Disk kadro talebi ve ekonomik kriz için basın açıklaması ile eylem yaptı

11 Eylül günü toplanan DİSK’li işçiler, ellerinde istemlerini belirten döviz ve pankartlar olduğu halde, sloganlar atarak basın açıklamasında bulundular.

Disk kadro talebi ve ekonomik kriz için basın açıklaması ile eylem yaptı
“Ülke bir felakete gitmekte ve bu felaketin yükü işçilere ve emekçi halka ödetilmektedir.
DİSK/ Genel-İş Genel Yönetim Kurulu’nun belediye şirket işçilerine kadro talebi ve ekonomik kriz ile ilgili olarak, Ankara Ulus Meydanı’nda  11 Eylül günü toplanan DİSK’li işçiler, ellerinde istemlerini belirten döviz ve pankartlar olduğu halde, sloganlar atarak basın açıklamasında bulundular. Bu konuda işçiler:
Ekonomik Krizin Yükünü Çekmeyeceğiz! Ücretler Artırılsın! Belediye Şirket İşçilerine Kardı ve Özgür Toplu Sözleşme Hakları İstiyoruz! Haksız Yere İşten Çıkarılan İşçiler İşlerine Geri Dönsün!” Dediler.
Ulus Meydanı’nda toplanan Çoğunluğu DİSK’li olan işçiler önünde basın açıklaması yapan Genel İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
- Çalışma yaşamına, işçilere emekçilere ilişkin sorunlar dağ gibi büyürken ülkeyi yönetenlerin gündeminde işçiler ve emekçiler yok. Bugüne kadar mevcut sorunlarımıza ve taleplerimize yönelik olumlu iyileştirici hiçbir adım atılmış değil. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı 100 günlük eylem planında işçilerle emeğiyle geçinenlerle ilgili en ufak bir söylem de görmemiştik. Ekonominin gidişatı gösteriyor ki bir bütün olarak ÜLKE BİR FELAKETE GİTMEKTE ve bu felaketin yükü işçilere ve emekçi halka ödetilmektedir.
Disk kadro talebi ve ekonomik kriz için basın açıklaması ile eylem yaptı
Yeni sistemde sermaye daha da kuvvetlendirilirken emek biraz daha değersizleştirilmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın dönüştürülmesi bunun bir göstergesidir. Bakanlığın adı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” olarak değiştirildi.  Bu sadece iki bakanlığın birleştirilmesi olayı değildir. Yaşamdaki değerleri yaratan emeği yok saymaktır. Görev ve kapsam bakımından milyonları ilgilendiren bir bakanlığın tek başına önemli bir bakanlık olması gerekirken tersi olmuştur. Böylelikle siyasi iktidarın, çalışma yaşamına emeğe, işsizliğe, iş cinayetlerine önem vermediği ve bu konularda düşünce ve eylem planlarının da olmadığını net bir biçimde ortaya koymuştur.
Söyledik yine söylüyoruz; ekonomik krizin temel nedeni piyasa ekonomisidir, tüketim üzerine kurulu sermaye düzenidir. Krizlerden etkilenmemek için yapılması gereken istihdam sağlayan üretim ekonomisidir. Uygulanan ekonomik politikalar sonucunda bugün: İŞSİZLİK 6 MİLYONU AŞTI ve çok büyük sosyal ve toplumsal sorun haline geldi. Artık her ve de birkaç işsiz var. Genç işsizliği artıyor, üniversite mezunu işsizlerin sayısı artıyor, kadın işsizler alabildiğine yüksek boyuta geldi.
Enflasyon oranı son 15 yılın en yüksek seviyesinde ve bugün temel tüketim maddelerinin fiyatı iki katına kadar çıktı. Faturalarımız her geçen gün kabarmaya başladı; doğalgaza, elektriğe, suya yüksek zamlar yapıldı. Artık emeğiyle geçinemeyenlerin aldığı ücret; faturalara, kiraya zor yetmekte ve temel ihtiyaçlarını neredeyse karşılayamayacak düzeydedir.
Siyasi iktidarın bazı işçilere ve emekçilere bakış açısı taşeron şirket işçilerine yönelik çıkarılan eşitsiz ve ayırımcı olarak düzenlenen 696 Sayılı KHK ile ortaya konmuştu. Biz alanlara çıkarak kadro düzenlemesi KHK ile yapılamaz, dedik ama ne yazık ki kadro düzenlemesi işçilerden, sendikalardan ve meclisten kaçırılarak yapıldı.
Taşeron şirketlerden belediye şirketlerine geçişleri yapılan 500 bin işçiye hak ettikleri kadro verilmeyerek haksızlık yapıldı.
Belediyelerdeki taşeron şirket işçilerini belediye şirketi işçiliğine mahkûm etmek adaletsiz, haksız ve ayırımcı bir uygulamadır. Soruyoruz: Merkezi idarede taşeron şirketlerde çalışan işçiler kamu hizmetlerinde çalıştıkları için kadroya alınmışlarsa, yerel yönetimlerde çalışan işçiler hangi nitelikte hizmetlerde çalışıyorlar ki hala kadro dışında bırakılıyorlar?
Yerel yönetim hizmetleri kamu hizmeti değil midir?
Ne yaptılar? İşçilerin hak ettikleri kadroyu vermedikleri gibi, geçişi yapılan tüm işçilerin özgür toplu sözleşme yapma haklarını da gasp ettiler. İdarelere ve şirketlere geçişi yapılan taşeron şirket işçilerinin özgür toplu sözleşme hakları 2020 ye kadar askıya alındı. Yüksek Hakem Kurulu’nun (YHK) belirlediği komik artışlarla işçiler 2020 ye kadar açlık ve sefalete mahkûm edildiler.
YHK tarafından ilan edilen ve 1 Ocak 2018 Ocak 2018- 30 Haziran 2020 dönemde 6 şar aylık dönemler için ilan edilen çıplak ücretlere yüzde 4 oranında yapılan artışlar, %20 ye yaklaşan yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında işçileri ve ailelerini açmaza sürüklemiştir. Yüksek enflasyonun ve TL nin yaşadığı tarihi değer kaybının da tetiklediği hayat pahalılığı karşısında işçi ücretleri mum gibi erimiş, işçilerin reel ücretlerinde erime yüzde 20 lere dayanmıştır.
Kamuya geçiş yapan yaklaşık bir milyon işçi ile birlikte, tüm işçilerin ücretlerine ek zam yapılmalı, geçiş yapan işçilerle ilgili sınırlandırmalar ortadan kaldırılmalı ve özgür toplu sözleşme yapabilme hakları sağlanmalıdır.
Bugün belediye şirketlerinde çalışan işçiler ilave tediye ödemlerini dahi alamamaktadır. Bu adaletli hakkaniyetli bir tutum değildir. Belediye şirket işçileri de 52 günlük ilave tediye ödemlerinden yararlanmalıdırlar.
Birileri bu haksızlıklara övgüler dizebilir. Ama biz bu yapılanlara haksızlık ve adaletsizliktir diyoruz ve giderilmesini talep ediyoruz.
Disk kadro talebi ve ekonomik kriz için basın açıklaması ile eylem yaptı
Belediye şirket işçilerine hak ettikleri kadroyu talep ediyoruz. Ve diyoruz ki: Gerek önceden  belediye şirketlerinde çalışan, gerek taşerondan belediye şirketlerine geçirilen bütün işçilerin hak ettiği kadroyu alana kadar mücadelemizi ısrarla ve inatla sürdüreceğiz.  
Uzun zamandır mücadelesini verdiğimiz bir konu da OHAL döneminde gerçekleşen haksız ve hukuksuz işten çıkarmalardır. Bu güne kadar bir yandan emek mücadelesini sonuna kadar sürdürürken bir yandan da ülkenin geleceği için demokrasi, adalet ve hukuk talep ettik. Çünkü demokrasilerde hukuksuzluğa yer olmaz. Ancak geldiğimiz noktada haksızlık ve hukuksuzluk devam ediyor.
Buradan bu ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz; binlerce işçiyi ihraç ve aileleriyle birlikte açlığa, sefalete ve yoksulluğa mahkûm ettiniz. Hakkında herhangi bir soruşturma açılmamış, bir mahkeme kararı olmayan 3000 e yakın üyemizi aileleriyle birlikte mağdur ettiniz.
OHAL itiraz komisyonunun oyalayan ve sonuç üretmeyen çalışması yerine bir an önce hukuksuzca ihraç edilen üyelerimizin işe iade edilmesini, mağduriyetlerinin sona erdirilmesini talep ediyoruz.
Haklarımız için, emeğimiz için, demokrasi mücadelemizden de asla ödün vermeyeceğiz.
İnadına sendika, inadına DİSK, inadına Genel-İş! Kaybedilmiş haklarını böylece dile getiren, zaman zaman topluca slogan atan işçiler, “kadro hakkımız söke söke alırız,  gerçek kadro istiyoruz, susma sustukça yeni zamlar gelecek, inadına sendika inadına işAyrıca pankartlarda görülen sloganları atıyorlardı. gibi sloganlar atıyorlardı.
Basın açıklamasından sonra işçiler topluca dağıldılar.

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget