Bu eylemi kasten adam öldürme olarak nitelendirmek imkansızdır.
Zira, bu ölümlerden sorumlu tutularak suçlu bulunanlar,301 işçinin ölmesi neticesini istememişlerdir, bu neticeyi istememelerine rağmen, neticeyi öngörmüşlerse taksirin ağır hali olan bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Bu taktirde ceza, normal taksire göre, üçte birden yarısına kadar artırılarak hükmedilecektir.
Kasten adam öldürmede, kasten öldürülen kişi sayısı kadar, ayrı ayrı ceza verilirken, madende ölen 301 işçinin yakınları veya vatandaşlar;301 kişi öldüğüne göre, cezalar niçin bu kadar az olmuştur, aynı kanun maddesi, her ölen için olmak üzere, 301 kez niçin uygulanmamıştır diye soracaklardır.
Bu sorunun cevabı, taksirle adam öldürme suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 85. maddesinin 2.fıkrasında yazılıdır. Kanun koyucu taksirle adam öldürme suçunu düzenlerken, birden fazla kişinin taksirle öldürülmesi halinde, sadece cezanın biraz artırılmasını, tavan ceza olarak altı yıl yerine, on beş yıla kadar ceza verilmesini öngörerek, ölenlerin sayıca 301 kişi olmaları halinde dahi, uygulanacak tavan cezayı on beş yıl ile sınırlandırarak ölen sayısı kadar ceza verilmesini engellemiştir. Bu konuda, yani 301 kişinin ölümüne karşılık olarak verilen ceza miktarının azlığı konusundaki suçlamanın muhatabı, mahkeme değil, yasayı çıkaranlardır. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Bize sorarsanız, asıl suçlular; 301 işçinin ölümüne yol açan maden kazasının oluşumunu önleyecek tedbirlerin alınmasını zamanında denetlemeyen ve tüm eksikliklerine rağmen bu maden ocağının çalışmasına göz yuman devlet yönetimidir, bunlara da hak ettikleri cezaları, ölen 301 işçinin yakınları ile tüm vatandaşlar sandıkta vermeliydiler.
Ama artık çok geç tabi, kendi düşenin ağlamaya hakkı yoktur.
Güner Yiğitbaşı
18/07/2018Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder