çağırarak konuşan ve CHP'nin başına geçmek isteyen bazı akademisyen ve mevki sahiplerinin, bu zorlu yürüyüşe çeşitli uyduruk ve inandırıcı olmayan gerekçelerle burun kıvırarak, minder dışında kalmak suretiyle CHP liderliğini hak etmediklerini göstermiştir.
Bu yürüyüş boyunca, siyasal iktidarın yürüyüşe ilişkin olarak dillendirdiği eleştirilerin hiçbirinde, ülkemizde adalet'in tıkır tıkır işlediği, adaletin tüm unsurlarıyla var olduğu savunulamamış ve bu yürüyüş eylemi, ülkemizde adaletin eksikliğini, insanların adalete olan susamışlığını cümle aleme ilan etmiştir.
Siyasal iktidar, ülkemizin gündemini belirlemede, CHP'nin gerisine düşmüş, CHP ve diğer muhalif kesimler, eskisine oranla büyük bir özgüven kazanmış ve siyasal iktidar ise, büyük bir özgüven kaybına uğramıştır.
Referandumda hayır cephesini oluşturan yığınlar; hayır cephesinde yer aldıklarının isabetine tanık olmuşlar ve bunun gururunu yaşamışlar, 2019 seçimleri için eskisine oranla daha da umutlanmış ve büyük bir mücadele azmi kazanmışlardır.
KILIÇDAROĞLU ve onun liderliğindeki CHP; bu eylemle, siyasette iyi ve isabetli stratejilerle ve kararlarla önemli işlerin başarılabileceğini, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, insanların ülke yararına olan tüm projelerde muhalefet cephesinin yanında yer alacaklarını görmüşlerdir.
Haklılığın, azmin ve inancın, en zoru bile başarmada etkin bir rol oynadığını, azmin elinden hiç bir şeyin kurtulamayacağını, bu zorlu yürüyüş herkese göstermiştir.
Siyasal iktidar da, görünürde bu yürüyüş eylemine ve muhalefet cephesine yönelik eleştirilerine devam ederken, kendi içinde mutlaka bir öz eleştiri yapma ihtiyacını duyacaktır.
Bu eylem, yandaş basının; kendi yararları için,sahibinin ikinci bir emrine kadar, gözlerini ve kulaklarını ülkenin tüm gerçeklerine kapattığını, Maltepe miting alanında toplanan üç milyon'a yakın insan kalabalığını dahi yok sayarak, halkımızın aklıyla alay etmekten çekinmediklerini ortaya koymuştur.
KILIÇDAROĞLU; kendi liderliğinde, Akara Güven Park da tek başına başlatarak, zaman içinde halkımıza mal etme başarısını göstermek suretiyle, peşine taktığı milyonlarla yürüyerek İstanbul Maltepe'de sonlandırdığı bu yürüyüş eylemiyle, hedefini büyütmüş ve eskisine oranla büyük bir sorumluluk yüklenmiş ve bu sorumluluğunu 2019 seçimlerine kadar başarı ile yerine getirebildiği taktirde, ülkenin kaderini değiştiren, ülkeyi düze çıkaran, yok edilen adaleti ve özgürlükleri ülkemize geri getiren gerçek bir lider olarak, ismini siyaset tarihine yazdıracaktır.
10/07/2017
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder