Çünkü ideoloji, yandaşlık, düşünce farklılığı, birine yaranma gibi etkenler, insanları rayından çıkarıyor ve gerçekleri yurttaşlara anlatma yerine çarpıtmayı ve kendi savını bu şekilde doğrulamayı, dişine tırnağına takarak savunuyorlar.
Dünün ve bu günün yanlışlarını düzltemek, gözden kaçırmak için yıllar öncesine gitmeyi, kural haline getirmişler.
Örneğin;
Türkiye’nin bu günkü sorunlarının nedenini, parti farkı gözetmeksizin son 20-30 yıl içinde iktidarda bulunan siyasi partilerin yaptığı doğrular ve yanlışlar karşılaştırılarak sonuca varmak yerine tek parti dönemi olan 1923-1950 yılına kadar iniyor ve gerçeği laf kalabalığı ile boğuyorlar.
Hiç kimse şunu teslim etmiyor.
1923 yılında kurulan Cumhuriyet, emperyalistlere karşı verilen bir Kurtuluş Savaşı sonrasında, 600 yıl şeriatla yönetilen bir imparatorluğun enkazı üzerine kurulduğunu, Cumhuriyeti taçlandıran devrimlerin, devrim yasalarının gerektirdiği koşullar içinde gerçekleştiği söylenmiyor.
Bu dönemin tek adam ve dikta dönemi olduğunu söyleyerek, dönemi kötülemeye ve kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar.
Oysa her devrim kendi yasaları çerçevesinde gerçekleşir. Aksi halde gerçekleşme olanağı yotur.
Örneğin;
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve kader arkadaşları, Cumhuriyeti kurarken, hilafeti kaldırıken, latin alfabesini kabul ederken, Eğitim Birliği, Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılması, Şapka yasalarını kabul ederken, halka lütfen bunları kabul eder misiniz? Diye soracaklardı.
Elbetteki hayır. O zaman bu devrimler gerçekleşmezdi.
Devrimler tepeden gerçekleştirilirken amaç asla diktatörlük değildi. Tek hedef çağdaş uygarlık, parlamenter sistem içinde demokrasinin alt yapısını oluşturmak, eğitim ve ekonomide atılım yapmaktı.
Nitekim, 1923-1938 yılları arasında bu amaçta büyük bir başarı sağlanmıştır.
Türkiye Uygar ülkeler arasında büyük saygınlık kazanmış ve en yüksek büyüme hızını yakalamıştır.
Tek parti döneminde, devrimler gerçekleştirildikten sonra çok partili demokratik parlamenter sisteme geçiş, amacın diktatörlük olmadığının en önemli kanıtıdır.
Kaldı ki bu gün sağ kesimin yere göğe koyamadıkları tüm sağ patilerin mesupları ve liderlerinin hepsi oradaydı. Yani tek partideydi. Hata varsa birlikte yapılmıştır.
Demoktar partinin ilk kuruluş kıvılcımı, İsmet Paşa tarafından getirilmek istenen toprak reformuna rahmetli Menderes ve diğer tortak ağalarının karşı çıkışıyla atılmıştır.
Diğer taraftan, 1950 yılında beri iktidarda olan sağ partiler döneminde yapılan hatalar ısrar ve inatla CHP’ye yüklenmek istenmektedir.
Bunlar yetmiyormuş gibi Cumhuriyet kurucusu 94 yıllık CHP’yi, bir halkoylamasını kazanmak uğruna, Cumhuriyeti yıkmaya çalışan terör örgütleriyle beraber göstermeye çalışıyorlar.
CHP, 1950 yılından bu tarafa 67 yıl geçmesine karşın, hangi tarihlerde ve kaç yıl koalisyon ortağı orlarak iktidarda kaldığı aşağıdaki tabloda net görülmektedir.
Bu tablo karşısında, son yılların hatalarını CHP’ye yüklemek en büyük insafsızlıktır.
İsmet İnönü dönemi: 20.11.1961-20.02.1965 (3 yıl, 1 ay)
Bülent Ecevit 1. Dönemi: 26.01.1974-16.11.1974 (9 ay, 29 gün)
“ 2. Dönemi: 21.06.1977-21.07.1977 (1 ay)
“ 3. Dönemi: 05.01.1978-12.11.1979 (1 yıl, 10 ay, 7 gün)
Erdal İnönü dönemi : 17.01.1999-16.11.2002 (3 yıl, 9 ay, 29 gün)
Toplam : (9 yıl, 8 ay, 2 gün)
Not: Günlerin toplamı aylara, ayların toplamı yıllara dönüştürülmüştür. G.A.
Dah fazla uzatmadan son sözüm:
Tartışma programlarına katılan katılımcılar, lütfen aklımızla alay etmeyin, biraz saygı, biraz insaf, televizyon düğmesini kapatmamıza neden olmayınız diyorum.
14.03.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder