Cezayir’li yazardan “Erdoğan’a açık mektup”

Dünyaca Ünlü Cezayirli Edebiyatçı Kamel Daoud Akp Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Açık Bir Mektup Yazdı 

“Siyaset her şeyi belirlemeye başladığı anda, o toplum çöker”.
Prof. Dr. Mehmet Altan
Cezayir’li yazardan “Erdoğan’a açık mektup”
“15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri gerekçesiyle yargılandıkları davada kardeşi Ahmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak ile birlikte ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan, ancak Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali’ kararı gerekçe gösterilecek 21 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen gazeteci ve akademisyen Prof. Dr. Mehmet Altan, AYM since "tutuklanmasına bile gerek yok, hak ihlali var" demesi gecikmeli de olsa tahliye edilmişti. Tüm bu hukuksuzluğa rağmen, akademisyen Mehmet Altan, çalıştığı üniversiteden de kovulmuştu. Bu insan haklarıyla bağdaşır mı? İnsanlara hem zulüm ediyorsun, hem de yargılamadan işinden ekmeğinden ediyorsun, bu insanları isyan ettirir.
Cezayir’li Yazar Kamel Daoud’un mektubunda bahsettiği bizim Prof. Dr. Mehmet Altan’ı da içine alan, onun haksızlığa uğradığını belirten ve Türkiye Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı,  R.T. Erdoğan’ın Cezayir’i ziyaretinden önce Erdoğan’a sert eleştirilerin yer aldığı Daoud’un Huffington Post’ta yayınlanan yazısının tam çevirisine bir göz atalım. Bakalım Cezayir’li yazarın doğruları yazıp yazmadığını bir de siz irdeleyin.
Fikir ve ifade özgürlüğünü de göz önüne alarak, bu mektubu Türkiye’de bir Türk yazarımız yazmış olsaydı, onun başına neler gelirdi acep. Görüş ve düşüncelerinin ne kadar isabetli olup olmadığını siz değerlendirin:
Cezayir’li yazardan “Erdoğan’a açık mektup”
“Tüm hapsettikleriniz, öldürdükleriniz ve işkence ettikleriniz adına söylüyorum Erdoğan. Ülkemize hoş gelmediniz.
Hayır, Erdoğan Cezayir’de istenmiyorsunuz.
Biz daha önce ülkemize halifeliklerini dayatmak isteyenler yüzünden kan ve gözyaşı döktük. Kendi fikirlerini bizim canlarımızdan daha değerli gören, çocuklarımızı esir alan, ruhlarımızı ve gelecek ümidimizi bizden çalanlara bedel ödedik.
Sizin geçim kaynağınız olan İslamcılık bizim hüznümüz oldu. Siz bize o günleri hatırlatıyorsunuz. Sizin «Babıali»nizde diz çökmemizi isteyenlere sadece kanat germiyorsunuz. Ayrıca, milletimizin bütün değerlerinin tam zıttını simgeliyorsunuz. Özgürlükten nefret ediyorsunuz. Bağımsız düşünceden nefret ediyorsunuz. Mitingleri ve yürüyüşleri seviyorsunuz. Din tacirliği yaparak bizim sırtımızdan bir halifelik hayal ediyorsunuz.
Bugün ülkemizdeki İslamcı partileri destekleyerek, onlara emrinizdeki şirketlerden hediyeler alarak, dernekler kurarak, camilerimizi kontrol ederek bu arzunuzu yavaşça gerçekleştiriyorsunuz. Bir taraftan tabutlarımızı kazarken öbür taraftan bize cenneti gösteren « Müslüman Kardeşler » örgütünün bilindik eski yöntemleri.
Hayır, Sayın Erdoğan, bir taraftan Kürtlere ve muhaliflerinize ölüm saçarken sizin bize yardımcı olmak istemediğinizi, özerklik hakkımızı savunmadığınızı çok iyi biliyoruz.
Ortadoğu’da mağdurla ağlayıp cellâtlarıyla iş antlaşmaları imzalıyorsunuz. Bizim haysiyetimizi değil kendi halifeliğinizi savunuyorsunuz. Zulümlerinizi, tasfiye listelerinizi, her gün daha fazla dolan korkunç hapishanelerinizi, Sarayınızın emrindeki yargınızı, küstahlığınızı ve palavralarınızı unutmayacağız.
Siz paylaşacağımız bir insanlık değil Osmanlı’nın kötü ve kanlı bir taklidini gerçekleştirmeyi hayal ediyorsunuz. İslam sizin için sadece bir basamak. Tanrı bir ticari ürünü, modernlik bir düşman, Filistin sadece bir vitrin, İslamcılar ise şaşkın dalkavuklarınız.
Tarih sizi iktidara tutunmak için yaptığınız hilelerle, kurgu darbelerinizle, farklı fikirlere ve halkınıza yürüttüğünüz cadı avıyla, öldürdükleriniz ve işkence ettiklerinizle hatırlayacak.
Tarih sizi bombalarınızla, savaşlarınızla, diyalog kurma acziyetinizle, kendiniz ve kendi kişisel hikâyeniz dışında kimseye hayat hakkı tanımamanızla hatırlayacak. BM’deki Kudüs oylamasını kendi ticari ürününüze çevirdiniz. Filistinlilerle birlikte size gülmemize müsaade edin. Filistin davası sizin için ticaretini yaptığınız bir ürün. Tıpkı diğerleri için olduğu gibi. Diz çökmüşlerin sırtına binmeyi çok iyi biliyorsunuz.
Biz Cezayir’de kendini Tanrı gören ve istediğine hayat hakkı verip istemediğine vermeyenlerden çok çektik. Onlar sizin ziyaretinizden mutlu. Biz değiliz. Cezayirli İslamcıların ve popülistlerin idolüsünüz. Onlar halifeliğinizle evlilik yapmadan iktidara gelmeyi hayal edemiyorlar.
Biz ülkemizi bir özgürlük ülkesi olarak hayal ediyoruz. Daha önce elimizden alınmış olsa da onurlu bir ülke hayal ediyoruz. Bunlar ne sizin hayaliniz, ne de sizin değerleriniz.
Güzel Türkiye’yi kendi yandaşlarınız, yakınlarınız ve hanedanınız için bir pazara ve muhalifleriniz için bir hapishaneye çevirdiniz. Ümit ediyoruz ki bu güzel millet sizin elinizden sağ kalarak kurtulacak. Mahkûmları, işkence mağdurları, bombalanan çocukları bunu da atlatacak. Siz sadece bir illüzyonsunuz. Sizde biliyorsunuz. Biz de.
Aşağılanmışlık duygumuza, sevdiğimiz değerlere, inançlara yatırım yapıyorsunuz. Kendinizi bir kurtarıcı olarak sunabilmek için. Oysa tam tersine bir mezar kazıcısınız. İlk önce kendi ülkeniz ve sonra komşu ülkeleriniz için. Türkiye, size hiç bir vefa borcu olmayan bir mucize. Bu mucizeyi bu ulusun Rönesans’ını sağlayan ve itibar kazandıran özgür ruhlu kadınlara ve erkeklere borçlu. Tıpkı ömür boyu hapse mahkûm ettiğiniz Ahmet Altan gibilere.
Tıpkı diğer İslamcılar gibi başkalarının zaferlerini çalmayı seviyorsunuz. Devrimlerin olgunlaşmasını bekliyorsunuz ve vakti geldiğinde kendiniz Tanrı’nın atadığı halife olarak tayin ediyorsunuz. Sizin popülizminiz bu güzel ülkeye çok şey kaybettirecek ve vaazlarınız suçlarınızı örtmeye yetmeyecek. Bizim İslamcılarımız ve popülistlerimiz Vahhabi para babalarını kaybettikten sonra sizi yeni bir cüzdan olarak görüyor. Bilin ki, onlar bizden değiller, sadece sizin ideolojik hareminizin mensupları.
Tarih sizin sebep olduğunuz ölümleri ve mahkûmları, tasfiyelerinizi, yolsuzluklarınızı, savaş uçaklarınızı, Sarayınızın emrindeki adalet saraylarınızı hatırlayacak. Buraya Osmanlı fatihi gibi, kurtarıcı Barbaros gibi gelmiyorsunuz. Kurtarıcı gibi gelen korsanların hikâyelerini iyi biliyoruz.
Biz güçlü, bağımsız ve ecdadınla gurur duyan bir ülke hayal ediyoruz. Farklılıklarını kabul eden, farklı din ve inançlara saygılı, çoğulcu ve herkesin mutluluk arama hakkına saygı duyan bir Cezayir hayal ediyoruz.
Dostlara ve müttefiklere ihtiyacımız var. Sizin gibi elini kana bulamışlara değil. Hilelerinize burada yer yok. Bu ülkedeki ajanlarınızın da uzun bir geleceği yok.
Fethedilmiş topraklarda değilsiniz. Sadece bir fetih illüzyonu yaşayacaksınız. Tıpkı eski sömürgeciler gibi”.(1)
Cezayir’li yazardan “Erdoğan’a açık mektup”
Mektupta adı geçen 21 ay tutuklu kaldıktan sonra yeni tahliye olan Prof. Dr. Mehmet Altan, bir söyleşide şunları söylüyordu:
“-Hukuk yoksa o davalara siyasi dava diyorlar Türkiye’de. Tüm dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşları, AB Konseyi’nden BM’ye kadar herkes bu davayı izledi, dosyayı tercüme ettirdi. Olup biteni, tiyatro olarak nitelediler. İşte Ahmet de o tiyatronun içinde, içeride bulunan bir yazar, edebiyatçı, düşünce insanı” açıklaması yaptı.
Bir devletin, bir toplumun meşruiyetini anayasası sağlar. Eğer o devlet meşru, hukuki bir zemine dayanıyorsa kendi anayasası üstünden hareket eder. TC Anayasası‘nın 153. maddesi, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının yargı da dâhil devletin yasama, yürütme ve yargının da uyması gereken kararlar olduğunu teminat altına almıştır. AYM Genel Kurulu benim müebbet verilmiş dosyayla gözaltına dahi alınamayacağıma hükmetmişti. Ancak bana ceza veren İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi ve 27. Ağır Ceza Mahkemesi bu karara uymayı reddettiler. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilktir. Bir hukuk devletinin fiilen çöküşüdür. Hukukun kendi üyelerinin Anayasa’ya karşı işlediği suç nedeniyle 6 ay da  fazladan yattım. Bu durumu öyle somut ve net anlatıyor ki bundan öte anlatılacak bir şey yok”.
Hal böyleyken, yıllardır tek adamla yönetilen ülkemizde adalet ve hukuk hırpalanıyor, masumların canı yanarken, başka ülkelerin aydınları ülkemizin halini acı bir şekilde mektupla da olsa dile getiriliyor. Bilmem sonumuz nereye varır.(2)

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız  
SONOTLAR
(1) https://www.turkishnews.com/tr/content/2018.02.26/erdogana-agir-mektup/
(2)https://t24.com.tr/haber/mehmet-altan-siyaset-her-seyi-belirlemeye-basladigi-anda-o-toplum-coker,671017

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget