Arada bir bu anıları Atatürk sever dostlarla paylaşmak istiyorum.
Winston Churchill, Atatürk için ''Dünyaya her yüz yılda bir yalnızca bir tane dâhi gelir bu yüzyıldaki dâhi Türk milletine gelmiştir.'' Derken…
Ne yazık ki bizim yöneticilerimiz, büyük bir değerbilmezlikle onun tüm yaptıklarını görmezden gelerek, adını kamu kurum ve kuruluşlarından silme, okul programlarında (Müfredatından) O’nunla ilgili bilgileri azaltma ve bizlere unutturma gayreti içindedirler.
Büyün önder Mustafa Kemal Atatürk, yanlız Türkiye’nin değil, 20 ve21. Yüzyıl dünya lideri olarak tarihin altın sayfalarında yerini almıştır.
Onun için gayretleri boşuna.
Çünkü unutturamazlar.
Ayrıca, gündemde olan Anayasa halk oylamasıyla büyük önderin eseri olan laik cumhuriyetimizin bizlere sağladığı demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri bir kişinin insafına bırakılarak yok edilmeye çalışılmaktadır.
Bu nedenle de moral ve isteklendirmeye (motivasyon) gereksinim duyduğumuz şu gönlerde bu anılar gereklidir diyorum.
İşte o anılardan bir demet.
*Yiğit gazeteci Uğur Dündar anlatıyor. Prof. Dr. Alaattin Akçasu'dan ilginç bir mektup aldım. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki görevinden emekli olduktan sonra tüm zamanını okuma ve araştırmayla değerlendiren Prof. Akçasu'nun mektubu, tarihe ışık tutacak bir belge niteliğinde. Değerli bilim adamı, Türkiye'deki üniversite reformunun mimarlarından Prof. Philip Schwartz'ın bir anısını aktararak, Mustafa Kemal Atatürk'ün dehasını yansıtıyor.
Büyük Atatürk, 1938 yılı başlarında Prof. Schwartz'ı Dolmabahçe Sarayı'na çağırtmış. Kendisine gizli bir görev vereceğini söylemiş.
Verilecek görev şudur. Prof. Schwartz İngiltere'ye giderek, hükümetin bilimsel danışma kuruluyla, ufukta görünen İkinci Cihan Savaşı konusunda bazı görüşmeler yapacak, bu görüşmelerde Türkiye'nin Almanlar'la birlikte savaşa girmesini önleyecek temasların yanı sıra, İngiliz ve Fransızlar'la bir antlaşma zemini hazırlanacak.
Atatürk bu manevrayı, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalan bir hayranlıkla Almanlar'la birleşme olasılığını ortadan kaldırmak için yaptığını söylemiş.
Görüşmede Prof. Schwartz'la Atatürk arasında şöyle bir diyalog gerçekleşmiş:
“Paşam, Dışişleri Bakanı'nız ve orada sefiriniz varken, bu görevi niçin bana veriyorsunuz?”
Atatürk’ün yanıtı, “Önemli antlaşmaların zeminini önce bilim adamları hazırlarlar, daha sonra diplomatlar tarafından imzalanır!” Olmuş.
Görüşmenin ardından Prof. Schwartz, Atatürk'ün imzasıyla yetkili kılınıyor ve Londra'ya gidiyor. Orada Prof. Lindeman ve arkadaşlarıyla temas kurarak, istenilen antlaşma zeminini hazırlıyor. Ancak bu sırada büyük önder vefat ediyor. İsmet İnönü cumhurbaşkanı seçilince, Prof. Schwartz, Atatürk'ün kendisine verdiği görevi anlatıyor. İsmet Paşa da sonuna kadar götürmesini istiyor.
Burada Atatürk ve İsmat İnönü’nün bilim adamlarına verdiği değeri görüyoruz.
*Atatürk’ün ebediyete intikal ettiği gün, Asaf İlbay İtalya’dadır.
İtalyan radyolarından ölüm haberini alır almaz ilk trenle İstanbul’a gitmek için bilet alır. Tren istasyonunda yanında olan bir Türk arkadaşı, sabah çıkan gazetelelerden birisinde, bir İtalyan profesörünün Atatürk’e dair yazdığı bir yazıyı Asaf’a tercüme eder.
Yazı başlığı şöyledir :
“Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor…”
İşte Atatürk budur.
Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü, silah arkadaşlarını ve şehitlerimizi minnet ve şükranla anar, aziz anıları önünde saygı ile eğiliyorum.
Son söz: Atatürk aydınlanmasının devamı ve Çocuklarımızın aydın geleceği için, #HAYIR’da hayır vardır diyorum.
01.03.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder