30 Ağustos Zafer Bayramı nedeni ile başta TGB üyeleri olmak üzere binlerce Ankara’lı, teröre karşı vatanını savunan, kendini siper eden askerlerimize destek olmak için “Hepimiz Mehmetçiğiz” eylemi için Ankara Güvenpark’ta toplandılar, sloganlar ve konuşmalar eşliğinde eylemde bulundular.
Ancak, Güvenpark’ın bir yanında TGB üyleri eylemde bulunurken, hemen bitişiğinde ülkücü gençlerin aynı doğrultuda eylemleri vardı. İki farklı grubun yan yana miting ve eylem yapması vatandaşları tedirgin etti. Bazıları, “aman olaylar çıkmasın” diye endişe ediyorlardı. Ama sanıldığı gibi herhangi bir sataşma ve olay olmadan, iki grubun sloganları birbirine karışarak eylemlerini sürdürdüler. Konuşmaların sonunda tekerlekli sandalyeleri ile gaziler önde olmak üzere, GMK Bulvarından Anıtkabire gidilerek saygı duruşunda bulunuldu.
Güvenpark’taki eylemde TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz şunları söyledi:
Bizlerin onuru ve vicdanı ile oynamaya kalkanlara bazı gerçekleri tekrar tekrar hatırlatmamız gerekiyor. Biz, AKP-PKK imzasıyla yürütülen “açılım” süreçlerinin bu nokta geleceğini daha başlangıcında söylemiştik. Siz de biliyorsunuz, iç savaş çıkarma amacını güden sürecini her yerde milletten tepki gördüğünü biliyoruz. Yurdun her yerinde tepkimizi gördünüz, başarıya ulaşamadılar. Türk ordusunun şerefli subaylarını zindanlara attılar. Milletin hep beraber tepkisi orduyu o zindandan kurtardı. Şimdi burada şunu ilan edeceğiz hep beraber, Amerika’nın, Avrupa’nın, emperyalizmin girişimleriyle Türkiye’yi bölmeye kalkanlar, başarıya ulaşamamıştır. Terörü, PKK yı tekrar diriltenler, tekrardan güçlendirenler, Türk ordusunun gücüne a. Onların başarılı olamayacağını ve onlara bu millet gösterecektir. 30 Ağustos bizim için anlamlı, ayağındaki yırtık pabuçla 11 günde İzmir’e kadar düşmanı kovalamakla onların karşısına hiçbir kuvvet çıkamayacaktır. Bunu da burada dosta düşmana ilan ediyoruz. Bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusu için, “bunlara savaşa girerse hiçbir şey yapamazlar” diyenler vardı. Şimdi ne oldular, hepsi Atatürk’ün karşısında “sap gibi duruyorlar”. Onlar, “savaşamaz” dedikleri Türk ordusunun verdiği büyük mücadelenin farkında olmak zorunda kalıyorlar. Şunu görüyorlar, Türkiye’nin Atatürkçü vatansever birikimini bunların duymayan kulaklarına görmeyen gözlerine bir daha gösterelim. AKP-PKK ile PKK yı meşrulaştıranlar var, ama illetten hiçbir sır saklayamaz. Ne AKP masumdur, ne PKK masumdur. Ama işlediği suçların bedelini ödeyecek. Başta büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Kuvayi Milliye şehitlerimiz için ve bu vatanın bağımsızlığı ve birliği için can veren şehitler için saygı duruşunda bulunulup istiklal marşı okundu.
Bundan sonra tekerlekli sandalyesi ile gazilerin temsilcisi Ertan Acır gelerek şu konuşmayı yaptı:
“ 30 Ağustos Türk ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı kadınıyla, ocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın, ulusal benliğin kurtarıldığı ve zafer destanının yazıldığı gündür. Bundan tam 93 yıl önce Anadolu toprakları o dönemin büyük devletleri ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr antlaşmasını ulusumuza dayatmışlardı. İşgal güçleri girdikleri her yerde kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza, çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine üzerimize çöreklenen kara bulutların dolaştığı bir anda Mustafa Kemal ve onun dava arkadaşları Mayıs 1919 da Samsun’a Bandırma vapuru ile gelerek, “Ya İstiklal Ya ölüm” diyerek bağımsızlık ateşini başlatmıştı. Bu bağımsızlık ateşi dış ve iç odaklar karşısındaki Anadolu halkını tek bir yumruk yapmıştı, şu anda olduğuz gibi. Dumlupınar ve Sakarya Muharebeleri ile bu direniş destana dönüşmüştür. Görüyoruz ki, dün olduğu gibi ülkemizin üzerinde emperyalistlerin oyunları, onların köpekliğini yapan PKK ise eylemleri var. Buradan şiddetle haykırıyoruz. “Ey bizi yönetenler, ey her daim mağdur sömürgenler, ey muktedirler, ey gözlerimizin içine baka baka yalan söyleyenler, ey vicdansızlar, ey insafsızlar, hani şehitler gelmeyecek analar ağlamayacaktı? Adını “çözüm süreci” koyduğunuz sürecinde PKK silah bırakma, çekilmek yerine, gerilere doğru geldi. Milis kuvvetleriyle yol kontrolleri başladı, sözde şehitlikler törenler açıldı, vatandaş haraca bağlandı; PKK nın istediği valiler ve kaymakamlar atandı ve çadır mahkemeleri kuruldu. Suriye’deki teröristler PKK için toplantı yapıldı. Barzanigiller Diyarbakır’dan Van’a uzandı. Devlet terörist başıyla pazarlık yaftasını büyüttü. İmralı karargâhı kuruldu. MİT PKK postacısı oldu. Terörist başı seçim için poz poz fotoğraflar çekildi. Güvenlik güçleri meşru müdafaa dışında ateşkes yaparak karakollara hapsedildi. Demokratikleşme hareketleriyle paralel devlet KCK mensupları parti parti serbest bırakıldı. Yerleşim yerlerin isimleri PKK istediği biçimde değiştirildi. Geriye ne kaldı PKK nın terör örgütü olmaktan çıkarılması özerkliğin ilanı kaldı.
Bu topraklara bırakılan kolları ve bacakları biz gazilerin ve şehit ailelerimizin Atamızın huzurunda Türk milletine sözümüz ve andımız vardır. Atam, senin ve silah arkadaşlarının gerçekleştirdiği bir mucizenin eseri olan TC Devleti’nin ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğü belirlediğin temel ilkeleri bu gün ve gelecekte koruma ve kollamak azim ve kararlılığı, bu uğurda ettiğim yemin ve inancımız sürmektedir. Atam senin istediğin gibi bu topraklar sonsuza kadar payidar kalacaktır. Bu ülkeyi bölmek isteyen vatan hainlerine karşı bu gün başlattığın büyük kurtuluş mücadelesinin devamı olarak TC nin bölünme bütünlüğü ve bekası için yorulmadan, korkmadan mücadeleye devam edeceğiz. Biz ordumuz ve polis teşkilatıyla ve milletimizle omuz omuzayız. Biz Cumhuriyetiz, biz Türkiye’yiz, “ne mutlu Türküm diyene”. (Zafer milletin Mehmetçiğin olacak sloganları hepimiz mehmediz hepimiz Mehmetçiğiz sloganları)
Vatan Partisi Ankara İl Başkanı Osman Yılmaz konuşmasında şunları söyledi:
“ Buradan Diyarbakır’da, Mardin’de terörle mücadele eden Mehmetçiğimize, polislerimize, hep birlikte selam gönderelim. Değerli vatanseverler bir savaşın içindeyiz, Mehmetçiklerimiz vatanını teröre karşı savaşırken şehit oluyorlar. Bizler bu alanlarda, Türkiye’nin her bir yanında 30 Ağustos meydanlarını dolduranlar bir savaşın içinde olduğumuzun bilincindeyiz. Karşımızda Amerika’nın kara gücü PKK var ve bu savaşa karşı Mehmetçiğimizle birlikte olduğumuzu, polisimizle, korucumuzla birlikte olduğumuzu göstermek için bir Pazar günü toplandık. Zafer Bayramımızın 93. Yılında toplandık. Vatanımızın parçalanamayacağını 93 yıl önce cevabını aldılar. Şimdi aynı kararlılıkla PKK terörünün belini kıracağız, bileğini bükeceğiz. Burada PKK yı meydana getirenler, “açılım” adı alında PKK yı bu hale getirenler, terörü bu konuma getirenler de bu savaşın içinde gaflet içindeler. Şimdi bu çabamızla, Atatürk’ün huzurunda kararlılığımızı göstereceğiz. Onun için teröre karşı ordusu ile milleti ile elele vererek birlik olduğumuzu göstereceğiz. Milletin Mehmetçiğin arkasında olduğunu göstermesi, o şehit olan kardeşlerimizin cenazelerinde gösteriyoruz, stadyumlarda gösteriyoruz, binlerce yurttaşımız gönüllü asker olarak gösteriliyor. İşte karşımızdaki düşmanı kahreden, onu başarısızlığa mahkum eden bu niteliktir. Şimdi hep birlikte konuşmalar bittikten sozınra başkomutanın huzurunda bu savaşı başarıya ulaştıracağımıza söz verecek miyiz? Söz verecek miyiz? Bu kararlılık Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak. Bu kararlılık Türkiye’yi bölmeye çalışan düşmanları kahredecektir”.
“Bu gün 30 Ağustos Yurdumuzun düşmanlardan zaferle kurtulmasının 93.yıldönümü. Güneydoğuda vatan mücadelesi bölücü terör örgütü PKK tarafından şehit edilen askerlerimizin acısını içimizde yaşayarak zafer bayramınız kutlu olsun diyoruz. Cumhriyet Kadınları Derneği olarak şehit ailelerine başsağlığı diliyor, acılarımızı paylaştığımı buradan ifade ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bu gün Zafer Bayramı, bu gün Cumhuriyet kadınlarının görev amanı. Biz Cumhuriyet kadınları Kurtuluş Savaşında bu ülkenin bağımsızlığı için canlarını feda eden kadınların çocuklarıyız. Görevimiz vatanımızın bağımsızlığı, birliği bütünlüğü için Güneydoğu’da mücadele eden Mehmetçikle beraber olmaktır. Görevimiz ülkemizin yeniden huzur, Atatürk devrimleri yolunda hiç durmadan çalışmaktır. Görevimiz Cumhuriyet devrimlerinin ışığını yarınlara taşımaktır. Görevlerimizi yerine getirene kadar hiç durmadan çalışacağımıza buradan söz veriyoruz, buradan ilan ediyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Türkiye Emekli Subaylar Derneği Vardiya Bizde Platformu adına (TESUD adına genel) Sekreter Rafet Yavuz şu konuşmayı yaptı:
“Harbiyelim, bu mukaddes alay sancağının nöbet sırası sende, rengi mübarek ecdat kanının rengidir. Kumaşı şehit telidir, pırıltısı zaferin pırıltısıdır. Ay yıldızı hürriyet ve istiklaldir. Yazısı kahramanlık ve fazilettir. Gönderi milli iradedir. Sırrı şeref ve mesuliyettir. Bütün bunlar Türk milletinden sana emanettir. Bu büyük emaneti sana teslim ediyorum. Demir bileğinle ona sımsıkı sarıl, kavra. Onu Kanının son damlasına kadar bayrağı yükseklerde tut. Onu senden sonra sağ kalana teslim etmedikçe son nefesini vermeyeceksin. Bu sancak nesiller boyunca da elden ele verilecek verilecektir. Bu sancak daima göklerde dalgalanacaktır. Sancak nöbetçiliği şereflisi ve kutsalıdır. Bu şanlı sancağı teslim aldığım gibi, lekesiz tertemiz sana teslim ettiğim gibi işareti olarak öpüyor ve teslim ediyorum. Kutlu ve uğurlu olsun.”
Harbiyeli şöyle cevap verir:
“Teğmenim, namusum üzerine ant içerim ki, bu mukaddes nöbetimin devamınca gözümü bir saniye olsun ondan ayırmayacağım. Sancağımı canımdan aziz bilip onu daima yükseklerde tutacağım. Renginin bedeni kanım olsun, pırıltısının bedeli canım olsun, ay yıldızına varlığım feda olsun. Yazısını vicdanımda tertemiz saklayacağım. Gömleğimi vicdanımla sık sık yıkayacağım. İman dolu göğsümde omzumda en şerefli sorumluluk olarak kalacaktır. Bu sancağı benden sonra sağ kalana teslim etmedikçe bu beden bana haram olsun. Nöbetimi bir ibadet vecdi içinde tutacağım. İçtiğim bu anda bağlandığımın işareti olarak öpüyor ve teslim alıyorum”.
Şimdi bu söylemler aracığıyla bu vatan topraklarının bütünlüğüne ve milletimizin birliğine beraberliğine göz dikerek türlü çözülmelere bel bağlayan ve bu değerleri yok emek adına türlü odaklardan medet umanlara seslenmek istiyorum. Siz nasıl bir muaza ile karşı karşıya olduğunuzu görmez ve bilmez misiniz? Hepimiz Mehmetçiğiz”
“Her aşaması vatanseverlik kahramanlık dolu Kurtuluş Savaşı’mız, bundan tam 93 yıl önce 30 Ağustos 1922 tarihinde ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile tarihte eşi ve benzeri görülmemiş bir zaferle taşlandırılmıştır. 30 Ağustos Zafer Bayramı hepinize kutlu olsun. Değerli vatanseverler, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesini terk edip milli politikalar yerine ayırımcı politikalar yürüten yöneticiler bu gün ülkemizi içte ve dışta bir çıkmaza sokmuşlardır. Ülkemiz Cumhuriyet Tarihinin en buhranlı döneminden geçmektedir. Ülkemizin içine düşürüldüğü bu dönemde vatanımızın bütünlüğünü ve Cumhuriyetin kazanımlarını tehdit eden iki unsur vardır. Bunlardan birincisi bölücülük, ikincisi ise gericiliktir. Yanlış politikalar sonucu güçlenen bölücüler bu süreçten istifade ederek toparlanan silah örgütü PKK kanlı terör eylemlerini ve katliamlarını artırmıştır. Cumhuriyetimiz için tehdit oluşturan şeriatçı unsurlar ise kazanımlarımızı torpillemeye devam etmekte. Bunların kafa kesen insan yakan mankurtlaştırılmış uluslararası teröristler ise pusuda beklemektedir. Değerli vatanseverleri, Ulu Önderimizin dediği gibi “ülkemiz içine düştüğü bu zor durumdan büyük Türk Milletinin azim ve kararlığı kurtaracaktır”.
Bu millet yokluk içerisinde bağımsızlığını bu orduyu olanaksızlıklar içerisinde Kurtuluş Savaşını ve üç yüz yıl aradan sonra onu taçlandırılan Başkomutanlık Meydan Savaşı’nı kazanmıştır. Bunu da kazanacağız. Bunu Kurtuluş Savaşımızda derelerde kümeste saklananlar anlayamazlar. Bunu kazandığı zaferle sadece düşmanı değil, milletin makus talihini de yenen kendisi cephede çarpıştığı için o oğlunun ölümünü üç ay sonra öğrenen Kurtuluş Savaşı’mızın kahramanı İsmet İnönü’ye acımasızca saldıranlar, kendi çocuğunu sahte raporlarla bedelli adı altında para ödeyerek askerden kaçıranlar anlayamazlar.(Bravo ve alkışlar) Bunu, şehitlerimize “kelle” diyen acılı şehit yakınlarına hakaret edenler anlayamazlar. Bunu gazilerimizi, “benim için mi kolunu bacağını kaybettin” diyenler anlayamazlar. Bunu milli orduya kumpas kuranlar anlayamazlar. (Alkışlar-yuh” sesleri) bunu bizler anlarız. Bizler bu gün vatan savunması yapan Türk Silahlı Kuvvetlerimize, güvenlik güçlerimize, askerlerimize, polisimize, Mustafa Kemal’in askerlerimize sahip çıkacağız.
Değerli Vatanseverler, bu büyük zaferi 93. Yılında milletçe birlik ve beraberlik içinde ona sahip çıkarak kutluyoruz. Bu zaferi bizlere armağan edenleri, bu toprakları vatan yapanları, bu vatanda ay yıldızlı bayrağımızın altında özgürce yaşamamızı kanları ve canları pahasına sağlayan başta Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kahraman gazilerimizi, aziz şehitlerimizi minnetle şükranla anıyoruz”.
Bu konuşmalardan sonra, TGB üyeleri ve bu etkinliğe katılan Ankara’lılar Anıtkabir’e giderek saygı duruşunda bulundular.
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com.tr
Yorum Gönder