Bu propaganda kampanyalarında evet isteyenlerde, hayır isteyenlerde yasal haklarını kullanmakta olup, herhangi bir baskı altına almaya, tehdit etmeye, engellemeye kimsenin hakkı yoktur ve olmamalıdır.
Ne var ki özellikle iktidar mensupları Hayır diyenleri PKK’lı, FETO’cu olmakla suçlamaya başladılar.
Aklı başında olan hiç kimse bu suçlamaya inanmadı.
Ancak, yurttaşların büyük bir bölümü tepki gösterince kısmen geri adım atmaya başladılar.
Tam bu suçlamalara inanmayıp alışmaya ve yanıt vermemeye başladığımızda, asla alışamayacağımız ve kabullenmeyeceğimiz bir olay gündeme oturdu.
1 Nisan’ da Diyarbakı’a gidip evet propagandası yapacak Cumhurbaşkanı ve başbakan için hazırlanan Pankarttın bir tarafında evet’e mühür basmaya çalışan bir yurttaş eli, diğer tarafında Başbakanın fotoğrafı ve içeriğinde de “Her Evet Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir Fatiha’dır” yazısı bulunmaktadır.
Hoppala! Demekten kendimi alamıyorum.
Herkesin bildiği gibi Şeyh Sait ve arkadaşları genç Türkiye Cumhuriyeti daha 2 yaşında iken 1925 yılında, cumhuriyeti yıkmak için ayaklanmada (isyan) bulunmuş ve bedelini Şark İstiklal Mahkemesinin verdiği kararla idam edilerek bedelini hayatlarıyla ödemişlerdi.
Kürt yurttaşlardan 3 oy almak uğruna, Cumhuriyet düşmanı olan birini kullanmak ne ile açıklanabilir?
AKP’lilerin akıl hocası olan Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’nun, "Lozan görüşmeleri başladı, Musul meselesinin görüşüldüğü İstanbul konferansında Doğuda Şeyh Sait İsyanı çıkaran alçaklar bu gün aynı alçaklar” tweetini bu pankartın neresine koyacaksınız?
Bu pankart karşısında, her yurtseverin ve Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet sevdalısının halk oylamasına #HAYIR demek yurttaşlık ve namus borcudur.
Halk oylamasında ister evet, ister hayır diyelim, bir daha yan yana gelmeyecek şekilde birbirimizi ötekileştirmemek gerekmektedir.
Aksi halde yıllarca bu hatamızı onaramayız ve ülkemiz bundan büyük zarar görecektir.
Herkesi sağduyuya davet ediyorum.
24.03.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder